M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Afyon Valisini Tebrik Ediyorum

Afyon Valisini Tebrik Ediyorum

Afyonkarahisar valisi beyefendiyi üç hizmetinden dolayı tebrik ediyorum. Vilayette içki tüketimini kısıtlamak için tedbirler almış… Liselerde, ibadet etmek isteyen öğrenciler için mescidler açılmasını emr etmiş… Kadınlar ve kızlar için bedava otobüs seferleri koydurmuş. Bu üç şey de onun vazifelerindendi. Bunları yerine getirmiş.

Sabataycı ve Kemalist basın öfke ve panik içinde… Afyon’a Şeriat geliyor diye feryat ediyor. Bu dediklerine kendileri inanıyor mu acaba? Eminim ki, inanmıyorlardır. Maksat yaygara ve gürültü…

İçki içilmesini kısıtlamaktan daha iyi ne olabilir? M. Kemal Paşa’nın başkanı olduğu ilk Büyük Millet Meclisi 1920’de Men’-i Müskirat kanunu çıkartarak bütün alkollü içkileri yasaklamamış mıydı?

Vaktiyle Amerika Birleşik Devletleri de içkiyi yasak etmişti ama başa çıkamamıştı. Büsbütün yasak edilemezse de kısıtlanmasında büyük yarar vardır.

Liselerde mescid açılmasından daha tabiî ne olabilir. Devlet bütün okullarda mecburî din dersleri okutmuyor mu? Namaz dinin direği olduğuna göre namaz kılmak isteyen öğrenciler için elbette mescit olacak. Birleşik Krallığın (İngilterenin) büyük kısmındaki kolejlerde her sabah derslere başlamadan önce öğrenciler, okulun şapelinde toplanıp ibadet eder. Bunlara katılmak mecburîdir. İngiltere oluyor da bizde niçin olmasın? Hem orada mecburî, bizde isteyen namaz kılabilsin.

Kadınlar ve kızlar için özel parasız otobüs… Bunu herkesin alkışlaması gerekmez mi? Ayrımcılık ama kadınların lehine.

Bu üç şeyle Şeriat gelmez…

Şeriat düzeninde Müslümanların farz namazları kılmaları mecburî olur.

Sultan Abdülhamid zamanında, başta Galatasaray lisesi olmak üzere bütün liselerde Müslüman öğrencilerin beş vakit namazı okulun camiinde, okulun resmî imamının ardında cemaatle kılmaları mecburî idi. Galatasarayın 1924’e kadar imamı olmuştur.

Şeriat düzeninde kadınlar ile erkekler birlikte seyahat edemezler. Şeriat kadınlara çok hürmet ettiği, değer verdiği için onları korur ve rahat edebilmeleri için kendilerine özel vasıtalar, bölümler ayırır. Bunu, TC başlıklı vesikalarla KDV’li yasal seks köleliği yaptıran zihniyete anlatamazsınız.

Sabataycı, Kripto, Pakraduni, Kemalist vatandaşlarımızdan, bilhassa medyacılardan çok rica ediyorum. Sakin ve makul olsunlar. Şeriat geliyor yaygaraları kopartmasınlar. Afyonda yapılanlar çok iyi ve doğru şeylerdir. İnşallah bu uygulamalar ve benzerleri Türkiyenin genelinde yapılmalıdır.

Bunlarla Şeriat gelmez, biraz ahlak ve dirlik düzen gelir.

Türkiyeye bir gün elbette Şeriat gelecektir. Şeriat uygulaması tabiî ki, türbeleri yıkan Selefilerin zihniyetine uygun olmayacaktır. Ülkemize Osmanlı tipi, Mevlana Celalettin Rumî zihniyeti ışığında Şeriat gelmelidir.

Şeriat adalet, güvenlik, insaf, ahlak, fazilet, yardımlaşma, iyilikleri emr etmek, kötülükleri yasaklamak, mürüvvet, fütüvvet demektir.

Şeriat düzeninde gayr-i Müslimlere de hürriyet vardır.

Müslüman ile İslamcı başka olduğu gibi bedevî usulü Şeriat düzeni ile medenî Müslümanların Şeriat düzeni farklıdır.

Şeriat düzeninde hırsızlık olmaz, sömürü olmaz, soygun ve talan olmaz. Şeriat, saçı bitmedik yetimlerin haklarını kimseye yedirmez. Yemeye kalkanı tepeler.

Şeriat düzeni haram, kara, kirli, necis servetler edinilmesine izin vermez.

Şeriat düzeninde müstehcen medya olmaz.

Şeriat düzeninde büyük soyguncular, büyük uyuşturucu tacirleri icabında asılır.

Şeriat düzeninde iç savaş ve terör olmaz.

Şeriat düzeninde kapıları kilitlemeye lüzum kalmaz.

 

“İkinci yazı”

Niçin polemiğe girmiyorum

Tam tarihini hatırlamıyorum, bundan 10–15 yıl önce kadim dostlarımdan bir zat aleyhimde bir yazı yayınlamıştı. Hakkımdaki suçlayıcı, küçük düşürücü iddialar ipe sapa gelir ciddi şeyler değildi. Kendimi çok kolay bir şekilde savunabilir, onu mahcup edebilirdim. Düşündüm taşındım, cevap vermekten kaçındım. Niçin?.. Dostluğumuz bitmiş olsa bile, hatıralarımız vardı. O bendenizin aleyhine yazınca, pek dikkati çekmezdi ama cevap verdiğim takdirde zararlı, utandırıcı bir polemik, kalem dövüşü, söz düellosu başlayacak ve dikkat çekecekti. Normal olarak, az veya çok faydalı yazılarımı tenezzül edip de okumayan kimseler kavga yazılarını içercesine okuyacaklar, zevk alacaklardı. Böylece İslamî kesimde, küçük de olsa, fitne fesat çıkacaktı.

Halkımız, bu arada Müslümanların büyük bir kısmı polemikten, çekişmeden, düellolardan çok hoşlanıyor. Bunlara alet olmak istemiyorum, bu yüzden aleyhimdeki yazılara cevap vermiyorum.

Tenkitler, suçlamalar birkaç türe ayrılır:

DOĞRU ve YAPICI TENKİTLER: Bunlara karşı savunma yapılmaz, kabul ve teşekkür edilir.

HAKSIZ YANLIŞ YIKICI TENKİTLER: Bu konuda (affedersiniz) sidik yarışı yapmak doğru olmaz. Binaenaleyh zaruret olmadıkça cevap verilmemelidir.

İÇİNDE HEM DOĞRULAR HEM YANLIŞLAR OLAN KARIŞIK TENKİTLER: Bunlara çok yumuşak ve kibar bir üslupla cevap verilmeli, doğru olanlar için teşekkür edildikten sonra yanlış olanlar, gerekçe gösterilerek reddedilmelidir.

Kaç sene oldu tam hatırlamıyorum, Hürriyet Gazetesi’nde reformcu bir ilahiyatçı bendenize günler boyunca çok bayağı şekilde hakaret etmişti. Cevap vermemiştim, avukatım savcılığa müracaat etmiş, savcılık küfürbaz aleyhine kamu davası açmıştı. Neticede saldırgan ilahiyatçı mahkûm oldu, ahım ve bedduam tuttu, çok şey yitirdi, bitti.

Televizyonlardaki açık oturumların bazısında çok çirkin, çok üzücü, çok yüz kızartıcı sahneler oluyor. Bazen karşıt görüşlü iki kimse düşünce düellosunun sınırlarını aşıyor, havada küfürler hakaretler uçuşuyor. Birbirlerinin üzerine yürüyenler… Çantasını karşıtının kafasına fırlatanlar… Hepsi için söylemem ama bazı sunucular “Yapmayın, etmeyin” diyorlar ama içlerinden de seviniyorlar. Rating meselesi…

Muhterem okuyucularımdan rica ediyorum: İki Müslüman şahsiyet, yazar, düşünür çatışırlarsa, polemik yaparlarsa bunların kavgasıyla ilgilenmesinler.

Maalesef, bir muharririn normal yazıları bir sitede günde 500 kere tıklanıyorsa, aynı muhabir kavga ettiği zaman tıklama sayısı 5000 oluyor. Kavga edenler de, merak edip okuyanlar da yanlış yapıyor.

Medya kavgalarını, horoz dövüşü gibi merakla, heyecanla takip edenler yangına benzin dökenler gibidir.

Cenab-ı Hakk yazarlarımızı ve okuyucuları bu gibi çirkinliklere düşmekten korusun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi