Necati Öztürk, doğru söylüyor.. Güreşi ihmal ediyoruz..

Necati Öztürk, doğru söylüyor.. Güreşi ihmal ediyoruz..

İstanbul-Kağıthane’den Necati öztürk mesaj göndermiş.. “Değerli Hocam” diye başlıyor satırlarına ve şöyle devam ediyor; “Güreşi çok seviyorum.. Bu sporu futboldan da, öteki sporlardan da, daha fazla takip etmek istiyorum.. Ama futboldan sıra gelmiyor ki.. Sami abi sizi yakın buluyorum ve sizden güreşle alakalı yazılar bekliyorum.. Bu memlekette Kırkpınar isimli bize ecdadımızdan miras kalmış bir güreş organizasyonu yapılıyor.. Bizim Kağıthane’de de güreşler yapılıyor.. Türkiye’nin pek çok yerinde çayır güreşleri yapılıyor.. Kimse de tık yok.. 0lsa da devede kulak!.. Bir iki yazar yazıyor, o kadar.. Sami Hocam, biz güreş severleri ihmal etmeyin..
Güreş ata sporu olduğu kadar, Peygamber mirası da!..
Allah’a emanet olun.. Selamlar..”
Necati öztürk kardeşime ben de selâmlarını yolluyorum!..
Tek kelimeyle doğru söylüyor!..
Herkes gibi biz de takıldık futbolun peşine..
Maalesef unuttuk ata sporumuzu!..
Evet değerli dostlarım, Necati öztürk kardeşimizin vesilesiyle bugün güreşten bahsedelim ve bu spora gönül verenleri memnun edelim!..
Mesela; bugün sizlere Türk güreş tarihinde çok önemli bir yere sahip olan “çANAKKALE-çARDAK GüREŞLERİNİ” anlatayım!..
Severek okuyacağınızı tahmin ediyorum…
Sene 1894.. Gelibolu Mevlevi Tekkesi Şeyhi Mustafa Daniş Dede, oğlunu evlendiriyor.. Evlendirirken de elli kadar fakir çocuğu sünnet ettiriyor.. Bu münasebetle Gelibolu’nun tam karşısına düşen çardak nahiyesinde büyük bir düğün yapılıyor..
Düğünün şerefine de güreş şenlikleri düzenleniyor...
0 vakitler bu tür güreşler çok iddialı olurdu.. Bu güreşlere yurdun dört bir yanından seçkin güreşçiler gelirdi... 0 gün de zamanın en büyük güreşçileri gelmişti çardak’a!.. Bakalım, kimler vardı?.. Koca Yusuf, Adalı Halil, Katrancı Mehmet, Kurtdereli Mehmet, vs...
Bu güreşlerde Koca Yusuf'la Kurtdereli Mehmet, Adalı Halil’le de Katrancı Mehmet, eşleşmişlerdi...
özellikle Koca Yusuf’la Kurtdereli’nin güreşi nefesleri kesmişti.. Koca Yusuf'un çelik gibi pençeleriyle kavradığı “paça” yı Kurtdereli'nin müthiş bir bacak silkmesiyle kurtarması, ardından kıspetin paçasının Koca Yusuf'un elinde kalması, seyirciler tarafından müthiş ilgiyle karşılanmıştı..
Nitekim; Koca Yusuf'un bu olay karşısında keyifli bir şekilde; “Yaşa be Mehmed’im, nihayet elime göre bir parça buldum” diye nara atması çok meşhurdur.. Kurtdereli bu heyecanla meydanda çırpınırken, Koca Yusuf'un ani bir hamleyle arkadan beline sarılıp Kurtdereli'yi kucaklaması ve ayaklarını yerden kesmesi, bir başka deyişle koskoca babayiğidi kucağında taşıması, bu güreşin sonucunu tayin etmişti...
Koca Yusuf, Kurtdereli'yi mağlup etmişti.. Adalı Halil ise Katrancı Mehmet'i zorlu bir güreşten sonra yenmiş ve Koca Yusuf'un karşısına çıkma hakkını kazanmıştı... Herkes başpehlivanı belli edecek bu güreşin sonucunu merak ediyordu..
Adalı Halil, Katrancı Mehmet'i yenmişti yenmesine ama o güreşte çok yorulmuştu... Bu sebeple başpehlivanı belli edecek güreşin hakem heyetince ertesi güne bırakılması uygun görülmüştü...
Ancak Koca Yusuf bu karara itiraz etti... Gelenekler de bu güreşin hemen yapılmasından yanaydı... Aslında Adalı pehlivan da yorgun olduğundan bu kararı olumlu bulmuştu.. Düğün sahibi Daniş Dede baktı ki durum sarpa saracak, hemen işe müdahale etti ve başpehlivanlık ödülünü iki güreşçi arasında paylaştırdı... Bu durum, Koca Yusuf'un yine içine sinmedi ve Adalı Halil'le kozunu bir başka güreş te paylaşmak üzere çardak Güreşleri'ne veda etti... 0smanlı’nın güreş hatıraları bitmez.. Ve bunların da hepsi olmuş hikayelerdir.. Bu pehlivanlar, büyüklerine saygılı, küçüklerine şevkatli, mütedeyyin ve imani hakikatlerin tümüne vakıf kimselerdi..
Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi