Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

İki soru

İki soru

İfadelerine göre, anne baba küçük kız altı aylıkken yollarını ayırmışlar. Anne giderken onu halaya bırakmış. Fakat hala bu sorumluluğu taşıyamayacağını düşünmüş ve onu Çocuk Esirgeme Kurumu’na teslim etmiş. Burada anne hasretiyle büyüyen küçük kız, lise tahsilini tamamlayıncaya kadar yurtta kalmış. Bu zor günlerin ardından bir kurumda sekreter olarak işe başlamış ve burada tanıştığı biriyle evlenmiş. Şu an otuz sekiz yaşında ve iki çocuk annesi. En büyük hayali ise kendisini terk eden anneyi bulmak ve ona sarılmak. Bunca yıldan sonra bunun ne anlamı olabilir diyenlere ise, “beni dünyaya getiren annenin kim olduğunu bilmek istiyorum, bir de annemin bana sarılmasını ve gözümün içine bakmasını istiyorum…” diye cevap veriyor. Bir olaya ya da bir kişiye dışarıdan bakmak ile olayın içinde yer almak aynı değildir. Bu nedenle anne yoksunluğu ile büyüyen bir kişinin duygularını anlamak dışarıdan bakmakla anlaşılabilecek bir şey değildir. Burada iki gereksinimden söz edebiliriz:
1- İnsanda köklerini araştırma eğilimi vardır.
2- Anne sevgisi her çocuk için bir ihtiyaçtır.
İnsanlar nereden geldiklerini ve nereye gittiklerini bilmek isterler. Bu da iki soru ile başlar. Birincisi çocuk konuşmaya başladığında, ölüm ve ölümden sonraki hayatı sorgular. Bu onun fıtri olarak varoluşsal gerçeğini bilme ve hakikati bulma eğiliminin olduğunu gösterir. Çocuk nereye gideceğini ve yolun sonunun nereye çıkacağını sorularla öğrenmek ister. İkincisi, her insanın hangi aileye hangi topluma ve kültüre mensup olduğunu bilme ihtiyacı vardır. O yüzden herkes köklerini araştırmak ve bilmek ister. Yani, bir topluma ve bir aileye sahip olduğunu bilmek insana aidiyet hissi veriyor ki bu onun ihtiyaçlarından biridir.
Bütün bunların da ötesinde bir çocuğun anneye olan ihtiyacı hiçbir şeyle karşılanamayacak kadar elzemdir. Çünkü Allah (c.c) çocuğun ihtiyacı olan sevgi ve ilgiyi anne aracılığıyla ona ulaştırıyor. Bu nedenle anne çocuğun hayatında vazgeçilmez kişidir. Anneden çocuğun benliğine sürekli akan şemalar ise onun dünyasında küçük izdüşümler oluşturuyor. Çocuk kendine özgü bir fert olduğunun bilincine varıncaya kadar anne gibi bakıyor anne gibi görüyor ve anne gibi düşünüyor. Anne onun gören gözü ve işiten kulağı oluyor.
İnsanlık halkasında birer ferdiz, fakat aynı zamanda bir ailenin de parçasıyız. Eğer aile bütünlüğü ortadan kaldıracak bir sorun hasıl olmuşsa da köklerimizi araştırma hakkımız vardır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi