Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Böyle Bayram mı Kutlanır?

Böyle Bayram mı Kutlanır?

Yasağa gerek yoktu.. Toplantı ve gösteri de izne tabi değil.. Silahsız ve saldırısız, genel ahlâk, kamu sağ­lığı ve güvenliği gerekçesi ile bu hakkın kullanılmasında ortaya çıkan açık ve yakın bir tehlike durumun­da, tehlikeyle orantılı olarak tedbir bağlamında sınırlandırmaya gidilebilir. Bu da yargı denetimine ta­bi.

Valilik bu yönde bir karar almışsa, itiraz makamı mahkemedir. Mahkemenin konu­yu inceleyip istihbarat değerlendirmesinin tedbir açısından şart olup olmadığına bir karar vermesi ve herkesin de bu karara uyması gerekirdi.
Sonunda neyse ki, büyük olaylar yaşanmadan bu iş bitti.
CHP’nin İP ile birlikte seferberlik ilanına kimin hangi ölçüde destek verdiğini de gördük.

Bu iş Cumhuriyet mitinglerinin paydaşlarınca gerçekleştirilmişti.. Bu işin arkasın­da Ergenekon ve derin güçler vardı.
Bu iş; Suriye rejimine umut vermişti, Muhaberat’ı heyecanlandırmıştı.. Hatay’daki gösteriden sonra Su­riye rejimine moral veren bir girişimdi.

Şam televizyonu saat başı haberlerde Ankara’ya bağlanarak gösterileri ekrana getirdi ve hükümeti suç­layan açıklamalar yaptı. Ama sonuçta onun umduğu da olmadı..
Bu seferberlik ilanının arkası getirilecekti ama, olmadı.. Çünkü, halk desteği yok..
İstanbul’dan 300-500 kişi gidememiş, o kadar..
Halk destek vermiyor..

Demirtaş, Güneydoğu’da halkı kepenk kapatmaya, çocuklarını okula göndermemeye çağırdı ama, 12 Eylül’de başlatılan açlık grevine son verildi.. Öte yandan; örgütten kaçışlarda da her gün düne göre cid­di bir artış söz konusu..

Sonuçta Türkiye genelindeki cezaevlerinde bulunan 305 mahkûmun dün saat 12.00 itibariyle 48 gün­lük açlık grevine son verdiği açıklandı. Doğrulanmadı ama, bu yönde bir çalışma olduğu belli..

Apo bi­le kendisi için açlık grevi yapanlara destek vermediği gibi, örgütün önde gelen isimlerinin açlık grevine gitmemesi, dışarıdakilerin bu konuda destek vermemesi örgüt içinde tartışmalara sebep oldu..

Cumhuriyet Bayramı dolayısı ile evlere asılan bayraklara baktınız mı? CHP ve İP’çilerin astıkları bay­raklar, normal yurttaşların astıklarından farklı idi: Kalpaklı bir Mustafa Kemal resmi bayrağa eklenmiş­ti ve sayıları çok azdı..

Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyeti ile Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyetinin toplum nezdinde pek bir karşılığı yok.
“Cumhuriyetin temel nitelikleri” dedikleri şey,
Cumhuriyet’in ilanında var olan değil; tek parti döneminde milletvekillerinin, açık oy gizli tasnif kandırmacası ile güya atanmış değil seçilmiş­ler tarafından,
parti kongresinde tepeden inme kabul edilen ve daha sonra da gerekçesiz olarak Mec­lis’e sevk edilip müzakeresiz bir şekilde oybirliği ile kabul edilen ilkelerdir..

2. Meclis ve sonrası, diktatörlük rejiminden pek farklı olmayan bir rejimdir.. Zaten tek parti var.. Vali de partinin emrinde, garnizon komutanı da.
Partide tek adamın sözü geçerli. Adayları tek kişi belirli­yor. Seçmen de parti üyelerinden oluşuyor.
Sandığın üzerinde parti bayrağı örtülü. Başında jandarma bekliyor.. Tek liste var, elinize tutuşturulan bu listeyi götürüp sandığa atıyorsunuz.. Tek parti demokra­sisi işte böyle bir şey..

İtiraz edersen vay haline. Siyasi muhalefetin cezası İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanmak. Kanuna göre karar vermiyor beyler, verdikleri karar kanun sayılıyor..
“Millet adına” karar veriyorlar. Savcısı yok icabında, savunması yok.. Temyizi de yok.. Usul ve esas diye bir hukuk metodu da uygulanmıyor..
Ge­lip yargılayıp tek celsede karar verip, verdikleri kararı infaz edip gidiyorlar.

Şu İstiklâl Mahkemeleri zabıtları açıklansın da görelim CHP devrindeki zulümleri.. Tenkil, tedip, tehcir kararlarını bir görelim.

Seferberlik ilan ediyorlarmış. Bu, Hürriyet’in “Topyekûn Savaş” manşeti gibi bir şey..
Seferberlik ilanı tevhid sancağının altında ‘İla-yı Kelimetûllah’ için ‘Din-i Mübini İslâm’ adına ‘Hilafeti kurtarmak’ için yapıldı.
Bugünkü seferberlik ilanı, o günkü seferberlik ruhuna karşı seferberlik iddiası taşıyor aslında!
Önünden hareket ettikleri Meclis’in kapısında Kelime-i Tevhid bayrağı asılı ve içeride âyet levhaları vardı.. 24 Anayasası’na göre; Cumhuriyet ilan edildiğinde ‘Din-i Mübini İslâm’dan söz ediliyordu Ana­yasa’da..

Meclis’e Hacı Bayram’dan tekbirler ve dualarla gelindi.. Hatiplerle başlandı toplantıya.. Bugün Meclis kapısında toplananlar bu ruha, bu imana açık bir şekilde meydan okuyorlar ve bunu Atatürk maskesi arkasına saklanarak yapmaya çalışıyorlar..

İstedikleri; çok açık bir şekilde belli ki, Türkiye’yi Suriye’ye çevirmek.. Aynı ülkenin çocuklarının kan­ları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalışıyorlar. Bilmiyorlar mı ki; Türki­ye’yi Suriye’ye çevirmek isteyenlerin akıbetleri de Esad’ın akıbeti gibi olacak ve aslında Türkiye, Suri­ye olmayacak..

Türkiye’yi bugünkü Suriye’ye çevirmek isteyenler bunu Balyoz Planı ile yapmaya çalışmışlardı, olma­dı. Bugün onlar bu kanlı ve karanlık planın hesabını veriyorlar.. CHP’lilerin, ADD’lilerin, ÇYDD’nin peşi­ne takılıp sokağa çıkanların öfkeleri akıllarından büyük.. Ne yaptıklarının farkında değiller. Kendilerini bu şekilde daha da zayıflatıyor ve yalnızlaştırıyorlar.
Böyle alternatif bir kutlama filan olmaz.. Bu kadar parti, örgüt, sendika hepsi bir araya geldi, sonuç işte ortada..

Neyse, bu işi de başaramadılar. Anıtkabir’i ağlama duvarına çevirmek de yetmez. Haydin Galatasa­ray’daki “Cumhuriyet Meyhanesi”ne, kafa çekmeye! Eğer içki midenize dokunuyorsa, bir sokak arkada “Cumhuriyet İşkembecisi” sizi bekliyor. Avukatları, kılavuzları CHP olanların akıbetleri hayrolmaz..
Cumhuriyet tek başına CHP’lilere emanet edilemeyecek kadar değerlidir!
Selâm ve dua ile..









Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
19 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi