Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Mehmet Âkif, Kemalist Cumhuriyet’e Karşıydı

Mehmet Âkif, Kemalist Cumhuriyet’e Karşıydı

İstiklâl Marşı’nın fikirleri hayatımıza ve kamuya girdikçe Atatürkçü Cumhuriyet gücünü kaybedecek, Mehmet Âkif’e “Arapçı ve şeriatçı” diyen generallerin ruhî durumları yine bozulacak.

Zorba Cumhuriyet’in zihniyetine göre, İstiklâl Marşı’nın devri çoktan kapanmış gözüküyor. İstiklâl Marşıyla millet arasındaki köprüleri yıkmaya çalışanlar pusuda bekliyorlar. Bundandır ki, Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı Atatürkçü Cumhuriyet’e karşıdır.

Resmî elden yapılan Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı anma günleri, millet çocuklarının dimağında ihya edici tesiri kısırlaştırılmış ve seküler hâle getirilmiş kültürel gevezeliklerdir. Ali Yurtgezen, “İstiklâl Marşı söylenirken çocuklar niye gülüyor?” sualiyle, İstiklâl Marşı’nın millete aidiyet fikriyle ve inancıyla söylenme gücünün sulandırıldığını, vakarını kaybettiğini ve mecburî bir merasim sıkıcılığına dönüştürüldüğünü dile getiriyor.

İstiklâl Marşı’nın “Hakk’a tapan Türk milleti” olmaya dâvet eden gücünü yok etmeye çalışanlar, Mehmet Âkif’in İslâmcı fikirlerine düşman olan “Devrimci Cumhuriyetçiler”dir. İslâmî bir Türkiye Cumhuriyetine geçit vermeyen Onuncu Yıl Marşı taraftarı Kemalistler, İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif’e karşı olanlardır. Ruşen Eşref, Aka Gündüz ve Ataç gibi pozitivist CHP aydınlarının İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesini teklif etmeleri bu sebeptendir. Karşı olanların eşkâli ve zihniyeti târif edildikçe karşımıza daha bir yığın adres çıkabilir?

ATATÜRKÇÜLER “HAKKA TAPAN MİLLET” FİKRİNDEN KORKUYORLAR

Atatürkçüler İstiklâl Marşı’nın fikirlerinden ve “Hakk’a tapan millet” çağrısından korkuyorlar. “Çanakkale Şiirini yazan maalesef Türk değildir. Çünkü Türk olmayan birinin şiirini okuyacağız” diyenler Pozitivist ve Atatürkçü Cumhuriyetçilerdir. Bu şenî sözü duyan Mehmet Âkif gözyaşlarını tutamaz. Onun gözyaşları, “Hakk’a tapan milletin” gözyaşlarıdır.

Atatürkçü Cumhuriyet’in yayın organları onun İslâmcı şair şahsiyetine de atıf yaparak hakâret ediyorlar: “Hadi git artık, sen kumda oyna. Âkif, devir değişti, artık Ankara’da senin gibilere, Arap yavelerine de yer yok...”

İSTİKLÂL MARŞI’NIN, ATATÜRKÇÜ CUMHURİYET’E AİDİYETİ YOKTUR

İstiklâl Marşı yazdırdığı insanını polise takip ettiren, “çember sakallı” ve “gerici” diyen bir başka ülke var mıdır? İstiklâl Marşı’nın Atatürkçü Cumhuriyet’in bir parçası olduğunu söylemek, Mehmet Âkif’e ve İstiklâl Marşı’na hakârettir. İleri gelen bir Atatürkçünün yazdıkları bu zümrenin kıyamete kadar değişmeyeceğini gösteriyor:

“Emperyalizme karşı kazanılan zaferin üzerine kurulan Kemalist cumhuriyeti kendisine ne kadar yabancı hissetmiş olmalı ki, onun ‘şerrinden’ ülkesini terk ederek ‘darülislâm’ olarak seçtiği Mısır’a göç edecek. Âkif, ulusal kurtuluş savaşına İstiklâl Marşı ile katılıyor ama, cumhuriyeti görmüyor, göremiyor, benimsemiyor. Cumhuriyetin kurucusu ondan Kur’an’ı, Türkçe’ye çevirmesini istiyor. O, ‘küfre hizmet’ saydığı için olacak ki reddediyor.”

MEHMET ÂKİF’İN HAYÂLİ “HAKK’A TAPAN TÜRK” CUMHURİYETİDİR

Bu satırların anlattıkları doğrudur. Mehmet Âkif için Kemalist rejim bir küfürdür. O, Türkiye İslâm Cumhuriyeti dâvâsı olan bir şahsiyetti. Atatürkçü Cumhuriyet yandaşları, Mehmet Âkif’in varlığını ve İstiklâl Marşı’nı “hegemonyalarına” karşı olarak görürler. “Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl” diyen İstiklâl Marşı, Kemalist Cumhuriyete ve dolayısıyla Batılılaşmaya itiraz eden bir beyannamedir. Dile getirdiği fikirler, din ü millet mânasını yüklenmiş olan Millî Mücadele’nin ifadesidir. İstiklâl Marşı’nın fikirleri 1923’den sonra yürürlükten kaldırıldı.

Türkiye’de yaşayanları “Hakk’a tapan millet” kimliğine davet eden, “İsrafil’in sûr’u gibi heybetli bir dildir” İstiklâl Marşı. Bu bakımdandır ki önce kabul edip sonra pişmanlık duyanlar, Altı Ok ilkelerini Cumhuriyet sistemi yerine geçirenlerdir. İstiklâl Marşı’nın milletin dimağına ilahî bir çağrı gibi yerleşmesinden korkan Cumhuriyet oligarkları, defalarca yeni İstiklâl Marşı arayışına girdiler. CHP ile aynı mânaya gelen Cumhuriyet’in kurucuları, Mehmet Âkif’in ve İstiklâl Marşı’nın fikirlerini takdir etmiş olsalardı Sebilürreşad Dergisi’ni kapatırlar mıydı?

“Şeriatçı, gerici, hilafetçi avının” ve Kemalist devrimlere karşı olan her şeyin tepelenmeye başlandığı bir zamanda aldatan cumhuriyetçilerin şenî inkılâplarına karşı, “Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem / Hak namına haksızlığa ölsem tapamam” diyerek Mısır’a gitti.

İSTİKLÂL MARŞI’NA VE ÂKİF’E SALDIRAN GENERALLER CUMHURİYET’İN ÜRÜNÜDÜR

“Mehmet Âkif denen adam Arap hayranı. İstiklâl Marşı’nın yazarı olması dışında ülkeye ne faydası olduğu gerçekten tartışılır. Cumhuriyet ilân edilip devrimler birbiri ardına yapılmaya başlayınca Mısır'a kaçtı. Tam bir devrim karşıtı...” diyenler, “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli” diyen İstiklâl Marşı’nın hilafına ezanı Türkçeleştiren Cumhuriyetçilerdir. Doğrudur. O güzel adam “Tam bir devrim karşıtı”dır. Bu, onun nâmına bir şereftir.

“Hakk’a tapan milletten” irtidat etmiş Atatürkçü bir general çocuğunun İstiklâl Marşı’na kuduz köpek salyasından daha şenî sözlerle saldırması Cumhuriyetin bir ürünüdür. O general çocuğunun “Asım’ın Nesli”den olmadığı belli.

Atatürkçü Cumhuriyet hükümferma olduğu müddetçe İstiklâl Marşı’nı okutmanın hiçbir mânası yoktur. Ya Atatürkçüler çekilmeli, ya da İstiklâl Marşı. Birinin var olduğu yerde diğeri hükümsüzdür. Çünkü İstiklâl Marşı’na inanmıyorlar. “Biz, ‘Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın’ diyen Âkif’in sözüne katılmıyoruz. Çünkü Kurtuluş Savaşı gökten gelen ilâhî bir zafer değildir” diyenlerin varlığı, İstiklâl Marşı için züldür.

“Onun (Mehmet Âkif’in) düşünce evreni Bedir Savaşı’nın ötesine gidememiş. Kur’an’ı Türkçe’ye çevirmedi. Atatürk’ün ricasını yerine getirmedi diye onu aziz kılanlar şimdilerde Mehmet Âkif Üniversitesi kurma çabasındalar. O üniversiteden çıkan kafalar bilinmelidir ki, Al Azhar kafalı adamlar olacaklar. Arabın adamı olmak adamlık değildir, ulusun adamı olmak yaraşır adam olacak adama. Biz bu adamlara adam sende demeyeceğiz, bu adamları belleyeceğiz...” diyen Atatürkçü general ve benzerlerinin “Arabın adamı olmak” sözüyle Hz. Peygamberimize hakaret ettiği yüzlerine karşı okunup azledilmedikçe ve Cumhuriyet üstündeki tesirleri yok edilmedikçe, İstiklâl Marşı toplum üzerinde ağırlığını hissettiremez.

Bir dâva adamıydı Mehmet Âkif. Eyvallah etmedi zorba Cumhuriyet’in cellâtlarına. İstiklâl Savaşında Müslümanca bir cumhuriyet vaat edip sonra aldatanlara yaltaklanmadı. İstiklâl Marşı’nın fikirlerine sonuna kadar bağlı kalarak, Kemalist cumhuriyetin emir kulu olmadı. Rejimin nimetlerine imrenmedi. Zaruret içindeki yıllarını kanaatle geçirdi.

MEHMET ÂKİF, KEMALİST CUMHURİYETİ TASDİK ETMEDİ

“Medeniyet denen tek kişi kalmış canavar”ın kanunlarından yapılma Kemalist Cumhuriyet’i tasdik etmedi. Edebiyattan da, felsefeden de muazzez olan yazdığı İstiklâl Marşı, Müslüman milletin yüreğini ve imanını koyduğu “dîn ü millet ve vatan-ı İslâmiyye” mücadelesinin beyannamesiydi. “Ezelden beridir hür yaşarım” diyen milletin şahadetnâmesi ve inkırazın “dirilişe” dönüşmesinin destanıydı. Millî hâkimiyetin cumhura ait olduğunu yüreklere kazıya mukaddes bir sayhaydı.

Zarf ve mazrufuyla “Hakka Tapan milletin” bir numunesiydi. Vakur, mahzun ve mütedeyyindi. Müslüman millete angajeydi. Gücünü ve imanını milletinin ulularından alıyordu. D. Mehmet Doğan’ın ifadesiyle “Câmideki Şair” di. Câmi cemaatindendi.

Millî Mücadele’ye hiçbir yardımı olmayan pozitivist Tevfik Fikret’i en büyük Cumhuriyet şairi olarak ilân eden ve İstiklâl Savaşı sürerken, Avrupa şehirlerinde bohem hayatı yaşayan agnostik Abdülhak Hamid’i milletvekili yapan Kemalistlerin Mehmet Âkif’e ve İstiklâl Marşı’na niçin karşı olduğuna idrak edemeyen nadanlar var aramızda.

CENAZESİNDE ALTI OK CUMHURİYETİNİN KARA YÜZLÜ BÂNİLERİ YOKTU

Cenazesinde Altı Ok Cumhuriyetinin kara yüzlü bânileri ve İstiklâl Savaşında ona irşad vazifesi verip sonra aldatan Kemalistler yoktu. Ne gam! Tabutuna ay yıldızlı bayrağı sardırmayan Atatürkçü resmî zevatın kara vicdanlarına karşı, “Hakk’a tapan millet” mensupları ve “Asım’ın Nesli” vardı.

Onun hüzünlü ve Müslümanca simasını taşıyan portresini kışlalarda ve Atatürkçü müesseselerde göremezsiniz. İslâmcıydı, İslâmî cumhuriyet taraftarıydı.
----------------------------------

İLÂVE YAZI:

İSMAİL GÖKTÜRK: “MEDENİYETİMİZİN KAYNAKLARI KUR’AN VE SÜNNETTİR…”

KSÜ Öğrt.görevlisi ve Türkiye Yazarlar Birliği K. Maraş Şube Başkanı İsmail Göktürk, Aksu Televizyonu “Felsefe Akşamları / İnsan ve Medeniyet Programı”nda yine hakikatleri dosdoğru dile getirdi. İnsan ve medeniyetimizin kaynaklarının Kur’an ve Sünnet olduğunu sarahat ve selaset ihtiva eden târiflerle izah etti. Öyle ki, medeniyet ancak bu kadar doğru anlatılabilir. İçine “Batı uygarlığından” ve Cumhuriyet ideolojisinden bir zerre dahi katıştırmadan insan ve medeniyet değerlerimizin İslâm tasavvufunda ve medrese kültüründe olduğunu anlattı.
Hep onun fikirlerinin isabetli olduğunu anlatmaktan maksadım şudur ki: Etrafta hâlâ kirli zihniyet olduğu gibi, “bizden” bildiğimiz en güzide insanımızın zihniyet ve bakışından bile Batı’dan “katkılar” alan “eklektik” düşünceler sâdır oluyor. Ondandır ki İsmail Göktürk’ün sağlam zihniyeti ve fikirleri, iki kuşaktır özlemini çektiklerimi dile getirdiği için yüreğimi âbad ediyor.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi