Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ulus’tan Ümmet’e doğru!

Ulus’tan Ümmet’e doğru!

“Ulus” denen hikaye 3 asrı bulmayan bir illüzyondur..

Amerika halkı var, Amerika’da değişik halklar, dinler, kültürler, kavimler var, ama bir Amerikan ulusu yok..

Alman da yok, Rus da. Kim bu İngilizler..

Germen diye bir halk var ama ulus tanımı içinde tek bir halktan söz edemezsiniz.

Sadece Kuzey Irak’taki Kürt aşiretlerin sayısı 2 düzineye yakın.

Suudi Arabistan’da beş düzine kabile çıkar..

Hatta kaç tane Arap devleti var ona bir bakın.

Kaç ulus eder bunlar?

Fransız diye bir ulus mu var?

Saf bir ırk olarak ya da ulusal birlik olarak Türk de yok, Kürt de..

Arap da yok, Fars da.. Elbette bu halklar var ama, öyle ulusal bir birlik yok..

İcad edilmeye çalışıldı ama tutmadı.

Olmuyor yahu! İşi Nuh peygambere götürürseniz, Ham oğuları, Sam oğulları, Yafes oğulları diye 3 topluluğa indirgersiniz..

Yahudiler ve Araplar kuzey.

Hz İbrahim’in oğulları İsmail ve İshak’ın çocukları..

Deli gömleği giydirir gibi sırtımıza bir ulus gömleği giydirdiler..

Hepimiz Hz. Adem’in ve Hz. Havva’nın çocuklarıyız..

Onlar da topraktandı.

Firavun; Yahudi erkekleri, bebeklere varana kadar öldürtünce, Yahudiler soylarını kadınlar üzerinden sürdürmeye başladılar..

Kim doğduğu ana-babayı kendi seçti.

Kim doğduğu zamanı ve toprağı kendi seçti, kim derisinin rengini ya da cinsiyetini kendi seçti..

Bundan dolayı insanlar nasıl üstün ya da geri olabilirler.

Biz kardeşiz..

İnsanız biz.

Üstünlük ise ancak takva iledir.

Kavim diye bir gerçek var, ama kavmiyetçilik yok.

Akrabaya sahip çıkmak var, ama komşuya da sahip çıkmak var..

Haklıdan yana olmak var, haksız babamız da olsa..

haklı düşmanımız da olsa..

“Fikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber” Akif böyle der..

Türkümüz, Kürdümüz var Çerkezimiz, Gürcümüz, Arnavudumuz, Boşnağımız var.

Biz kardeşiz.. Türklük etnik ve kültürel bir kimliği beyan eder, İslam dindir..

Her din ekümenik/evrenseldir ve bir ırka, indirgenemez..

Türk aslında farklı zamanlarda farklı anlamlarda kullanıldı.

Tarihi belgelerde yeri geldi isim değil, sıfat olarak kullanıldı..

Irk isimleri, halkların dilinde çoğu zaman sıfattı ya da ötekileri kendinden ayırmak için kullanılan o zamanla ilgili bir niteleme idi.

Türk dediğimiz topluluğa Türk anlamını veren de batılılar aslında..

Boşnak dediğiniz kim ki! Pomak ya da Fin.

Eşeleyin bakın, Macarlarla da akrabalığımız çıkar, Finlandiyalılarla da.

Rum diye bir halk var mı?

İon denizi çevresinde yaşayan bir halktan nasıl bir Yunan ulusu çıkartabilirsiniz.. Asurlardan bir Suriye ulusu icad etmek, hangi aklın eseridir..

Kuzey Afrikalılarla Güney Avrupa’yı birbirinden ayıran Akdeniz, suyun iki yakasında olmanın ötesinde nedir.. Doğu da, batı da Allah’ındır..

Ulusçuluk ölümcül bir ideolojidir. Sürekli bir psikolojisi ile sürekli ayrıştırır..

Kafatasçılığı, ırkçılığı geçtik, kadın erkek, işçi patron, sağ-sol, ayrışır durur. Futbol takımı bile ölümüne bir rekabetin sebebi olabilir..

“Ben” “Ego” insanın aklını başından alan bir fitneye dönüşür bazan..

Şeytanda böyle lanetlenmedi mi? Milliyetçilik de “sosyal bir ego”dur aslında..

Irkçılık putçuluktur.. Kuşkusuz insanlar ailelerini, yakınlarını daha çok sever ve onlarla yakın bir temas içindedir. Bu biyolojik ve tabii bir şeydir..

Akrabamızı da, komşumuzu da seveceğiz.

Ama komşumuzu her zaman biz seçmiyoruz..

Aynı zamanda, aynı yerde bulunmak, aynı meslekten olmak bizi birbirimize yakınlaştırabilir ama bir üstünlük iddiasına ve başkasına karşı yıkıcı bir rekabete dönüşmemek şartı ile..

Siyer kitabını okuyanlar, ya da peygamberler tarihini okuyanlar ne demek istediğimi orada görürler..

Ben bu zamanın çocuğuyum, bu toprağın, bu halkın çocuğuyum. Ailemi seviyorum.. Onlara karşı kendimi sorumlu görüyorum..

Onların mutluluk ve saadeti, selameti için çalışıyorum..

Bunu, herhangi bir milliyetçiden daha fazla ve daha bir aşkla yapmaya çalışıyorum.. Ama ben milliyetçi değilim..

Ulus devletin başımıza sardığı bu belanın ülkemin ve halkımın ufkunu kararttığını düşünüyorum..

Bu musibetten kurtulmak için yeniden Ulustan Ümmete kapı aralamamız gerekiyor.. Kim kendini ne hissederse hissetsin, kendini Türk ile Kürd, Arab, Çerkez, Gürcü, Arnavud, Boşnak ve diğer halklardan hisseden insanlarla birlikte bir gün bu kâbustan kurtulacağımızı düşünüyorum..

Ben Hz. Nuh’un gemiye binmeyi reddeden oğlu olmaktansa Firavun sarayında Musa olmayı tercih ederim, eğer tercihim olacaksa!

Dünyanın tüm namuslu, şerefli, dürüst, bilgili, cesur, mazlum insanları birleşin.. Namuslu, insanlar namussuzlar kadar cesur olmadan bu mücadeleyi kazanamayız. Darbelere ve darbecilere karşı direnemeyiz.

Birileri yine bir yolunu bulur, dini, etnik, mezhebi, ideolojik, politik, felsefi, vicdani kanaat farklılıklarımızı kullanarak bizi bize kırdırır.

Bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretirler.. Dilerim böyle bir tuzağa bir daha düşmeyiz.

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
22 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi