Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

İnsanın sonsuzluk özlemi

İnsanın sonsuzluk özlemi

İki sene önce tatil için geldiği Antalya'da İslam'la şereflenen Alman Psikolog Dr. Anters Geb Radojcic açıklamasında, İslam'ın ölümden sonra yeniden diriliş inancının kendisini hayata bağladığını söylüyor ve böylelikle yok olma düşüncesinden kurtulduğunu ifade ediyordu. Kendisi duygularını açıklarken "ölümden sonra bir hayatın var olması ve ruhun ölümsüzlüğü bana çok büyük moral verdi. Çünkü bu hayat çok kısa ve ruhumuz sonsuza kadar yaşamayı arzu ediyor, bir de ahiret inancı olmazsa haksız yere bu dünyadan ayrılan insanlar haklarını nasıl alacaklar' diyordu. Bu haberi okuyalı epey zaman oldu ancak, gündelik hayatta aynı düşünce ve endişeleri paylaşan çok fazla kişiyle karşılaşıyorum. Yani, insanlar ahiret inancı ile direnç kazanıyor ve yapılan haksızlığın karşılıksız kalmayacağını bilerek rahatlıyorlar. Yoğun bir boşluk içinde yaşayan bu insanlar dini kendileri için, tutunacak bir dal, son bir umut olarak görüyorlar. Bunu ayrıca hasseden önemsiyorum. Demek ki, dünya ve dünyanın içindeki hiçbir şey, iman etmenin vermiş olduğu güven, huzur ve umudu veremiyor.

İnsanda ebedilik duygusu fıtri olarak vardır. İnancı zayıf kimselerin dahi, geride bir eser bırakıp bu eserle kalıcı olmaya çalıştıklarını görürsünüz. Onlara, "Mademki ahrete inanmıyorsunuz o halde geride kalanlar sizden söz etseler ya da etmeseler ne önemi olabilir" dediğinizde "hayır biz eserlerimizle yaşamak istiyoruz" derler ve bu düşüncelerini savunurlar. Zira insan, beden olarak sonlu bir varlık, bedenin ömrü ise kısa bir süre ile sınırlıdır. Ancak ruh ahiret kökenlidir ve ölümsüzdür. Bu nedenle kişi her ne kadar ölümden sonra var olmayı inkar etse de, ölümsüzlüğünü bir şekilde ortaya koymaya ve bu dünyada kalıcı olabilmek için, kendini bir eser bırakmaya adar. Peki bu insanları, dünyada sonsuzluk ararken, ölümden sonrasını inkara sevk eden şey nedir? İşte bu sorunun cevabı dünyadaki inançsızlık batığının kurutulmasına çok önemli bir katkıda bulunacaktır.

Ahiretle birlikte haksızlığa uğrayanın hakkını alacağı, alacaklının borçludan mahsuplaşacağı, mazlumun zalimden hesap soracağı ve mutlak bir hesaplaşma gününün vuku bulacağı da insanın rahatlatan diğer bir husustur. Hayatın içinde kötülük de vardır kötüler de. Hepimiz zaman zaman kötülerin kötülüğünden zarar görmüşüzdür. Ancak haklarımızın ahrette alınacağını ve yapılan hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını bilmek içimizi rahatlatır, böylece eğilip bükülmekten, intikam duygusundan ve öfke ile hareket etmekten kurtuluruz. İman bizi menfi duygu ve düşüncelerden korur. Çünkü biliriz ki, ahirette kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak, haksızlığa uğrayan hakkını alacak ve herkes mutlak bir adaletle muamele görecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi