M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Nerdesiniz?

Nerdesiniz?

Geniş ufuklu Müslüman… Ufuksuz Müslüman… Bu sözlerin mânası nedir?.. Bizde yeterli sayıda geniş ufuklu Müslüman var mıdır?.. Olsaydı Müslümanların durumu bugünkü gibi mi olurdu?..

Ufuklar, ufuklular nerdesiniz?

Ey ehl-i zeka nerdesiniz? Zuhur edin artık…

Ey 'âqiller nerdesiniz, ortaya çıkın görünün bize artık!..

Ey hikmet!.. Ey ahlak!.. Ey fazilet!..

Ey kültür, ilim, irfan!...

Ey edebiyat şaheserleri!... Ey mimarlık şaheserleri!..

Ey ulema, ey fudala, ey fukaha, ey meşayih-i kiram, ey kâmil ve mükemmil mürşidler!..

Ey İstanbul efendileri, ey çelebiler, ey beyefendiler, ey rical, ey hanımefendiler!..

Ey ârif ve zarif kimseler!..

Ey ziyalılar!..

Ey ehl-i sohbet!..

Ey boğazından haram lokma geçmeyen temizler!..

Ey duaları müstecab olanlar!..

Ey tek başına bir ümmet olan o birkaç kişi!...

Ey âşikan, ey hâmuşan!..

Ey, konuşurken arada bir Fuzulî’den, Baki’den, Şeyh Galib’ten, Ziya Paşa’dan mısra ve beyit okuyanlar?..

Ey ben yerine bendeniz veya bu fakir diyen ehl-i tevazu ve mahviyet!..

Ey dervişan, ey muhibban!...

Ey sekt-i melih nedir bilenler!

Ey talik ile nestalik arasındaki farkı tefrik ve temyiz edenler!..

Ey sedirlere oturanlar?..

Ey yer sofrasında yiyenler!..

Ey az yiyenler, az uyuyanlar, az konuşanlar!..

Ey nazar sahipleri!..

Ey aşk u şevk ile ney ve bendir çalanlar!..

Ey takkeliler, arakiyeliler, taçlılar!..

Ey tebessüm edenler!..

Ey seher vakitlerinde camilere gelenler!..

Ey ekmeğe nan-ı aziz diyenler!...

Ey hoparlörsüz ezan-ı Muhammedî okuyanlar!..

Ey hicab, iffet, istikamet sahipleri!..

Ey hiçler!..

Ey duvar diplerinden gölge gibi süzülenler!..

Ey ölmeden önce ölmüş olanlar!..

Ey sadaka taşlarına para atanlar!..

Ey şu âhir zamanda avuçlarında kor tutanlar!..

Ey Rableri Allahü Teala, nebileri Mustafa, kitabları Furkan, dinleri İslam, kanunları Şeriat olanlar!..

Ey hafifü’l-haz olanlar!..

Ey sade tarhana sofrasını büyük ziyafet bilip şükr edenler!..

Ey bulunca dağıtanlar, bulmayınca şükr edenler!..

Ey mütevekkilan!..

Ah nerdesiniz nerdesiniz nerdesiniz…



* (İkinci yazı)

SOS Beyaz Ekmekler

Değerli okuyucularımdan ve dostlarımdan Muzaffer beyin Danimarka’dan gönderdiği mesajı birlikte okuyalım:

“Muzaffer Alev, Kopenhag - Ekmeğin içindeki bütün maddeler yazılmalıdır!

Muhterem Ağabey, yazılarınız çok faydalı dikkatle okuyanlar için. Danimarka’da kaliteli buğday ununa yarı yarıya çavdar unu ve biraz ayçiçeği, kabak çekirdeği, buğday tanesi ve saire katılıyor. Ekmeğin dıştan görünümü tuğlaya benziyor. Bir hafta hattâ daha fazla buzdolabında bayatlamadan duruyor. Çok lezzetli ve sıhhate faydalı bir ekmek. Türkiye’de böyle bir ekmek yok. Danimarkaca 'Rugbrod’ yani çavdar ekmeği deniyor. Sindirimi düzenleyen bir ekmek…”

Muzaffer beyin bu kısa mesajının konusu çok ama çok önemlidir. Çünkü Türkiye halkının temel gıdası ekmektir. Ekmek sağlıklı ve faydalı ise halk da sağlıklı olur. Ekmek bozuksa, içinde 12 çeşit kimyevî madde, boya vs varsa halk hapı yutmuş demektir. Bizdeki beyaz, en beyaz, bembeyaz ekmekleri devamlı tüketenler uzun vadeli intihar etmiş olur… Başta bozuk ekmekler olmak üzere bizdeki yaygın bozuk, ilaçlı, kimyalı, boyalı, aromalı, koruyucu maddeli gıdalar ve meşrubat halkımızın yarısını hasta etmiştir. Şu anda İstanbulda en sağlıklı ve tabiî (doğal) ekmek Belediyenin Halk Ekmek fabrikasının ürettiği Ekolojik ekmektir. Bu ekmekten, 25 milyonluk İstanbul’da günde sadece yedi bin adet üretiliyormuş!

Çok yazık ki, beyinsizliklerimiz yüzünden ülkemizde sağlıklı ekmek üretecek buğday türleri etiştirilmemektedir. Sayın Başbakan “Sofralarımızdan beyaz ekmeği kaldıralım” dedi ama bizde istenen sağlıklı kepekli ekmekleri yapacak buğday unu yoktur. Bizdeki buğdaylar, randımanı çok, faydası az dengesiz ve sağlıksız buğday türleridir.

Sağlıklı buğday ve sağlıklı ekmek konusunda aşağıda kaynağını vereceğim makaleyi herkesin okumasını önemle tavsiye ediyorum.

“Kandırmayalım! Bu şartlarda esmer ekmek imkânsız...

Başbakan Erdoğan’ın dile getirdiği, bazı fırın meslek kuruluşlarının da 'bir ay içerisinde geçeriz’ dedikleri esmer ekmek ancak soframıza kaliteli buğdayla gelebilir. Yoksa esmer ekmek yiyeceğiz diye renklendirici ile renklendirilmiş ekmek yemeye devam ederiz”

Bu yazı çok önemlidir. Mutlaka okunmalıdır. İhmal etmeyelim, her gün zehir yiyoruz.”

Ekmekler bozuk… Sütler yoğurtlar bozuk… Etler, tavuklar, balıklar bozuk… Sebzeler hormonlu ve kimyasal gübre ile yetiştirilmiş… Sıvı yağlar dizel mazotu gibi motorda yanıyor… Korkunç bir kimyevî maddeler, aromalar, boyalar bataklığına batmışız. Ballar bile bozuk… Halkın rengi soluk. Hastahaneler ana baba günü. Bir yandan halk bozuk gıdalar ve meşrubatla zehirleniyor, öte yandan harıl harıl yeni hastaneler yapılıyor. Devlet bütçesinin büyük kısmı sağlığa harcanıyor. İlaç fabrikaları gece gündüz çalışıyor. Halk, tavukların yerden tane toplaması gibi hap yutuyor. Beslenme ve sağlık konusunda cehennemî bir kısır döngü (fâsid daire) içindeyiz.

Bu anlattıklarım sinsi bir soykırımdır.

Devlet ve belediyeler halkı korumuyor, uyandırmıyor, bilgilendirmiyor, aydınlatmıyor.

Yapılan tahliller ve teşhirler devede kulak, hamamın namusunu korumak mesabesindedir.

Sağlığa zararlı on iki kimyalı beyaz ekmekler… Boyalı, aromalı, koruma maddeli zehirli gıdalar ve meşrubat… Zehirlenen bir halk… İmdat imdat imdat!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi