'İnsanı öldür ki devlet yaşasın!'

'İnsanı öldür ki devlet yaşasın!'

Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye vasiyetinde, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" diyordu. Derin Devlet", "Gladio" yahut "Ergenekon" diye anılan güruh ise 'İnsanı öldür ki devlet yaşasın' diyor.

"Devlet" derken faşist evhamlara ve kirli menfaat ilişkilerine dayanan, azınlığın çoğunluğa tahakkümünü temin eden, kanlı dengeler üzerinde kurulu soysuz bir mekanizmayı kastediyorlar.

Kendi insanını öldüreceksin!

Kendi insanlarını birbirine öldürteceksin!

Ortalığı kan ve kargaşaya boğacaksın ki millet ve onun meşru temsilcileri demokrasi oyununu fazla ciddiye alıp devletin yapısıyla oynamaya kalkmasınlar; sivil anayasa, millet iradesi, hukuk devletinin icapları, darbecilerin yargılanması filan diye tutturmasınlar; bunları akıllarının ucundan bile geçiremesinler; kaosun orta yerinde ne yapacaklarını şaşırsınlar; afallayıp kalsınlar; meydanı derin devletin zinde güçlerine bıraksınlar!

Ne diyordu rektör kılıklı bir 'derin devlet' mensubu?

"Bu demokrasi oyunuyla bir yere varılamaz. Olacaksa olsun bir şey."

İşte oldu bir şey.

İstanbul'un Güngören semtindeki Menderes çıkmazı'nda masum siviller bombalandı ve aralarında minik yavruların da bulunduğu 18 kişi öldü.

Menderes çıkmazı…

Bu adres, "Demokrasi var diye aklınıza eseni yapamazsınız. Menderes'in başına gelen sizin de başınıza gelebilir" deyip duran 'ulusalcı' kanaat önderlerinin ağzına layık bir 'mesaj' gibi görünüyor, değil mi?

Birkaç ay evvel, PKK'nın içindeki bazı grupların büyük şehirlerde sivillere yönelik saldırılara hazırlandığı yönünde duyumlar almıştık; Güngören katliamı onların da eseri olabilir tabii.

'Derin Devlet' veya 'Derin PKK' (al birini vur ötekine, ikisi aynı şey); kanlı kargaşalardan medet uman bir vahşet şebekesinin operasyonuyla karşı karşıyayız.

Bu operasyon bir panik halinin ifadesidir.

Yenilmekte olan bir ordunun son ve beyhude çırpınışına tanık oluyoruz inşaallah.

Canımız yanıyor, ama ümidimizi ve iyimserliğimizi muhafaza ediyoruz.

Ergenekon Davası'nda tehditlere pabuç bırakılmayıp sonuna kadar gidilirse, emekli-muvazzaf demeden bütün 'derin devlet'çilerin tepesine binilirse, DTP'nin mutedil cenahı ve Abant Platformu gibi zeminlerden istifade ile Kürt meselesinin çözümüne dönük esaslı adımlar atılıp 'Derin PKK'nın altındaki zemin de çekilirse, Güngören'de yaşanan –ve belki önümüzdeki günlerde başka yerlerde de yaşanacak olan- büyük vahşet, demokrasi ve hukuk devletinin "oyun" muamelesi gördüğü bir dönemin sonu olabilir.

Cenâb-ı Hakk'tan, bu menfur saldırıda can verenlere ganî ganî rahmet, yaralılara acil şifa, Güngören ahalisi başta olmak üzere bütün Türkiye'ye sabr-ı cemîl niyaz ediyorum.

Zalimler için yaşasın cehennem!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi