M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Modern Türkiye’nin kuruluşunda Yahudiler

Modern Türkiye’nin kuruluşunda Yahudiler

MODERN Türkiye’nin ortaya çıkmasında birtakım açık Yahudilerin ve Kripto Yahudilerin büyük rolleri ve katkıları olmuştur.

Bunlardan biri Hahambaşı Hayim Nahum’dur, Bu zat, çıkmaza girmiş Lozan müzakerelerinin ikinci safhasında Türk delegasyonuna dahil olmuş, Avrupa başkentlerine nice defa seferler etmiş, gizli temaslar yapmış ve “Lozan protokolleri” denilen gizli maddeleri Türkiye’ye kabul ettirerek anlaşmanın imzalanmasını sağlamıştır.

Lozan müzakerelerinin ilk safhasında Türk heyeti başkanı İsmet Paşa İslâm fıkhını müdafaa etmekte, millî hukuk sistemimiz yabancıların haklarını garanti altına almaya yeterlidir tezini savunmaktaydı. Daha sonra Hayim Nahum’un arabuluculuğu ile 180 derece çark edilmiş, emperyalist Batı devletlerine millî kimliğimiz, millî kültürümüz, kişiliğimiz konusunda büyük tavizler verilmiştir. Sûrî (şeklî, zahirî) bir istiklal karşılığında ruhumuz satılmıştır.

Yakın tarihimize ve bugüne damgasını basmış ikinci bir Yahudi, Tekin Alp, takma ismiyle ateşli Türkçülük ve milliyetçilik kitapları yazan, bunlardan birine “Kahr Olsun Şeriat!” başlıklı bir bölüm koyan hukukçu Moiz Kohen’dir. Bu adamın vazifesi İslâm’a zıt, Kur’ân’a ve Şeriat’a düşman sahte bir Türk milliyetçiliği türetmekti.

Yakın tarihimize ve modern Türkiye’ye damgasını basanlardan biri de Selanikli terbiyeci ve eğitimci meşhur Şemsi Efendidir. Bu zat Sabataycı bir hahamdır ve asıl ismi Simon Zvi’ydir. Kabri İstanbul Bülbülderesi Dönmeler kabristanındadır.

Bu listeyi uzatmayacağım. Bu konular gazete sütunlarında incelenmemeli, müstakil ilmî araştırma kitapları yazılmalıdır.

Tanzimat’tan bu yana Osmanlı devletinin içindeki yenilik çalkalanmalarında Yahudilerin rolleri, tesirleri, tuzları biberleri ne kadardır? Bu konuda binlerce kitapta, arşiv belgelerinde (sadece Türk arşivlerinde değil...), hatıralarda, özel mektuplarda perakende ve dağınık bilgi bulunmaktadır. Güçlü ve kudretli araştırıcılar, ilim adamları bunları toplamalı, tahlil etmeli ve çok tutarlı sentezler yaparak kitaplaştırmalıdır.

Yahudilerin modern Türkiye’nin kuruluşunda oynamış oldukları rolü, yaptıklarını, tesirlerini incelemek hiçbir şekilde antisemitizm olarak vasıflandırılamaz. Türkiye halkının tarihini öğrenmeye hakkı vardır.

Yahudiler içinde müsbet ilim adamları da çıkmıştır. Profesör Avram Galanti bunlardan biridir. Bendeniz bu zatın “Arabî Harfleri Terakkimize Mâni Değildir” isimli kitabını (Osmanlıca metni ile Latin harflerine transkripsiyonunu) yayınladım. Harf/yazı devriminden iki yıl önce 1926’da İstanbul’da basılmıştır. Galanti adı geçen kitabında Türk kültürünün, eğitim sisteminin gelişmesi için Latin harflerinin alınmak istenmesini tenkit etmekte, bu konuda çok sağlam ilmî gerekçeler ortaya koymaktadır. Böyle bir kitabı yazan Müslüman bir Türk olsaydı, bilahare olağanüstü bir mahkemenin kararı ile idam edilebilirdi. Yahudi olduğu için canını kurtarmıştır...

İsrail’de ve daha önce Filistin’deki İngiliz mandası sırasında basılmış bazı İbranice kaynaklarda ve arşiv belgelerinde Türkiye’nin yenileşmesinde büyük rolü olan Yahudilerle ilgili çok önemli, çok acayip bilgiler bulunmaktadır. Bunları kimler araştıracaktır?

Sabataycıları araştırmadan, yaptıklarını bilmeden Türkiye’nin yakın tarihini anlamak, kavramak, içyüzüne vakıf olmak mümkün ve muhtemel değildir.

Hicret Ne Demektir?

PEYGAMBERİ SEVEN, ona sadık olan her bilinçli Müslümanın bir vazifesi de, Hicrettir. Hicretin iki manası vardır:

* Birincisi: Resulullah Efendimizin Mekke’den Medine’ye göç etmesidir. Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla Mekkeli müminlerin Medine’ye gitmeleri de Hicrettir, Bu hicret Mekke’nin fethiyle bitmiştir.

* İkincisi: Kıyamete kadar devam edecektir. Bu, mecazi bir hicrettir. Her Müslüman,

İsyandan ve günahtan, taat ve ibadete hicret etmekle mükelleftir.

Dine sokulmak istenen bidatlerden Sünnet’e hicret,,.

Ahlâksızlıktan, kötü huylardan; yüksek ahlâka, fazilete/erdeme hicret...

Düşük ve bozuk karakterden; yüksek karaktere hicret...

İsraftan, lüksten, aşırı tüketimden; kanaate, iktisada/tutumluluğa, tevâzua hicret...

Kendini beğenmekten; mahviyete, alçakgönüllülüğe hicret...

Gevezelikten, zevzeklikten, boş laflardan; hikmete ve sukuta hicret...

Cehaletten bilgisizlikten; ilme, irfana hicret...

Nefs-i emmâreye esaretten, şer’î hürriyete hicret...

Dünyanın fâni, aldatıcı, oyuncak mesabesinde olan zenginliğinden; gönül zenginliğine, Resulullah’ın “el fakru fahrî” zenginliğine hicret...

Dünya oyalanmalarından ve gafletlerinden, “ölmeden önce ölünüz” fermanına boyun eğerek dünyaya ölerek âhiret inancına hicret.

Zulmetten nura hicret...

Cahiliyetten İslâm’a hicret...

Mimsiz sapık medeniyetten, Kur’an medeniyetine hicret...

İnsana ebedî saadetini, dinîni, imanını, haysiyetini kaybettirmek için tuzaklar kuran şeytandan, Rahman’a hicret...

Bendeniz bu hicretleri zikrediyorum, aklı, firaseti, keşfi, görüşü olan Müslümanlar ötekilerini din kitaplarını karıştırarak bulabilirler.

Resul ü Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimizin Hicreti öyle sadece kitaplarda okunarak bilinecek, anlaşılacak bir hicret değildir. Her yeni gün bir başlangıçtır. Her gün önümüzde yol ayrımları vardır. Yolların biri Mevla’ya götürür, ötekisi belâya... Seçmek hakkımız vardır. Yukarıda saydığım hicret yollarını seçenler kazanırlar, ebedî mutluluğa nail olurlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi