M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Medreseleri ve Tarikatleri Baltalayan Reformcu İlahiyatçılar

Medreseleri ve Tarikatleri Baltalayan Reformcu İlahiyatçılar

Türkiye’ye Elhamdülillah oldukça hürriyet geldi… Geldi ama insan haklarına ve din hürriyetine aykırı olarak kapatılmış olan İslam medreseleri ve tasavvuf tarikatleri açılmıyor.

Bu iki temel kurumun açılmasını istemeyenler kimlerdir:

(1) Ateistler, fanatik Kemalistler, laikçiler, Sabataycılar, diğer Kriptolar, Siyonistler, Farmasonlar…

(2) Ehl-i Sünnet İslamlığına bağlı ilahiyatçıları tenzih ederek söylüyorum, birtakım reformcu, modernist, Sünnet karşıtı, Afganîci, Fazlurrahmancı, mezhepsiz, bozuk ilahiyatçılar da Ehl-i Sünnet medreselerini ve tarikatleri istemiyor.

Ülkemiz maalesef parçalanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu parçalanmayı ehl-i Sünnet medreseleri ve ehl-i Sünnet tarikatleri önleyebilir.

İktidar terör problemini çözebilmek için “Artin” ile görüşüyor, lakin Doğu ve Güneydoğu ulema ve meşayihı ile görüşmüyor.

Artin kesinlikle Müslüman Kürtlerin temsilcisi ve sözcüsü değildir. Kapalıçarşı’nın Nuruosmaniye Camii’ne bakan tarafının karşısında büyük altın ticaretinin döndüğü tarihi bir han vardır. Orada bazı Ermeni vatandaşlarımız altın ticareti yapar. Gidin ağızlarını arayın Artin’in kim olduğunu öğrenirsiniz.

Biz yine birtakım reformcu, modernist, mezhepsiz, bozuk ilahiyatçılara gelelim. Bunlar var güçleriyle medreselerin ve tarikatlerin önünün açılmasını engelliyorlar. Böylece terör çözümünü de engellemiş oluyorlar.

Siyasi iktidar Heybeliada’daki Rum Ortodoks Ruhban Okulu’nu açmaya çalışıyor. Bu okul açılırken niçin İslam medreseleri de açılmasın?..

Sünni Müslümanların üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş. A mübarekler medreselerin açılmasını istesenize. Böyle bir istek yok.

Kamu alanında başörtüsünün serbest bırakılması için on milyon imza toplanıyormuş. Doğru ve güzel bir hareket. Peki medreselerin ve tekkelerin açılması için niçin imza toplanmıyor?

Yazık ki ehl-i Sünnet Müslümanları lehlerine ve aleyhlerine, yararlarına ve zararlarına olan şeylerin bilincinde değil.

Medreselerin açılmasına izin verilmekle iş bitmez. Oralarda ders okutacak ehliyetli, liyakatli üstad hoca kadrosu nasıl kurulacaktır? Bir İslam medresesinde icazeti olmayan hocalar ders okutamaz. İcazeti olmayan kişi yetiştirdiği talebeye nasıl icazet versin?

En kısa zamanda mutlaka bir örnek İslam medresesi açılmalıdır. Yurtdışından ve yurtiçinden icazetli, ehliyetli, vasıflı, güçlü hocalar burada ehl-i Sünnete uygun olarak ders verip öğrenci okutmalıdır.

Ehl-i Sünnet hocaları sarıklı ve cübbeli olarak ders vermelidir.

Öğrencilerin tamamı sarıklı (ulema sarığı değil öğrenci sarığı) ve cübbeli olmalıdır.

Osmanlıca Türkçesi, edebî Arapça ve kültür İngilizcesi öğretilmedir.

Bu medrese dünyanın en vasıflı, en üstün, en parlak liseleriyle boy ölçüşebilmelidir.

İslam medresesinin mezunları yüksek lisans ve doktora tezleri hazırlamalıdır.

Bunlar İslam ahlakıyla mütehalli=bezenmiş olmalıdır.

Doğru dürüst edebî, kültürel, zengin Türkçe’yi bilmiyor… Mükemmel Arapça bilmiyor ve yazamıyor… Mükemmel İngilizce bilmiyor… Ben böyle medrese mezununu ne yapayım.

Efendim, bu devirde böyle medrese açılabilir mi? Elbette açılabilir, yeter ki çarelerine, sebeplerine tevessül edilsin.

Mustafa Sabri’leri, Zahid el-Kevserî’leri, Elmalı’ları, Ömer Nasuhî Bilmen’leri yetiştiren ilim ve irfan müesseseleri medaris-i İslamiye değil miydi… Büyük bir kopukluk olmuştur, o tamir edilmeli ve devamlılık sağlanmalıdır.



* (İkinci yazı)

Başörtüsü Krizi Bir Türlü Sona Erdirilemiyor

Türkiye Cumhuriyeti başörtüsü konusunda hâlâ bocalıyor. Bir ara kamu alanında başörtülü hizmet vermeye karşı olan Danıştay başörtüsüne izin verdi ama bazı barolar, bazı yargı mensupları hâlâ direniyor.

Japonya bizim gibi bir Asya ve doğu ülkesi, Dünyanın üçüncü iktisadi gücü. Orada milli kıyafet olan kimono konusunda kavga gürültü yok. Artık kimono giyenler çok azınlıkta ama giyerlerse karışan görüşen olmuyor.

İngiltere Hıristiyan bir ülke. Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, insan haklarının beşiği. Orada laikliğin l’si bile yok. Din-devlet birliği var. Hükümdar hem devletin, hem de resmi-milli kilisenin başkanı. Hıristiyan olmasına rağmen, dindar Müslümanların başörtülerine karışmıyor. Hatta gazetelerde zaman zaman başörtüleriyle hizmet gören kadın İngiliz polislerinden bahsediliyor. Daha önce yazmıştım, bir İngiliz kadın hâkim Müslüman oldu, başörtülü olarak televizyonda röportajı yayınlandı. (Marilyn Mornington ismiyle internetten arayınız.)

İsveç’te Arap asıllı İsveç vatandaşı bir kadın polis tesettürlü olarak üniformasıyla vazife görüyor. (Donna Eljammal)

28 Şubat zorbalık ve terörü dolayısıyla Türkiye’de okuyamayan Müslüman kızlar Avusturya’ya gittiler, o demokrat ve toleranslı ülkenin değerli üniversitelerinde okudular, tesettürlü olarak derslere girdiler, diplomalarına tesettürlü fotoğrafları yapıştırıldı ve bir keresinde bu başörtülü kızların diplomalarını Avusturya Cumhurbaşkanı kendi eliyle verdi.

Bizde kanunsuzluklar, rezaletler, baskılar, tabular, terörler maalesef devam ediyor.

Başörtüsüne karşı çıkan fanatik ve agresif bazı Kemalistler var. Onlara laf anlatmak mümkün değil.

Sünni Müslümanların kültürü, ağırlığı, gücü bu başörtüsü krizini bitirmeye yetmiyor. Müslüman kesim maalesef sadece başörtüsü konusunda değil, daha nice konuda son derece pasif.

Şu anda iktidarda solcu, Kemalist, ilerici bir parti olsaydı başörtüsü zulmüne karşı Müslümanlar yeri göğü birbirine katarlardı.

Ayasofya konusunda da çok bağırırlardı.

Şimdi Müslümanların, İslamcıların pek sesi çıkmıyor.

Siyasi ve idari planda Müslümanların birinci vazifesi nedir:

Resmi ideolojili zalim vesayet düzenini yıkıp yerine adil, temiz, dürüst bir düzen getirmek değil midir?

Eskiden bozuk düzeni yıkacak, yerine hak ve adil düzen getireceğiz edebiyatı yapanların şimdi sayıları çok azaldı.

Bir kısım İslamcılar dün bozuk ve kötü dedikleri düzenin veya sistemin haram rantlarının peşine düştüler.

Soruyorum:

Müslümanların gündeminde İslami hafta tatili var mıdır?

Halkının yüzde sekseni Sünni Müslüman olan bu ülkede Yahudiler cumartesi günü, Hıristiyanlar pazar günü tatil yapıyor, Müslümanlar yapamıyor. Bunu kabullenmişler, protesto bile etmiyorlar. İslam dünyasında Türkiye dışındaki bütün ülkelerde hafta tatili cuma günüdür. Lübnan gibi çok dinli ülkelerde ise Hıristiyanlar pazar günü, Müslümanlar cuma günü tatil yapar.

Zulme uğrayan başörtülü avukatlara, öğretmenlere, memurelere doğrusu çok acıyorum ve üzülüyorum. Şu Müslümanlar bin fırkaya, hizbe, cemaate, sekte, gruba, parçaya, İslamcılığa ayrılmışlar; her biri kendi başına buyruk, her birinin gündemi ayrı. Beride Müslüman hanım avukat baskıya uğruyormuş, cemaatlerin yüzde doksan dokuzunun umurunda değil. Sadece birkaç bin kişi protesto ediyor, ağlıyor. O rakam da yeterli değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi