Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Agnostizm ve atomizasyon

Agnostizm ve atomizasyon

“Ağzı olan konuşuyor” derler ya, işte o hesap. “Her kafadan bir ses”. Kimse kimseyi dinlemez, söylenir dururlar..

Yıllardır bu konuya dikkat çekmeye çalışıyorum ama, malesef toplumda fazla da yankı bulmuş değil.. İnternet çıktı böyle oldu.. Bilgi ayağa düştü. Sap samana karıştı. Bilen de konuşuyor bilmeyen de..

Din, siyaset ve sağlık en çok istismar edilen konuların başında geliyor.. İnsanlar neye inanacaklarını, kime inanacaklarını şaşırdılar.. Birinin ak dediğine, ötekisi kara diyor. Kendine göre kanıtları da var. Bilim adamı kılıklı birileri de çıkıyor ekrana.. İsimlerinin önünde akademik unvanlar filan..

Uyarı, “fasıklar size bir haber getirdikleri zaman” diye başlar.. Bilginin kaynağını bilmiyorsunuz ki! O zaman işi bir bilene soracak ve bilmediğimiz şeyin peşine düşmeyecektik hani. Bir de melek maskeli şeytanlar, şarlatanlar yok mu?
Buna ek bir de profesyonel ajanlar var. Psikolojik harp ajanları, dis informasyon elemanları, Medianın eklemlenmiş gazetecileri vesair..

Agnostikler aslında din konusunda bilinmezlik iddiasındadırlar. Bu kavram şöyle tanımlanır: “Agnostisizm  [fr. agnosticisme, ing. Agnosticism ] bilinemezcilik demektir. En sık kullanım biçimi, dini inançlara Agnostik yaklaşımdır. Bertrand Russell’ın tarif ettiği Agnostik bakış açısına göre, Tanrı’nın varlığı ve dünya ötesi yaşam hakkında, mevcut dinlerin öne sürdüğü iddiaların günümüzde doğrulanması mümkün değildir. Dolayısıyla herhangi bir dine mensup olmak anlamsız görülebilir. Öte yandan Agnostisizm kendini ‘kesinlikle tanrı yoktur’ diyen Ateizmden de ayrı tutar.” Ama artık çok geniş bir anlamda kullanılıyor. Neyin ne olduğunu bilmiyoruz ve bildiklerimizden emin de olamıyoruz.. Bildiklerimizin doğruluğu sorgulanıyor..

Bilginin kaynağı da belirsiz artık.. Gerçekten daha gerçek gibi görünen sanal bir gerçekçilik sözkonusu.. Bazı yalanlar kolaylıkla, bir şehir efsanesine bürünüp gerçeğin yerini alabiliyor.

Gerçek zaten rolatiftir, zamana, mekana, şartlara, insanlara göre değişkenlik gösterebilir ama, birileri kendi gerçeklerini mutlaklaştırma iddiasında.. Kendisi gibi inanmayan ve düşünmeyenlerin dışlanması, ötekileştirilmesi sözkonusu bu arada..
Atomizasyon da Agnostizmin tabii bir sonucu olarak ortaya çıkıyor..

Aslında Atom, Atomizasyon fizikle ilgili bir terim.. Bunun felsefeye uygulanması, sürekli bölünerek küçük parçalara ayrılmayı ifade eden bir kavram oluyor..

Milliyetçilik aslında sürekli alt kollara bölünür mesela. Kabileden sülaleye, sülaleden aileye, aileden aile reisine, büyük biradere kadar uzayan bir silsile..

Din, mezhep, tarikat derken sürekli alt başlıklara bölünerek gider.. Bir yerde artık gelinen nokta özle, kaynakla bağı kalmaz hareketin..

Sadece Sünni-Şii diye ayrılmıyor bugün Müslümanlar.. Selefi ve Sufiler de Sünni ama birbirlerine karşı hiç de dostça bir bakış açısına sahip değiller. Bakınız Mali örneği..
Şiiler onlarca parçaya ayrılır. Zeydilerin Şafilere yakınlığı  Caferiliğe yakınlığından fazladır. Hanefilerin Caferiliğe yakınlığı da Zeydilere yakınlığından fazladır..

Mardin Şafileri ile Somali’deki Şafiler hiç birbirine benzemez..

Bugün SP kaç parçaya ayrıldı.. AK, HAS, Esad efendi geleneği çok farklı yerdeler. MNP’deki Nurcular da artık hareketin içinde değiller. Erbakan sonrası Erbakan ailesi, Asiltürk çevresi ve Genel Merkez aynı yöne bakmıyor.. Erbakan ailesi bile, Kardeş, Oğul, Kız, Damat farklı şeyler söylemiyor mu?

İşte bu Atomizasyondur. Ve bu konu sadece Tv, Cep telefonu ve internet-Sosyal Media ile açıklanamaz..

Sürekli, bölünüyoruz. Hani istişare edecektik?! Şûra yapacaktık?! Hakeme gidecektik?! İttifak ettiğimizde birlikte hareket edecek, ihtilaf ettiğimizde birbirimizi mazur görecektik..

Kanaatlerimizden dolayı birbirimizi tekfir etmeyecektik hani.. Çünki bize hayır gibi gelende şer, şer gibi gelende hayır olabilirdi. Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati bize öbür dünyada gösterilecekti hani! Hani zanlarımızı din edinmeyecek, liderlerimizi, örgütlerimizi, şeyhlerimizi mutlaklaştırmayacak, onları ilah ve Rab edinmeyecektik.. Gaybın bilgisi kimsenin tekelinde değildi hani. Hani ilmin kapısı Hz. Ali ve Müştehid Aişe annemiz dahi ihtilaf ettiklerinde sahip olmadıkları bir yetki, başka kimin tekelinde olabilir ki!

Bugün kimilerimiz peygamberlerin dahi sahip olmadıkları yetkiyi birilerinde görme, gösterme eğilimindeler, çabasındalar.. Zaferi Allah’tan değil, o birilerinden bekliyorlar sanki..

Biz kendi içimizde böyle cahilliklerin zebunu olunca birileri de çıkıp ekranlardan abuk sabuk şeyler yazıp söylüyorlar.. İslam adına utanç verici iddialar atılıyor ortaya..
Birilerinin İslam’a ve Müslümanlara karşı tek umudu bu plan..

Aman ha! Sakının. Dikkat edin. Tefrikaya düşmeyin. Cahillikten yüz çevirin. Zulmetmeyin. Zira Allah (cc) cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez. Bizler, aynı Allah’a, Resulüne ve Kitaba iman edenler; tek bir cemaatiz ve kardeşiz. Kim ki, başka bir cemaatten söz ediyorsa ve kim onların peşine düşüyorsa, yazıklar olsun onlara. Kürd’ü, Türk’ü, Arab’ı ile, biz Müslümanlardanız diyenden daha güzel sözlü kim olabilir..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi