Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ateşkes mi?


Ateşkes mi?


İsrail yine saldıracak..

Başka çareleri, çıkış yolları yok.

Saldırır gibi yapacaklar.

Dünyanın kendilerini engellemeye çalıştığı ama kendilerinin direndikleri mesajını vermeye çalışacaklar.

Hani, kavga ederken birileri bir yandan “tutmayın beni” derken, yanındakilere sarılması gibi bir durum bu.

İsrail’in hiçbir şeyine güven olmaz.

Ne savaşlarına güvenilir, ne barışlarına..


Bugün ateşkese “evet” dedilerse, bu işle ilgili evdeki hesabın çarşıya uymayacağını gördükleri içindir.

ABD ve AB ülkeleri İsrail’in geleceğinden kaygılı.

Bugünkü İsrail yönetiminin işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmesinden korkuyor.
Gazzelilerin “hoş geldin” partisi de korkutuyor İsrail’i.

Gazze’de artık sadece basit roketler yok.

Daha doğrusu Gazzeliler için İsrail’in vurulamayacak noktası yok artık..


Bu sonuç; bugün için en azından Gazze’nin değil İsrail için başarısız bir sonuçtur.

İsrail batılılar tarafından Gazzeli direnişçilere yem olmaktan kurtarıldı..


İsrail yönetiminin kararlılık ve cesaret gösterisine ihtiyacı var..

“Teslim olmadık” demesi gerekiyor.. Yoksa seçimi kaybeder..

Şimdi daha kötü bir durumla karşı karşıya kaldı.

Öfkeyle kalktı, zararla oturacak!


İsrail kendini güçlü, karşı tarafı zayıf bulduğu anda saldıracak ve vuracak.

En iyi bildiği savunma“!” şekli bu çünki...

Tek bir sorun var: Artık meydan boş değil..

Boyun eğen bir İslam dünyası yok.

Yani İsrail’in saldırgan politikaları artık yanına kâr kalmıyor..

Karşısında direnen bir dünya var..


İsrail dostlarına yük olmaya, onların başına bela olmaya başladı.

Cansıkıcı olmaya başladı..

Yarın daha da yalnızlaşacak..

Arap baharı İsrail’in kışı oldu!
İsrail, içeride otoriteyi sağlamak için “dış düşman”a ihtiyaç duyan bir ülke..


İsrailli siyonistlerin kendilerini güven içinde hissedebilmesi için saldırmaları, kan dökmeleri gerekiyor.


Bugüne kadar böyle geldi, ama bundan böyle bu şekilde gitmeyecek..


Artık “şamaroğlanı”na dönen bir İsrail var.

“Bu karga”, bugün kendini besleyenlere de saldırıyor artık!

İsrail’in “keskin sirke” politikası, küpüne de zarar vermeye başladı.


İsrail ateşkesi kabul ediyorsa, bugün için saldırmanın kendine getirisinin götürüsünün gerisinde kalmasından korktuğu içindir.

Yoksa başka bir sebeb değil.


Diplomatik yoldan, Lobi gücünü, Media gücünü kullanarak, tehdit ve şantajla ABD’li ve batılı müttefiklerini yanına almaya çalışacak.

İslam dünyasındaki gizli ve açık müttefiklerini harekete geçirmeye çalışacak ve tabii kendi politikaları önünde engel oluşturan, kişi ve kuruluşlara karşı bir istihbarat savaşı başlatmak.

Kontrol ettiği terör örgütleri üzerinden bu çevrelere karşı örtülü bir savaş başlatmak ve kendini hazır hissettiği, şartların olgunlaştığını düşündüğü bir zamanda yeniden saldırmak..

Gazze halkı bunu böyle bilmeli.

Mısır, Ürdün ve ÖSO buna göre hazırlık yapmalı..


Gazze halkı, öz savunma hattını güçlendirmeli..

Orta menzilli füze temini onlar için acil bir konu.

İHA’lar da öyle..

İsrail’in bu ara dönemde yapması gereken hazırlık diplomatik ve istihbarat alanında.

Gazze ve komşu ve kardeş ülkelerinin çok yönlü hazırlık yapmaları gerek.


Mesela Mısır ve Türkiye Akdeniz’de neden bir ortak askeri tatbikat yapmasın? Hatta buna Libya da destek verebilir..

Özgür Suriye Ordusu da sembolik olarak bu tatbikata katılabilir..

Gözlemci olarak diğer İslam ülkelerinden, Arap ülkelerinden savaş gemileri de katılabilir.


Akdeniz’de “Adalet, Barış, Özgürlük için, kardeşler arasında Kararlılık ve Cesaret Ortak Deniz Tatbikatı 1”. SADAT’a bu süreçte önemli görevler düşüyor..

SADAT’ın aynı zamanda bir Savunma Ajansı olarak ayrı bir sorumluluk üstlenmesi gerekiyor..


Gelinen noktada iç çatışmalarda güvenliği ve insani yardım konusunu sağlamak için barış gücü, İslam ülkeleri arasında ortak savunma paktı, İslam ülkeleri arasında eğitim danışmanlık, stratejik işbirliği, askeri araç-gereç üretimi, entegrasyonu, senkranizasyonu, savunma oryantasyonu ve optimizasyonu, ortak eğitim, stratejik araştırma, geliştirme ve planlama, risk bölgelerini izleme, değerlendirme, derecelendirme, barış ve kalkınma, için güvenliği artırıcı tebirlerin araştırıldığı bir ARGE kuruluşuna, düşünce kuruluşuna ihtiyaç var..

Harp akademileri, diğer üniversiteler ve bazı kurumların da bu yönde araştırmalar, çalışmalar yapması gerek.

Özellikle üniversiteler diğer ülkelerdeki üniversitelerle ortak çalışmalar da yapabilirler..


Erdoğan’ın şimdi yapması gereken çağrı bu olsa gerek.


BM’nin yeniden yapılandırılmasından söz ederken, İslam ülkeleri arasında siyasi, iktisadi ve askeri, kültürel işbirliğinin de yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor..


Mesela Abdullah Gül, neden böyle bir oluşumun lideri olmasın..


“La ilahe” derken, arkasını getirmezsek bu iş yarım kalır.

Hak olanı da söylememiz gerekiyor. “İllallah” dememiz gerekiyor.


Ahmet Davudoğlu’nun da bu stratejik hedefi ortaya koyup, diplomatik ataklarına stratejik bir derinlik daha kazandırması gerekiyor..

Artık İslam dünyasının hep savunmada kalmaması gerekir.


Dostlarımız bizim gücümüzü görmeli ve kendine güven duymalı.

Düşmanlarımız da, caydırıcı gücümüzden korkmalı..

İsrail’in saldırgan politikaları ve Suriye’de yaşananlar, bu yönde bir oluşum için iyi bir vesileye dönüşebilir..

Selâm ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi