Faruk Köse

Faruk Köse

Ruhban Okulu, Medreseler, Batı Trakya

Ruhban Okulu, Medreseler, Batı Trakya

 

Başbakanlık Müsteşarı’nın başkanlığında “özel bir ekip” kurulmuş. “Yeni seçenekler” bulunmasına çalışılıyor, “yeni formüller” aranıyormuş. Talimatı Başbakan vermiş. Ruhban Okulu’nu açacaklarmış.
 
Ancak Patrik, Ruhban Okulu’nun YÖK’e ya da herhangi bir üniversiteye bağlı olarak açılmasına sıcak bakmıyormuş. Tabiî Fatih Kaymakamının iznini almadan hiçbir faaliyet yapamayacağı halde kendini fiilen “Ekümenik” ilan eden ve Devlet tarafından bu sıfatı fiilen tanınan Patrik istemediyse, yapacak bir şey yok. O zaman “Patrik Hazretleri”ni memnun edecek formüller de bulunur elbette.
 
Nitekim bunun için, Ruhban Okulu’nun “yabancı bir üniversite üzerinden açılması”nın yolu açılacakmış. Yeni YÖK Kanun Taslağına göre bir şirket üzerinden, YÖK’e değil, kendi ülkesinin mevzuatına bağlı olacak şekilde yabancı üniversite kurulması mümkünmüş. Böylece Patrikhane, Yunanistan ya da başka bir ülke üniversitesi üzerinden Türkiye’de yüksekokul açabilecekmiş.
 
İşte böyle. “Verme”ye devam ediliyor. Elinde bulunan bütün kozlara rağmen, Patrikhaneyi memnun etmek için takla üstüne takla atılıyor. Patrik istedi diye, YÖK’e ya da MEB’na bağlı olmaksızın Ruhban Okulu nasıl açılır; formüller aranıyor, acziyete kılıf oluşturulmaya, kılıf da kitabına uydurulmaya çalışılıyor.
Bu arada Batı Trakya’da neler oluyor dersiniz?
 
Batı Trakya Yunanistan’ın ve AB’nin en geri kalmış bölgesi. Batı Trakya müslümanları haklarını kullanamıyorlar. Türkiye ile Yunanistan arasındaki her menfi gelişmenin faturası bunlara çıkarılıyor. “Türk kimliği” inkâr ediliyor. Adında “Türk” geçen hiçbir kuruma izin verilmiyor. Orta ve lise imkânları neredeyse yok. İskeçe’de 45 bin kişiye bir azınlık ortaokulu ve bir azınlık lisesi düşüyor; başka okul açılmasına izin verilmiyor. Üniversitelerde azınlık öğrencilerine yüzde 0,5 kontenjan ayrılmış. İyi bir eğitim alamayan Türk gençlerinin Yunan üniversitelerinde başarılı olmaları imkânsız. Türkiye’ye gelip okusalar, Yunanistan denklik vermiyor. Burada Patrik’i Rumlar seçerlerken, Yunan Hükümeti, müslüman Türkler’e müftü atıyor. Müslüman Türk azınlığı ayakta tutan, halkın açtığı Kur’an kursları. Buna da 2007’de çıkarılan “240 İmam Yasası”yla el konulacak. Yunanistan “camilere müdahale” etmek, “müslümanların dini özgürlükleri”ni kontrol etmek istiyor. Müslüman Türkler “din ve vicdan özgürlüğü” alanında büyük sorunlar yaşıyorlar. Selanik’te Osmanlı’dan kalan iki cami hâlâ kapalı; sadece Cuma ve bayram namazlarında açılması talebi reddedilmiş. Şehirde bir “müslüman mezarlığı” bile yok. Eğitim alanında “kayıt krizi” ve “iki dilli azınlık anaokulları” sorunu yaşanıyor. “İfade ve basın özgürlüğü”nde ciddi kısıtlamalar var. Ayrıca, Batı Trakya Türklerinin vakıf mallarına da el konulmuş.
 
Görüldüğü gibi, burada Patrikhane’nin bir dediği iki edilmezken, “Ekümenik Patriklik” kurumunun global ölçekteki faaliyetleri sürerken, mevzuata göre yasak olmasına rağmen Ruhban Okulu’nun açılmasına dair formül arayışları için özel ekipler kurulur, Başbakanlık düzeyinde çareler üretilirken; işte Batı Trakya’daki müslüman Türklerin hali böyle.
 
Bir diğer husus, her türlü yolla Ruhban Okulu’nu açmaya çalışırken, bari İslami ilimlerin öğretildiği Medreseler üzerindeki yasağı da kaldırın. Ruhban Okulunu açmak için her çareye başvuran “müslüman yöneticilerimiz”, nedense İslami eğitim kurumları olan Medreseler için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
 
Üstelik, Ruhban Okulu’nu açmak için geliştirilen formüllerde, aynı formülün İslami eğitim kurumlarının açılışını da sağlamamasına yönelik çaba sarf ediliyor. Nitekim, anayasa değişikliği yapılarak Ruhban Okulu’na özel meslek okulu kapsamında dini okul açma statüsünün verilmesi durumunda, diğer azınlık, Musevi ve Ermeni kuruluşları ile müslüman Türk vatandaşlarına da aynı hakkın verilmesi gerekecek. Yani Türkiye’deki cemaatler de MEB’e bağlı olmaksızın özel dini eğitim kurumları açabilecek. İşte bunun olmaması başka yollar aranıyor. Bunun için, Ruhban Okulu’nun “yüksekokul” düzeyinde açılışına imkân verecek formül ağırlık kazanmaya başladı. Çünkü Türk cemaatlere de özel dini okul açma izni vermek anlamına gelen lise eğitimine ilişkin değişiklik, ancak anayasal düzeyde sağlanabileceğinden, bu yola gidilmiyor.
 
Bu işe öylesine baş konulmuş ki, bir üniversite bünyesinde kurulacak “Mukayeseli dinler Ana Bölümü Ortodoks Bilim Bölümü Başkanlığı”na doktora yapmış bir Rum-Ortodoks vatandaşının atanması, bulunamazsa dışarıdan gelecek birine Türk vatandaşlığı verilerek istihdamın sağlanması düşünülüyor. Uygulamalı dersler Heybeliada manastırında verilecek.
 
Bu arada, YÖK’ün yeni yönetmelikle getirmek istediği kılık kıyafet serbestliğinin, aslında, Ruhban Okulunun hoca ve talebelerinin papaz kıyafeti giymesinin önündeki engelin kaldırılmak vesilesiyle getirildiğini de öğrenmiş olduk.
Peki, Batı Trakya’daki müslüman Türklerin hakları alınmadan ve Medreseler açılmadan Ruhban Okulu’nu açanlar, bu hizmetlerinin karşılığını neyle alacaklar dersiniz?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
33 Yorum
Faruk Köse Arşivi