M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Beklenen Büyük Deprem

Beklenen Büyük Deprem

On küsur yıldan beri İstanbul ve civarının üzerinde dehşetli bir Damokles kılıcı asılıdır, beklenen büyük deprem!..

Zaman zaman yazılıyor ve ertesi günü ateşin üzeri külle örtülüyor: İstanbul'daki binaların yüzde sekseni çürükmüş ve 7 küsur şiddetinde bir zelzelede yıkılırmış.

Halkı üzmemek ve heyecanlandırmamak için küçük rakamlar veriyorlar, büyük bir zelzelede 35 bin kişi ölürmüş... 25 milyonluk dev şehir... Binaların yüzde 80'i çürük ve büyük depremde ölü sayısı 35 bin. Bu adamlar galiba sayı saymasını bilmiyor.

Büyük zelzele olursa şehrin yirmi bin yerinde yangın çıkacakmış. İtfaiye bazen bir yangını söndüremiyor da civar illerden yardım istiyor. Yirmi bin yangın çıkarsa ne olacak?

İstanbul'un yüzde sekseni çürükse insan kaybı korkunç olur.

Zelzeleden sonra yangınlar felaketin üzerine tuz biber eker...

Sağ kalanlar nerelerde barınacaklar? Çadır kurulacak park, bahçe, mekan mı bıraktılar? Her yere korkunç beton binalar diktiler.

Milyonlarca evsiz barksız vatandaş ne yiyecek ne içecek?

Tuvalet ihtiyaçlarını nasıl giderecekler?

Hastanelerin de çoğu yıkılacağına göre yaralılar nerede tedavi edilecek?

Yollar sokaklar molozla dolacak, yardımlar nasıl ulaştırılacak?

Bunca ölüyü nereye gömecekler?

Öööfff, bunları yazmak istemiyorum ama birinin mutlaka yazması gerektiği için mecburen yazıyorum.

Büyük Marmara depreminden sonra hemen an kaybetmeden tedbir alınması, harekete geçilmesi gerekmez miydi?

Yıllardan beri deprem edebiyatı yapılıyor ama işe yarar dişe dokunur tedbir alınmadı.

Nüfusunun beş milyonu aşmaması gereken İstanbul yirmi beş milyonluk dev bir şehir haline getirildi.

Madrid'in üçte biri park, bahçe, koruymuş... İstanbul'un yüzde biri bile değil.

Şehir çepeçevre henüz tamamlanmamış ucube yeni inşaatla dolu. Yapılaşma çılgınca, delice, beyinsizce devam ediyor. Rant rant rant...

Beklenen büyük zelzelede İstanbul çökerse Türkiye de çöker.

Ülkenin bütünlüğü elden gider.

Zaten Kriptolar bunu bekliyor.

Büyük bir devletin yardım filosu gelir, Marmara bölgesi işgal edilir. Haiti'de öyle yapmamışlar mıydı?

Zelzele bölgesinde yağmacılar harekete geçer.

Affedersiniz iç karartıcı bir yazı oldu. Acaba yazmasa mıydım?

Yazdım da sanki bir faydası mı olacak?

* (İkinci yazı)

Namazı Mutlaka Takke ile Kılınız

Sünnî İlahiyat Profesörü Bedri Gencer hoca, Star gazetesinde yayınlanan röportajda şöyle diyor: "Çok basit olarak erkeklerin başı örtülü ibadet (namaz, Kur'an tilaveti) örneğini verebilirim. Ben çocukken başı açık olarak namaz kıldığımda hoca olan rahmetli babam Niyazi Gencer, 'Oğlum, erkeklere başı açık olarak namaz kılmak tahrimen mekruhtur' diye beni ısrarla uyarırdı. Tahrimen kerahet, vakit çıkmamışsa o Müslüman erkeğin başını örterek tekrar namazını kılmasını gerektirir. Yıllar içinde tahkik ettikçe rahmetli babamın bu uyarısının hikmetini anladım. Hatta bu açıdan bugün Müslümanlar, Yahudilerden bile daha sekülerleşmiş durumda. Bir erkek, dünyanın herhangi bir yerinde başı açık olarak sinagoga giremez ama bugün camilerde neredeyse takkeli namaz kılan kalmadı. Artık başı örtülü namaz kılan bir ilahiyat profesörü bile görmek neredeyse imkânsız hale geldiyse halkın halini düşünün. Bugün her alanda olduğu gibi özellikle din alanında korkunç bir cahillik toplumu kaplamış durumda. Çıkan insanlara soruluyor, kıldığınız Cuma veya teravih namazı kaç rekât diye bilmiyorlar..." (http://haber.stargazete.com/yazar/prof-dr-bedri-gencer-seriatsiz-hakikat-namazsiz-niyaz-dönemini-yaşiyoruz/yazı-698815)

Diyanet Başkanlığı maalesef Müslüman halkı temel ilmihal bilgileri konusunda eğitmiyor, uyarmıyor, bilgilendirmiyor, aydınlatmıyor.

Uzun yıllardan beri camilere giderim, şu ana kadar bir imamın, bir hatibin namazın takkeli, imameli veya başka islamî bir serpuşla kılınması gerektiğine dair cemaati uyardığını işitmedim.

Son cumayı Sultanahmet'teki Nakilbend camiinde kıldım. Cemaat içindeki takkelilerin sayısı 10'u geçmezdi...

Birtakım mezhepsizler, Selefîler namazda başı örtülü olmak sünnetine ve edebine riayet etmiyorlar. Hepsine soruyorum: Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona), bütün ömrü boyunca (ihramlı olduğu zamanlar dışında) bir kere bile başı açık olarak namaz kılmış mıdır? Kılmamıştır... Efendimiz ne buyuruyor: "Beni nasıl namaz kılar görürseniz, siz de öylece kılınız..." Niçin Resulullaha itaat etmiyoruz, niçin onu taklid etmiyoruz?...

Camilere, kilise ve sinagoglarda olduğu gibi sıralar, sandalyalar konulmasını isteyenlere laf anlatmak mümkün değildir.

Sevgili Müslüman kardeşlerime bu sütunlardan sesleniyorum: Namazı baş açık kılmayalım... Cebimizde takke bulunduralım... Birileri "Efendim takke cepte şişkinlik yapıyor..." diye itiraz ederse ona şu cevabı veririm: "Cep telefonunu at, takkeye yer çıksın." Cep telefonuna kıyamıyorsan takkeye de cebinde yer bul...

Namaz takkesi deyip de geçmeyelim,. Sakın bu sünnet ve edebi hafife almayalım. Dinimizden en küçük bir ödün bile vermeyelim.

İnternet görsellerinden "China muslims eid al-fitr" kelimeliriyle fotoğraflar arayalım. Çinli Müslüman kardeşlerimiz namazı hep takkeli veya imameli kılıyorlar. Mao'nun silindiri üzerlerinden geçmiş ama bizim kadar bozulup dejenere olmamışlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi