Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Çeyiz sandığından tabut olur mu?

Çeyiz sandığından tabut olur mu?

Çeyiz sandığı, genç kızların evlilikle ilgili hayallerini, özenle yaptıkları el işlerini ve muhabbetlerini muhafaza eder. Büyük bir itina ile alınan çeyiz sandığı evin baş köşesindedir ve evlilik vaktine kadar, el emeği göz nuru el işleriyle doldurulur. Evlenecek genç kız, en değerli eşyalarını, özenerek hazırladığı el işlerini, özenle seçtiği giysilerini burada muhafaza eder. Yeni evlenmiş birini ziyaret ettiğinizde ilk gözünüze çarpan şey, ceviz ağacından yapılmış bir çeyiz sandığıdır. Yıllar geçtikçe eşyalar eskir yıpranır fakat çeyiz sandığı hatıraları saklamaya devam eder...

Umut dolu hayallerle hazırladığınız bu sandığın bir gün oğlunuzun tabutuna dönüşeceği hiç aklınıza gelir miydi? Ama maalesef bur bir gerçek... Geçtiğimiz günlerde izlediğim bir haberdi bu. Bir baba göz yaşları içinde " Kendi ellerimle yaptığım çeyiz sandığında oğlumun cesedinin saklanacağını hiç düşünemezdim diye feryat ediyordu....Baba için bu çeyiz sandığı artık, göz yaşını, yaşanan ihaneti ve hasret kokan bir hüznü barındırıyordu.

Söylenenlere göre olay şöyle gelişmişti: Çorluda yaşayan adamın gelini, internetten tanıştığı bir gençle gizlice görüşmeye başlar. Daha sonra bu genci bir şekilde eşiyle tanıştırmayı da başarır. Son gece bu gençle birlikte eşini öldürür ve cesedi üç ay babanın oğlu için yaptığı o çeyiz sandığında saklar. Cinayeti, kiralanan bir depodan gelen kokular ele verir ve yapılan operasyonla adamın hayatına son veren kadın ve sevgilisi yakalanır.

Günümüzde, modern yaşam kültürünü şehvetperestliği alabildiğince pompalıyor ve insanlar hiç düşünmeden cinayet işlemeyi dahi göze alabiliyorlar. Ne yazık ki bu olay, Allahın yasakladığı toplumun da büyük bir sefihlik olarak gördüğü bu eylemi yapan insanların aynı zamanda şiddet eğilimi taşıdıklarını da göstermiştir.

Bu insanlar hazlarının önünde engel olarak gördüğü her şeyi yok etmek, ortadan kaldırmak talan etmek istiyorlar. Bütün bunların sonucunda, kendini ön plana çıkaran olduğundan farklı gösteren ve online topluluklarda öne çıkmaya çalışan, empati kuramayan, hazlarının peşinde sürüklenen iki ayaklı bir varlık ortaya çıkıyor. Çünkü insan olmak, çaba göstermeyi ve sorumluluk sahibi olmayı gerektirir.

Peki şimdi soruyorum, kendi ellerimizle donatıp besleyip büyüttüğümüz ciğerparelerimizin başına gelmesi muhtemel bu olaylar hepimizde bir takım vehimler oluşturmadı mı? Bu endişelerle nasıl yaşabiliriz? Yaslandığımız değerler tek tek yıkılıyor....

Oğlunun cesedini, kendi elleriyle yaptığı çeyiz sandığında bulan bir babanın acısını hissedemeyen, iki çocuğunu babadan ve kendisinden mahrum bırakan ve hazlarının peşinde sürüklenen o kadın ve evli bir adamın eşine kem gözle bakan o adam geleceğimizle ilgili korkularımızı daha da tetikliyor. Zira bunu hiçbir kültür ya da medeniyetle açıklayamayız...

Bu insanlar şimdilik kendilerince mazaretler üreterek hatalarının üstünü örtmeye çalışabilirler ancak vicdani mahkeme olup bitenlere hiçbir zaman geçit vermez ve bu karanlık suçlara olduğu gibi hüküm giydirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fatma Tuncer Arşivi