M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Seks Pisliklerini, Ahlaksızlık ve İffetsizliği Niçin Protesto Etmiyoruz?

Seks Pisliklerini, Ahlaksızlık ve İffetsizliği Niçin Protesto Etmiyoruz?

Öncelikle Sünnî Müslümanların sorumlularını protesto ediyorum. Ehl-i Sünnet Müslümanları bu ülkenin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Onlar iyi olursa ülke de iyi olur, onlar iyi olamazlar ve vazifelerini yapmazlarsa ülke kötü olur.

Sünnî halktan çok, onların başını çeken muhteremlere hitap ediyorum ve soruyorum: Bugünkü ahlaksızlık, faziletsizlik, iffetsizlik, müstehcenlik, şehvet yangınları, fuhşiyyat karşısında niçin susuyoruz?

Türkiyemizde ahlaksızlık lağımları patladı; büyük sayıda çocuğumuz, gencimiz, insanımız pislikler ve pis kokular içinde yaşıyor.

Marmara bölgesindeki önemli bir şehrimizde 13 yaşındaki öğrenci bir kıza 29 kişi tecavüz etti, kız durumu aylarca gizledi, sonra okulda ağzından kaçırdı.

Daha önce Mardinde 12 yaşında bir kızın başına böyle toplu bir tecavüz felaketi gelmişti.

Hindistanda toplu tecavüzler oluyor, yer yerinden oynuyor, yüz milyonlarca insan protesto ediyor ama Müslüman Türkiyede yeterli protesto, kınama ve lanetleme yok.

Birtakım gazetelerden, tv ekranlarından şehvet, fuhuş ve seks pislikleri akıyor milyonlarca Müslüman evinin içine.

Müslümanların bütün bu pislikleri yeteri ve gereği kadar protesto ettiğine inanıyor musunuz?

Feministlerin topuna Müslümanına, Kemalistine, dindarına, ateistine, sağcısına, solcusuna, hepsine birden soruyorum: Devlet TC’li fahişelik vesikalarıyla yasal seks köleliği yapılmasına izin veriyor. Yasal seksten KDV ve gelir vergisi alıyor, bu haram paraları bütçesine koyuyor. Yasal seks köleliği evlerinin önünde resmî polisler güvenliği sağlıyor. Pek yakın bir tarihte Türkiye genelevler imparatoriçesi Madama resmî törenlerle vergi ödülleri verildi. Bu rezaletler, bu iğrenç kölelikler karşısında niçin susuyorsunuz? Bunları niçin güçlü ve etkili şekilde protesto etmiyorsunuz?

En başta sayın Diyanet İşleri Başkanlığına soruyorum:

İslam, devletin resmî vesikalarıyla yasal seks köleliği yapılmasına izin verir mi? Bu sorunun cevabını vermek için elbette din alimi, fakih olmak gerekmez. İslam böyle bir rezalete, böyle bir köleliğe asla yeşil ışık yakmaz. Öyleyse bu utanç verici hali Diyanet niçin münasip, fakat enerjik şekilde protesto etmiyor?

Bırakın şu veya bu köşedeki yasal, vergili, korumalı, hijyenik (!) fuhuş evlerini; ülkenin büyük bir kısmı fuhuş yuvasına dönmüştür. Geçen sene Bursa Emniyet müdürü, elimizden hiçbir şey gelmiyor, gece karanlık basınca Kültür Parkı bir açık hava fuhuş yuvası haline geliyor diye feryat etmedi mi?

M. Kemal Paşa, İsmet Paşa, Celal Bayar, 27 Mayıs, 12 Eylül devirlerinde bile suç olan zina şimdi niçin serbesttir?

Bir İslam ülkesinde çocuklar, eskiden 12 yaşındayken buluğa ererken şimdi 9 yaşında eriyorsa orada anormal bir gidişat var demektir.

1960’a kadar Türkiyenin otellerinde, beraber gelip tek bir oda isteyen çiftlere evlilik cüzdanı soruluyordu.

Halka haber vermekle yükümlü gazetelerdeki bu müstehcen resimler, bu seks furyası normal midir?

Bunca zengin, güçlü, imkanlı, fırsatlı Müslüman bugünkü ahlaksızlık ve iffetsizlik ile niçin mücadele etmiyor?

Diyanet niçin mücadele etmiyor?

Cuma hutbelerinde niçin ahlaksızlık, iffetsizlik, seks azgınlığı, fuhşiyyat aleyhinde zehir zemberek hutbeler okunmuyor.

13 yaşındaki bir kız öğrenciye 29 kişinin tecavüz etmesi skandalı patlayınca niçin bütün memleket ayağa kalkmıyor?

Bazı tv kanallarından Müslüman evlerinin içine fuhuş, şehvet, müstehcenlik, âdilik lağımları akıyor. Bu pisliklere karşı niçin sessiz kalıyoruz?

Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapan bütün hocaların, şeyhlerin, kanaat önderlerinin, yazarların ellerinden öperim ama marufu emr, münkeri nehy farzını tatil edenleri doğrusu kınıyorum.

Bu ahlaksızlık, bu faziletsizlik, bu iffetsizlik, bu yaygın ve yoğun fuhşiyyat, bu seks lağımlarının patlaması, bu müstehcen neşriyat furyası, bu yasal seks köleliği, bu 13 yaşındaki kıza 29 azgının tecavüz etmesi olayları, ülkeyi modern Sodom ve Gomoreye çeviren bunca rezillik, bu zinanın suç sayılmaması böyle sürer giderse (haber veriyor ve uyarıyorum) başımıza afetler ve felaketler gelir. Azap gelince sadece günahkarların üzerine gelmez, toptan gelir, kurunun yanında yaş da yanar.

Hürriyet var, niçin protesto etmiyoruz?

Niçin Hint Mecusileri kadar bile olamıyoruz.

 

(İkinci yazı)

İstanbullu muyum?

Naçiz şahsım hakkında doğruluğuna yemin edemeyeceğim iddialarda bulunmam. Açıklayayım:

Kendime aydın kişi demem… Gerçekten aydın olmak çok zor bir şeydir. Halk, üniversite okumuşları aydın sanıyor… Aydın olmak o kadar kolay ve ucuz mu?

Kendime iyi Müslüman demem… İyi Müslüman olmak için çok cehd, gayret ve bunların yanında Allahın yardımı gerekir.

Şahsım hakkında yemin edebileceğim iki husus vardır:

Birincisi okur yazar bir vatandaş olduğumdur. Bu hususta yemin etsem başım ağrımaz. Her gün saatlerce okurum ve yazarım. Gece, ne kadar yorgun olursam olayım birkaç sayfa okumadan uyumam.

İkinci husus mü’min ve müslim olduğumdur. Bu konuda şekkim ve şüphem yoktur. Sorsalar, “Sen gerçekten mü’min ve Müslim misin?” Cevabım Hakka=elbette mü’minim ve Müslümanım olur.

İyi ve olgun bir Müslüman olduğumu iddia etmekten hayâ ederim.

Allahın bu fakire vermiş olduğu en büyük nimet ve ihsan iman ve İslamdır.

İyi bir insan, iyi bir vatandaş mıyım? Bu soruya cevabım, öyle değilim ama öyle olmak istiyorumdan başka bir şey olamaz.

Bazıları bendenizi tenkit ediyor: İstanbulluluk taslıyorsun, Galatasaray Mektebinden mezun olmakla övünüyorsun, halka tepeden bakıyorsun, sen kendini büyük görüyorsun…

Savunmam: Bendeniz İstanbullu değilim. Taşrada kırsal kesimde doğdum, 1940’da yedi yaşında küçük bir çocuk iken Galatasarayın ilk kısmına yatılı öğrenci olarak yazdırıldım. Öyle yedi sülalesi İstanbullu bir kimse değilim. Hanedan bir aileye de mensup değilim. İnşaallah birazcık İstanbul görgüsü, edebi, terbiyesi kapabilmişimdir.

GS lisesinde okumak suç değildir. Gururlanmaya, kibirlenmeye de sebep olmamalıdır. Hem bendeniz bazılarına göre Galatasarayın imalat hatâsıyımdır. Dindar olduğum, bir nebze İslama hizmet etmeye çalıştığım için… Şu hususu da göz önünde tutmak gerekir: Asıl Galatasaraylı benim. Bu lisemizde (Eskiden Sultanî denirdi) kurulduğu günden 1909’a kadar beş vakit namazı cemaatle kılmak bütün Müslüman talebe için mecburî idi. Okulun mescidi, Halifenin yurttan kovulduğu 1924’e kadar açık kalmış, maaşı devlet tarafından ödenen resmî bir imamı olmuştur. Namaz kıldığım için has ve gerçek GS’lı bu fakirdir.

İnşallah günün birinde GS lisesinin camii (Konferans salonunun altındadır) yeniden açılacağına inanıyorum.

Halkı küçük görmenin kesinlikle büyük bir ayıp olduğunu bilirim. Fakirin tenkit ettikleri cahillerdir, cehalette israr ve sebat edenlerdir. Bilmemek ayıp değildir ama öğrenmemek çok ayıptır.

Eski Osmanlı İstanbulluların, kibar âlim ârif zarif tabakasının kültürü ve edebi Türkiyenin has kültürüdür. Gençliğin ve halkın bu kültürle ziynetlenmesini ve kıymetlenmesini isterim. Böyle bir istek ve bunun gerçekleşmesi için çalışmak bir kusur ve hatâ olmasa gerek.

Bendeniz cahilliği, kabalığı, görgüsüzlüğü, sanatsızlığı, irfansızlığı tenkit etmekle dinime, ümmetime, ülkeme, halkıma ve gençliğe nâçiz bir hizmette bulunduğuma inanıyorum.

Selam ve hürmetlerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi