İshak Özen

İshak Özen

Çanlar kimin için çalıyor?

Çanlar kimin için çalıyor?

Yeryüzünde, mesai saatinin başlaması ile açtığı kapılarını mesai bitiminde kapatan ve kalın duvarlarla çevrili tek devlet olan Vatikan, 28 Şubat akşamı tarihi bir olaya tanıklık etti. 598 yıldır ilk kez bir papa, görevinden kendi isteğiyle feragat etti. Vatikan’dan helikopterle ayrılan Papa 16. Benedikt, Roma yakınlarında bulunan Castel Gandolfo kasabasındaki papalık yazlık ikametgâhına taşınarak inzivaya çekildi.

Papa’nın Vatikan’dan ayrıldığı dakikalarda Roma’da çanlar çalınmış. Gerçek ismi Josef Alois Ratzinger olan ve görevi bırakmasının ardından Papalık ismi olan “16. Benedikt”i kullanmaya devam edeceği, isminin başına da “emekli olan ancak hizmetlerine son vermeyen” anlamındaki “Emeritus” sıfatının ekleneceği açıklanan Papa, Castel Gandolfo kasabasına ulaştığında kendisini karşılayan din adamlarına Roma’da kendisi için çalan çanları anımsatarak “Burada da benim için çanlar çaldı mı?” diye sormuş.

Papa’nın emeklilikte geçirdiği ilk günün sonunda basın mensuplarının sorularını cevaplayan Vatikan Basın Sözcüsü Peder Federico Lombardi, Emeritus Papa’nın, ilk günün akşamında televizyondan haberleri izlediğini, piyano çaldığını ve derin bir uyku çektiğini açıkladı.

Papa’nın görevi bitti ancak 598 yıl sonra bir Papa’nın görevi niçin bıraktığı yolundaki tartışmalar bitecek gibi görünmüyor. Vatikan uzmanları, Papa’nın ilk gün derin bir uyku çekmesini Vatikan’daki görevinin son dönemlerinde skandallar nedeniyle huzursuz ve uykularının düzensiz olduğuna bağlıyorlar. Papa’nın görevi bırakmasının sebebine ilişkin dillendirilen görüşler arasında, son yıllarda Kilise mensuplarının karıştığı cinsel taciz, tecavüz ve özellikle çocuk istismarı davalarının çığ gibi artması, mahkûmiyet sonrası mağdurlara ödenen tazminatların Vatikan’ın maliyesini sarsacak boyutlara ulaşması, skandalların Kilise yetkilileri ve hatta Papa tarafından örtbas edilmesi ve Vatikanbank’ın kirli ilişkileri öne çıkıyor.

Konunun ciddiyetini kavrayabilmek için yalnızca birkaç rakama bakmak yeterli. Örneğin 11 milyon nüfuslu Belçika’da, kilisede cinsel taciz şikâyetlerinin artması üzerine 2010 yılında kurulan komisyona 327’si erkek, 161’i adın olmak üzere 488 kişi başvurmuş. Rakamlar, sadece komisyona başvuranlar. Tutanaklarda mağdurlar arasında iki yaşında bir bebeğin de bulunduğu ve mağdurlardan en az 13’ünün intihar ettiği, 6’sının da intihara teşebbüs ettiği belirtiliyor. Yaklaşık 17 milyon nüfuslu Hollanda'da Piskoposlar Konferansı tarafından oluşturulan soruşturma komisyonunun yayınladığı rapor, 1945-1981 yılları arasında 10 bin ila 20 bin çocuğun, yatılı okul, yetimhane ve Kilise’ye bağlı diğer kuruluşlarda cinsel tacize uğradığını ortaya koyuyor. Daha geçtiğimiz hafta İskoçya’daki Katolik Kilisesinin başında bulunan en yüksek dereceli Kardinal Keith O’Brien, 80’li yıllarda bazı rahiplere “uygunsuz” davrandığını itiraf ederek görevinden istifa etti. Yine geride bıraktığımız hafta ABD kaynaklı bir haber sitesinde Papa 16. Benedikt’in, özel sekreteri Monsenyör Georg Gaenswein ile gizli bir aşk ilişkisi olabileceği bile iddia edildi. Katolik Kilisesinde ardı ardına patlak veren cinsel taciz ve pedofili davaları o hale geldi ki mağdurlar 2010 yılında Vatikan’da bir araya gelerek protesto gösterisi düzenlediler. Geçtiğimiz hafta konuyu tartıştığımız bir dostum, yıllarca Vatikan kütüphanelerine kapanarak Hristiyanlığı araştıran bir arkadaşının, Vatikan’ın, dört bir yanının papaz ve kardinallerin gayri meşru çocuklarının doldurduğu yetimhanelerle dolu olduğunu söylediğini anlattı.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, Papa’nın, görevini bırakacağını açıkladığı 11 Şubat’tan Vatikan’ı terk ettiği 28 Şubat akşamına kadar en çok tekrarladığı şey, görevi kendi isteği ile bıraktığı yönündeki sözleri oldu. Papa’nın bu panik hali, bir şeyleri örtme ya da suç bastırma telaşından kaynaklanıyor olabilir mi, diye de düşünmeden edemiyor insan. Vatikan uzmanları ve gazeteciler de bu açıklamanın, Papa’nın son yıllarda kilisede yaşanan skandallar nedeniyle huzurunun iyiden iyiye bozulduğu ve uykularının kaçtığı yönündeki iddiaları güçlendirdiğini belirtiyor.

Papa’nın görevi bırakmasının ardından merakla beklenen bir diğer gelişme de yeni Papa’nın kim olacağı. Dün yeni Papa’yı seçmek üzere ilk kez bir araya gelen kardinaller, Papa 16. Benedikt’in, görevi bırakıp kaçtığını düşündüklerinden olsa gerek, yeni papanın, güçlü bir iradeye sahip olması gerektiğini vurguluyorlar. Kimin papa olacağı konusunda yapılan tahminlere bakıldığında en güçlü adaylar, Ganalı Kardinal Peter Turkson, Kanadalı Marc Ouellet ve Nijeryalı Francis Arinze olarak sıralanıyor.

482 yıl bekledikleri “Alman Papa”yı 2872 günde kaybeden Almanlara göre ise yeni papa, 137 milyon kişi ile dünya genelinde en fazla Katolik’in yaşadığı Brezilya’dan Kardinal Odilo Pedro Scherer olacak. Almanlar, Scherer’in artılarını önyargısız olması, memleketinde Müslüman-Hristiyan ayırmaksızın yoksulları ziyaret etmesi ve vaazlarında sosyal adalete geniş yer vermesi olarak açıklasa da en büyük artının Scherer’in Alman kökenli olmasında yattığını da gizlemiyorlar. Scherer, 19. Yüzyılda Almanya’dan Brezilya’ya göç etmiş bir ailenin çocuğu. Dünyanın en güçlü kadını sıralamasında yıllardır 1 numarada bulunan Merkel’le gururlanan Almanlar, her ne kadar kaptırmak istemeseler de papa seçiminde oklar, Ganalı Turkson’u gösteriyor.

Vatikan, son yıllarda Afrika’ya özel bir önem veriyor. Kara kıtada hızla art(ırıl)an Hristiyan nüfusu dikkate alan Vatikan, hazır konjonktür de uygunken “Afrika’nın fethi”ni tamamlamak istiyor anlaşılan. Tüm kaynaklarını sömürerek fakirleştirdikleri, açlık ve sefalete mahkûm ettikleri mazlum Afrikalıları, yaralarını sarma ve yardım etme bahanesi ile bir kez daha sömüren ve dinlerinden eden sistem, bu kez papa kılığında Afrika’ya girmenin hesaplarını yapıyor.

Kilisenin Afrika’ya yönelmesinin en başta gelen sebebi şüphesiz, insanlık dışı çarpık ilişkiler ve fuhuş skandalları yüzünden Avrupa ve Amerika’da sarsılan ve yıkılmaya yüz tutan Kilise imajının henüz yeterince bilinmediği yeni alanlara açılarak ayakta tutulmaya çalışılmasıdır. İkinci sebep de her geçen gün Kiliseden uzaklaşan Batılılara alternatif yeni dindaşlar bulmak ve Afrika’da her geçen gün Müslümanlar aleyhine bozulan demografik yapının tamamen Müslümanlardan arındırılmasını sağlamaktır. Bir zamanlar nüfusunun yüzde 60’tan fazlası Müslüman olan ancak günümüzde bu oranın yüzde 20’lere indiği Mozambik ya da bir zamanlar yüzde 70’lerin üzerinde olan Müslüman nüfusun günümüzde yüzde 20’lere gerilediği Malavi gibi ülkeler dikkatle incelendiğinde siyahi bir papanın Katolik âlemi için ne kadar önemli olduğu daha açık görülecektir. Papalık için en güçlü aday olarak gösterilen ve İslam karşıtlığı ile bilinen Turkson, geçtiğimiz aylarda Vatikan’da kardinallere dünyada Müslüman nüfusun giderek tırmandığına dikkat çeken bir video izleterek gündeme gelmişti.

Turkson ilk siyahi başkan olan Obama’nın ardından ilk siyahi papa olmak için oldukça hevesli görünüyor. ''Papalık görevine gelişmekte olan ülkelerden birinin seçilmesi için doğru zaman'' diyen Turkson, Afrika ve Asya'daki yeni kiliselerde "yeterince olgun din adamı ve kardinalin yetiştiğini ve bu kişilerin papalık kurumunda liderlik yapabilecek düzeyde" olduğunu söylemiş. Turkson, bir yerlere mesaj göndermeyi de ihmal etmemiş ve "Bence Kilise, Avrupalı olmayan bir papanın seçilmesine her zaman hazırdır" demiş.

Hristiyan âlemi, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu temin etmek için gönderilen semavi bir dinin, beşeri müdahalelerle insanları nerelere sürükleyebileceğinin en acı örneğini yaşıyor bugün. Geçtiğimiz hafta cinsel tacizde bulunduğunu itiraf ederek istifa eden İskoç Kardinal Keith O’Brien istifasından önce yaptığı açıklamada, Katolik rahiplerin evlenmesi ve çocuk sahibi olmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi. O'Brian, rahiplerin bekârlığının "ilahi bir kökeni olmadığını" ve bu konunun yeniden tartışmaya açılabileceğini de ifade etti. Hristiyan Demokrat Partili Alman İçişleri Bakanı da aynı yönde bir açıklama yaparak Katolik papazların evlenme yasağını doğru bulmadığını açıkladı. Son yıllarda bu yöndeki itiraz ve talepler giderek artarken Vatikan da her geçen gün daha fazla köşeye sıkışıyor. Akıl ve öfkenin yanı sıra Allah’ın yarattığı en temel üç duygudan biri olan şehvet duygusunu yok saymanın Vatikan’ı getirdiği nokta, bugün apaçık ortadadır. Papa her geçen gün zeminin altlarından kaydığını hissetmiş olacak ki giderayak “Dileğim, herkesin Hristiyan olmanın güzelliğini ve sevincini hissetmesidir.” diye bir laf etti.

Papa, yeni ikametgâhında kendisini karşılayanlara “Benim için burada da çanlar çalındı mı?” diye sormuş.

Evet, çanlar, her yerde Vatikan için çalıyor!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İshak Özen Arşivi