M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Dünyanın En Zengin Yahudileri

Dünyanın En Zengin Yahudileri

Forbes Israel dergisinin yazdığına göre İsrail’in en zengin hahamları şunlarmış: (1) Pinchas Abouhatzeira (Meşhur haham Baba Salim’in ahfadından, Sefarad mezhebine mensup) 226 milyon euroluk bir servete sahip. (2) Kardeşi David Hai Abouhatzeira 124 milyon euro. (3) Jaacov Arie Elter (Eşkenaz mezhebine mensup) 71 milyon euro. (4) Yissachar Dov Rokach 36 milyon euro. (5) Nir Ben Artzl 20 milyon euro. (Bu zat haham olmadan önce parasız bir tarım işçisiymiş…)

Dünyanın en zengin Yahudilerine gelince: Yukarıda adları ve servetleri zikr edilen hahamlar bunların yanında dilenci gibi kalır.

Dünya en zengin Yahudisi: Larry Ellison’un serveti 36 milyar dolar.

Kumarhaneler kralı Sheldon Adelson’ununki 24,9 milyar dolar.

New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg 22 milyar dolar.

Gorge Soros 20 milyar dolar.

Sergey Brin 18,7 milyar dolar

Larry Page 18,7 milyar dolar.

Listenin tamamını vermiyorum. Merak edenler İngilizce “Dünyanın en zengin Yahudileri” kelimeleriyle internetten arayabilirler.

Yazımın başındaki hahamlar nasıl zengin olmuşlar? Ticaret, sanayi işleri falan mı yapmışlar? Hayır kerametleriyle, miracle’larıyla bu servetlere sahip olmuşlar.

Hz. Musa’nın Şeriatında faiz, riba, para ticareti yasak ve haramdı ama Yahudilerin bir kısmı sonradan yoldan çıkmış ve para ticaretiyle zengin olmuştur.

İslam dini ribayı, bâtıl alışverişleri, para ticaretini kesinlikle yasaklamıştır. Bu işi yapan ve zâhirde Müslüman görünenler, aslında mecazî mânada Müslüman Yahudilerdir.

Kur’an-ı Kerimin Tevbe suresinin 34-35’inci âyetlerinin mealini aşağıda veriyorum:

“Ey o bütün iman edenler!.. (Haberiniz olsun ki) Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah yolundan alıkoyuyorlar.

Altın ve gümüşü yığanları (kenz=hazine yapan) ve onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.

O gün bunlar (biriktirdikleri paralar) Cehennem ateşinde kızdırılacak, sonra da onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak.

İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir.

Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!”

Bu ayetlerin, haram yollarla zengin olan, Müslüman halkı dolandıran, rüşvet alan Müslümanları da kasd ettiği söylenmiştir.

Elmalılı Tefsiri’nde bu ayetle ilgili yorumlardan bazı cümleleri özetleyerek ve sadeleştirerek aşağıya alıyorum:

“Hahamların ve papazların bazısı yok yere, sebepsiz veya haksız sebeplerle, gayr-i meşru amaçlarla halkın mallarını, paralarını alıyor, servetler topluyor.

O paraların Allah yolunda harcanmasına engel oluyorlar.

O servetlerle ve o bâtıl faydalanmalarla halkı kendilerine ve değiştirip tahrif ettikleri hükümlere uydurup; İslam’dan, doğruluktan, gerçek Tevrat ve İncil’de gösterilen doğru yoldan saptırıyorlar.

Böylece halka kötü örnek oluyorlar.

Sanki para için her haksızlık yapılabilir,

Para ile her şeyin çaresi bulunabilir,

Hattâ para ile hak, hukuk ve kanunlar değiştirebilir,

İnsanların günahları afvolunabilir…

Öyleyse haram helal tanımayarak ve hiçbir günahtan çekinmeyerek ne yapıp yapmalı, para kazanmalı,

Hazineler (büyük servetler) yığmalı…

Gibi bir fikir ve his veriyorlar, hak yolundan saptırıyorlar.

Ve onlar ki, altın ve gümüşü kenz yaparlar, toplayıp biriktirip sımsıkı saklarlar, tıkız ederler…

Altın ve gümüşün hakkı, insanlığa yararı noktasından hikmeti, mübadele vasıtası olmaktır,

Allahın kullarının hakikî ve meşru ihtiyaçlarına sarf edilip tedavül etmektir,

Hem de sadece zenginler arasında değil, umum halk arasında tedavül etmek,

İhtiyaçların en önemlisi önemlisine, umumu hususuna, şiddetlisi hafifine tercih ve takdim olunarak en güzel ve doğru şekilde harcanmaktır.

Bir takımları tutup bunları (parayı, altın gümüşü) topluyor, tedavülden çekiyor,

Sımsıkı saklıyor, gizleyip yığıyor,

Ve bunları Allah yolunda harcamıyorlar.

Allah için hakkını vermiyorlar.

Her kim olursa olsun,

Haham ve papazlardan,

Onlara uyan gayr-i müslimlerden,

Gerekse zekat vermeyerek nakitlerini (paralarını) saklayan Müslümanlar…

Artık bunları acı bir azap ile müjdele ey Resulüm.

O gün o altın gümüş paralar Cehennem ateşinde kızdırılacak, bunlarla onların alınları, böğürleri, sırtları dağlanacak, İşte bunlar nefisleriniz için yığıp sakladıklarınızdır, haydi tadınız bakalım sakladıklarınız denilecektir.”

Evet bugün İslam dünyasında, Müslümanları din ve mukaddesatı alet ederek aldatan ve soyan, bu yolla büyük zengin olan birtakım eşkıya bulunmaktadır. Onlar Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) bildirdiği gibi bu Ümmetin Yahudileridir.

Zekatı hiç ödememek.

Yahut kısmen ödemek.

Veya Kur’ana, Sünnete, fıkha ve Şeriata uygun olarak vermemek ve sarf etmemek… İşte bunlar da büyük günah ve isyandır.

Allahın âlemlere rahmet olarak yarattığı ve insanlara en güzel örnek ve model olarak gösterdiği Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselam Efendimiz altın ve gümüşü yığıp depolamamıştır (iddihar etmemiş ve kenz yapmamıştır).

Zengin olan sâlih Müslümanların servetleri, haram yollarla değil, Şeriatın izin verdiği helal yollarla olmuştur ve onlar servetlerini bir emanet ve imtihan bilmişler, farz ve sünnet olan sadakaları vermişler, mâlî ibadet yapmışlardır.

Hiç şüphe yok ki, servetlerin en kirlisi din ve mukaddesat sömürüsüyle; cahil ve saf Müslüman halkı soyarak elde edilenidir.

Böyle servetler, karı satarak, fuhuş yerleri açarak, yol keserek elde edilen servetlerden daha kirlidir.

Ey zengin Müslümanlar!.. Zekatlarınızı Kur’ana, Sünnete, fıkha, Şeriata uygun olarak vermezseniz servetiniz sizi âhirette yakacaktır.

Bu devirde zekat vermekle de vazifemiz bitmez.

Zekatını verdi ama geri kalan servetiyle lükse, israfa, çeşit çeşit azgınlıklara saptı…

Böyleleri de bu yaptıklarının hesabını verecektir.

Sosyal adalet, yardımlaşma, paylaşma, infak Müslümanlığın şartlarındandır.

Adana’da 26 yaşındaki aç, yoksul, çaresiz, perişan, borca batık, üzüntü ve kahırdan çıldıran Müslüman anne intihar ederek iki küçük yavrusunu yetim bıraktı.

Türkiye Müslümanları zekatlarını doğru dürüst vermiş olsalardı bu kadıncağız bu duruma düşmezdi.

Peygamberlerden (aleyhimüsselam) sonra insanların en üstünü ve faziletlisi olan Ebubekir Sıddiq hazretleri bütün malını, din hizmetleri ve cihad yolunda harcaması için Efendimize getirip vermişti. Efendimiz ona sormuştu: Çoluk çocuğuna ne bıraktın? Sıddik hazretleri şu cevabı vermişti: Allah ve Resulü onlara yeter.

Bugün dünyada İslam her taraftan saldırıya uğruyor, her yerde Müslümanlar katl ediliyor; ahlaksızlık, fısk fücur, isyan tuğyan almış yürümüş, memleket bir fuhuşhane-i kübraya dönmüş, on altı yaşındaki kız sokakta doğuruyor ve dindar zenginler sanki dindar Halife Sultan Süleyman devrinde yaşıyorlarmış gibi keyiflerine bakıyor. Olur mu böyle şey?

Gerçek ve sâlih alimler, gerçek fakihler, gerçek şeyhler, gerçek mürşidler, Müslüman zenginler elele vererek halkın imanını kurtarmak için çalışmalıdır.

Servetlerin yeterli kısmı en uygun, en etkili, en başarılı şekilde din, iman, İslam, Kur’an, Sünnet, ahlak-ı islamiye hizmetleri için harcanmalıdır.

(Not: İslamî, imanî, Kur’anî hizmet ve faaliyetler için milyarlarca lira ile oynadıkları halde, işe bir ceketle başlayıp yıllar sonra bir ceketle ayrılan ihlaslı, faziletli, temiz, şeffaf gerçek hizmetkarların ellerinden ve ayaklarından öperim…)

26.02.2013

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi