Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Süpriz misafir

Süpriz misafir

Bir kış sabahı genç bir bayan, öğretmenler odasından içeri girer ve elindeki çiçekleri ilerlemiş yaşına rağmen eğitim hayatına devam eden Nedime öğretmene uzatır. Sonra "beni tanıdınız mı hocam? der, elini öper. Nedime hanım öğrencinin gözlerine uzunca bir süre bakar sonra "tanıdım ama ismini çıkartamadım, öğrencilerimden birisin sen" der. Genç bayan, öğretmenin yanına oturur ve kendini tanıtır:

Nedime öğretmen, binbir güçlükle okumuş ve kendini öğrencilerine adamış bir öğretmendir. Ama çocukları çok sevmekte ve bu mesleğin sevgi ile yapılabileceğini bilmektedir. Mesleğine yeni başladığı günlerde öğretmenler odasında bir öğrenciden söz edilmektedir. Öğretmenler, bu kızın ele avuca sığmadığından, erkek arkadaşlarıyla gezip tozduğundan, bir öğrenciye yakışmayacak tavırlar sergilediğinden, derslere katılmadığından çocukların terbiyelerini bozduğundan söz etmekte ve yerden yere vurmaktadırlar. Öğretmenler odasında bir genç kız, öğretmenleri tarafından en ağır sözlerle itham edilmekte ve yargılanmaktadır. Nedime hanım konuşulanları dinlerken acılarla geçen gençlik yıllarına döner ve derin bir sızı hisseder. Ve aynı günün akşamı bu öğrenci ile tanışır. Onunla konuşmaya karar verir, okulun bahçesinde üç saat konuşurlar. Genç kız anlatır öğretmen dinler. Dinledikçe hayatının baharında büyük acılara katlanan bu kızda kendini görür gibi olur. Ama insanlar, acımasızdır hiç tanımadan bilmeden asıp kesmekte ve yargılamaktadırlar.

Genç kız üç yıl önce annesini kaybetmiştir, babası, annenin ölümünden altı ay sonra yeni bir evlilik yapmış ve çocuklarına sırt dönmüştür. Genç kız erkek kardeşiyle birlikte üvey anneden dayak yemekte ve her türlü hakarete maruz kalmaktadır. Baba onu evden gitmesi için zorlamaktadır. Ama hayatta kimsesi yoktur. Annenin ölümü, babanın ilgisizliği ve üvey annenin dayakları onun hayatla bağını koparmaktadır. Bütün bunlara ilaveten bir de öğretmenleri sürekli kendisine "senden bir şey olmaz, sıraları işgal etme, git evinde otur" demektedirler. Genç kız bütün umutlarını yitirir ve "öğretmenlerimin de dediği gibi, benden bir şey olmaz" diye düşünmeye başlar. Öğretmen onu dinlerken çok uzaklara gider sonra elini tutar ve "senden çok iyi bir eğitimci olur, bu konuda elimden gelen desteği vereceğim..."der. Genç kız ilk defa kendisi için olumlu şeyler söyleyen biriyle karşılaşır. Herhalde iyiler de var diye düşünür. İçinde küçük bir kıpırtı hisseder . O gün onun hayatının bir başlangıcı olur... Öğretmenin de desteği ile çalışır eğitim fakültesine girer. Ancak bu dönem Nedime hanım başka bir şehre atanmıştır ve genç kız öğretmenden kopar...

Aradan yirmi beş yıl geçer...Öğrencilik yıllarında ağır ithamlara maruz kalan genç kız bir okulda öğretmendir. O yıl öğretmenler gününde, uzun süreden beri adresine ulaşmaya çalıştığı öğretmeni Nedime hanımı ziyaret etmeye karar verir. Nihayet ona ulaşır ve eski günleri yeniden yaşar gibi olur. Aradan geçen yıllara rağmen öğretmenin öğretme aşkından hiçbir şeyin eksilmediğini görür. Sonra ona döner ve "sizden çok şey öğrendim öğretmenim" der...

Hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bu nedenle görünenin arka planına geçip oradaki yaşanmışlıkları tek tek hayat değirmenimizden elemeli ve "biz olsak ne yapardık" sorusunu sormadan, önyargıda bulunmamalıyız...

"Verdiğiniz hiçbir şey zayi olmaz er geç size geri döner."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Fatma Tuncer Arşivi