M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Şah Mat!

Şah Mat!

Ankara'da dehşetli bir satranç oynanıyor.

Bir Cemaat, siyasî partiymiş gibi hareket ediyor.

Medya olup bitenleri, durumu halka duyurmuyor.

Bendeniz bu olup bitenler hakkında ne kadar doğru bilgiye sahibim?

Farz edelim ki, bir miktar bilgim var. Bunları yazabilir miyim?

Yazmamam gerekir. Çünkü ben siyasî bir yazar değilim. Bu iş siyasî yazarların vazifesidir. Vazifelerini niçin yapmıyorlar?

Kongre salonunda binlerce kişi var. İçlerinde sakalı göbeğine kadar uzanan dindar bir Müslüman. Bir ara binlerce delege ağlamaya başlıyor. Sakallı da ağlıyor. Gözyaşları sakalından süzülüp yere akıyor. Ağla sakallım ağla...

Satranç satranç satranç...

MİT, CIA, MOSSAD...

Napolyon, Talleyrand.

Kader kader kader...

Alkışlar alkışlar alkışlar...

Açık kadınlar başı örtülü kadınlar birlikte ağlıyor, birlikte gülüyor...

Eskiden açık medyanın yanında bir Fısıltı Medyası vardı, şimdi o da yok.

İslam sosyetesi... Türedi sosyete... Hiç İslam sosyetesi olur mu?

İslam burjuvazisi... Var mı böyle bir burjuvazi?

İslam proletaryası... O da ne demek?

Bakan, fakat görmeyen gözler.

Kulakları var, işitmiyorlar.

Beyinleri var, akılları yok.

Kalpleri var, vicdanları yok.

Türkiye gemisi fırtınalar içinde yol alıyor. Geminin bir bölümünde isyan çıkmış, bombalar patlıyor, şehitler, ölüler, feryatlar.

Oğullarının tabutlarına sarılmış annelerin resminin yanında şırfıntı karıların resimleri... Bir yanda mâtem, bir yanda festival.

Siyaset kazanı kaynar da futbol kazanı kaynamaz mı?

Türkiyede ne kadar çok kaynayan kazan var? Siyaset kazanı, futbol kazanı, fuhuş kazanı, dedikodu kazanı, kulis kazanı...

Atatürk kazanının altındaki ateş sönüyor, birkaç kuru odun atın oraya.

İstanbul'da fecir vakti... Binlerce camiden ezan okunuyor 120 desibel. Şehir uyuyor. Caminin civarında on bin kişi yaşıyor, cemaat on kişi. Onlar da ihtiyar. Genç İslamcılar mışıl mışıl... Hepsi de ışıl ışıl pırlanta gibi gençler. Tüh tüh kırk bir kere maşaallah......

Savaş hangi tarihte patlayacak?

Büyük zelzelenin tarihi ne zaman?

Üst üste dizili küpler ne zaman yıkılıp gümbürdeyecek?

İhaleler... Spekülasyonlar... Komisyonlar...

Hamaset edebiyatı...

Kumkapı'da tavan arasında yaşayan ihtiyar kadın ne yapıyor acaba? Bu sabah sıcak bir çorba içebildi mi? Kış geliyor, nasıl ısınacak? Yemek yapacak parası ve gücü var mı?

Yetim ve fakir üniversiteli çocuk hiçbir yerden burs alamamış...

Yeni Hayvanlar Kanunu çıkacak, sokak kedi ve köpekleri toplanıp bir müddet sonra uyutulacakmış. Uyutmak ne demek? İğne ile öldürmek demekmiş.

Kedi ve köpekleri ahı tutmaz mı?

Meşrutiyette İstanbul köpeklerini Hayırsız Ada'ya atmışlar ve hayvancağızlar orada feci şekilde can vermişti. Sonra da devlet çöküp yıkılmıştı.

Bre nâbekârlar, o hayvanları siz mi yarattınız?

Merhamet etmeyene merhamet edilmezmiş... Merhametsizler titresinler.

Satranç devam ediyor. Acımasız satranç. Şah mat ne zaman denecek? Hangi şah mat olacak?
* (İkinci yazı)
Azab ve Belâ İner

Hak Teala hazretleri Settarü'l-'uyub'tur, günahları, ayıpları örter.

Allah ve Resulü biz mü'minlere tecessüsü, yani insanların gizli ayıp, günah ve kusurlarını araştırmayı haram ve yasak kılmıştır.

Lakin küstahça, azgınca, edepsizce, rezilce, kuduzca, arsızca, hayâsızca, kâfirce açıkta işlenen günahlar için durum böyle değildir. Müslümanların onlarla mücadele etmeleri gerekir.

Müslüman bir ülkede sıcak yaz aylarında bazı şehirlerde geceleri parklar, umuma açık bahçeler fuhuş yuvası olmuşsa, Bursa Emniyet Müdürü beyefendinin beyan ettiği gibi Kültürpark'ta her çalının altında veya ardında sevişen bir çift varsa, bu konuda mutlaka elden geldiği kadar emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılmalıdır.

Müslüman bir ülkenin Ceza Kanunundan zina suçu çıkartılırsa, Kur'ana aykırı nice büyük günahlar, suçlar alenen küstahça işlenirse; edepsizlik, fuhşiyat ayyuka çıkarsa, bir kısım medya aşırı şekilde müstehcen yayın yaparsa Müslümanların bütün yasal yollardan onlarla mücadele etmesi gerekir.

Müslüman bir toplum emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmazsa, Müslümanlar yaygın, yoğun ve genel pislik tufanlarına kanıksarsa onların üzerlerine bela, azap, musibet gelmesinden korkulur.

Ateş ile barut nasıl yan yana durmazsa, İslam ile açık işlenen azgınlıklar bir arada olmaz. Günün birinde büyük bir patlama olur.

Müslüman bir toplum kendini ıslah için yatay (beşerî) iradesini kullanmazsa, devreye dikey irade girer.

Şu hususta hiç şüphe yoktur:

Allahü Teala Hazretleri azgınlığı sevmez.

Bu konuda Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) bizi uyarmıştır.

Müslüman bir toplum emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını yerine getirmezse, üzerine azap iner. Bu azap sade günahkarların, mütecahir fasık ve facirlerin değil umumun tepesine iner.

10.10.2012

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi