Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Çöl ağlıyordu 2

Çöl ağlıyordu 2

Hazreti Hüseyin, karanlığın çığ gibi çöktüğü bir vakitte insanlığın üzerindeki bu zilleti kaldırabilmek için ailesi ve dava arkadaşları ile birlikte yola çıktı. Kufelilere güvenmiyordu ama yezide biat etmeyi de hiçbir şekilde kabul edemezdi. Allah Resülü'nün getirdiği değerler ayaklar altındaydı... Toplum İslami hassasiyetini kaybediyor ve tevhid akisinin ruhunu taşımaktan uzaklaşıyordu. Hz. Hüseyin yalnız bırakılsa da Allah'ın dini için elinden geleni yapmalıydı.

Çıkarken, "Ben ceddim Resulullah'ın Ümmetini ıslah etmek marufu emir münkeri neyhetmek ceddim Muhammed'in ve babam Ali'nin yolundan gitmek için çıkıyorum" dedi ve çıktı. O, yola niçin çıktığını biliyordu. Durum vahimdi, insanlar az bir değer olan dünya karşılığında Allah'ın dininden uzaklaşmışlardı. Yolda giderken, amcaoğlu Müslim'in Yezid'in adamları tarafından şehit edildiğini öğrendi. Bu onun yüreğinde derin bir yara açtı. Kafile ilerliyordu, az sonra Arap Şairi Ferezdak ile karşılaştı, ondan Kufe'deki durumu sordu. Şair "halkın kalbi seninle ama kılıçları ise Beni Ümeyye iledir" dedi. Müslim'in başına gelenleri düşündü ve halkın içinde bulunduğu gafleti gördü.

Yezid'in ordusu Hz. Hüseyin'in gelmekte olduğunu öğrenmiş ve pusu kurmaya hazırlanmaktaydı. Hz. Hüseyin önüne baktığında adeta şehadetini görür gibi oldu ve Ber'a denen yerde durdu, orada küçük bir hutbe irad etti: "Kendisiyle yola devam etmek isteyenlerin şehadeti göze alması gerektiğini dönenleri de mazur göreceğini söyledi ve Hazreti Peygamberin şu hadisini hatırlattı: "Kim sair ve cair bir hükümdara rastlar, ona söz ve işleriyle muhalefet etmezse Allah o kişinin dünyada ve ahrette iki yakasını bir araya getirmesin" Arkadaşları Hz. Hüseyin'i yalnız bırakmayıp, Hak ile batılın ayrıldığı bu noktada Haktan yana olmaya ve kalmaya karar verdiler.

Çok geçmeden Hz. Hüseyin, arkadaşları ve ailesi Kerbela'da kuşatıldılar. Hazreti Peygamberin torunu Hüseyin ailesi ile birlikte açlığa susuzluğa terk ediliyor, çöl güneşi ile biraber koca bir ümmetin bakışları altında yalnızlığı yaşıyordu. Oysa o kendi canını düşünseydi başka bir yol ve güzergah takip ederdi ama Allah'ın dinini düşünüyordu.

Üstüne kılıç darbeleri yağıyor, Yezid'in paralı askerleri acımasızca saldırıyorlardı. Korkusuzca şöyle seslendi :

"Kanımla yükselecekse ceddim Muhammed'in dini

Ey Kılıçlar! Doğrayın beni, alın bedenimi"

Uzunca bir direnişin ardından şehit edildi. O gün orada çöl ilk defa kutlu bir yürüyüşe bir şehadete tanıklık etti. Kerbela'dan yükselen bu feryad yüzyıllardır bugüne ve bundan sonraki çağlara da ulaşacak ve islam'ın şanlı mesajını tüm nesillere ve çağlara ulaştıracaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fatma Tuncer Arşivi