Cemal Nar

Cemal Nar

Ne alaka?

Ne alaka?

Mugalata, karşısındakini yanıltmak için söz söylemektir. Hatalı ve yanlış söylenen söz yani. Bakarsan doğruya benzer, ama özünde yanlış sözlerdir. Ya da doğru bir sözden ilk akla gelen doğru anlamı bilerek atmak, kendince maksadı değiştirerek o söze bambaşka bir anlam yüklemektir. “Laf ebeliği” denilen gevezelik yani. Şimdilerde adı “demagoji” olmuş.

 

Eskiler “safsata” da derlerdi böylesi sözlere. Hatta buradan kalkarak “zâhirde doğru, hakikatte yanlış ve yalan olan” olan o tür sözler cerbeze, hezeyan, yalan ve uydurmaya kadar giderler. Dil, korunması gereken en önemli azamızdır.

 

Maalesef bizde siyaset, özellikle de muhalefette politika böyle götürülüyor. Aklı başında bir insanın bundan nefret ederek soğumasından daha tabii ne olabilir?

 

İşte çözüm süreci. İktidar “kan dökülmesin, analar ağlamasın, barış olsun” diyor. Muhalefet ise “hayır” diyor.

 

Dönüp ona soruyorsun: “sen kan dökülsün, analar ağlasın mı istiyorsun?”

 

Yine “hayır” diyor.

 

“Peki niye karşı çıkıyorsun?”

 

“Ülke bölünmesin diye!”

 

Hoppala!

 

Ne alaka?

 

Yahu esas kavga olur, kan dökülürse bölünme olur. Barış ortamında bölünme olur mu hiç?

 

İşte mugalata, işte safsata, işte demagoji, işte laf ebeliği, işte gevezelik…

 

Görülüyor ki ırkçılık- milliyetçili- ulusalcılık- seksen yıldır pozitivist ve laik fikirlerle beyinleri yıkamış ve dine, şeriata, ümmetçiliğe karşıt, hatta düşman bir nesil meydana getirmiştir. Bu zehrin Müslüman vücutlardan atılması ve kalpte, zihinde bir arınmanın, temizlenmenin meydana gelmesi çok zor ve çok zaman istemektedir. Ya sabır!

 

Ümmet-i Muhammetten bir fert nasıl olur da ırkçılık, milliyetçilik, ulusçuluk adına ümmetçiliğe karşı olur? Nasıl olur da bir Müslüman, “ancak müminler kardeştir” ayetine rağmen, Kürt, Arap veya Türk ırkına, o ırklardan olan kardeşlerine karşı çıkar, düşman olur. Geçmişte birileri bir hata yapmışsa, hangi akılla hala bu düşmanlığı devam ettirir?

 

İki düşünce arasında kararsızım: birincisi, diyorum ki, insanlar batıl da olsa önceden edinmiş oldukları siyasi düşüncelerini kolay kolay atamadıklarından, bile bile dini arkalarına atıyor, onun ne dediğini hiç umursamıyorlar. Bunu düşündükçe “bu konuda yazdıklarımız yeter” diyorum. Hele çok yakında çıkan “İslam’a Göre Irkçılık…” kitabını yazıldıktan sonra “bunları tekrar tekrar yazmama gerek yok” diyorum.

 

İkincisi ise şöyle: “Senin bu duyguları beyninden kusman kolay mı oldu? Üstelik herkes senin gibi şanslı da değil. Yine yaz, yine yaz, yine yaz. “Ya İslam, ya küfür” yol ayırımında olduklarını farkettirinceye kadar yine yaz. Kaldı ki bu tekrar yazılardan birisini ilk defa okuyanlar da olacaktır. Bu yüzden tekrar gereklidir.”

 

Bakalım, Mevla ne gösterir!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi