Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kafalar değişmeden demokrasi gelişmez

Kafalar değişmeden demokrasi gelişmez

“Anayasa Mahkemesi'nin AKP ile ilgili aldığı karar ne ifade ediyor?" sorusuna herkes kendine göre bir cevap veriyor. Yapılan yorumlarda genellikle de Anayasa Mahkemesi'nin kararı demokrasinin zaferi olarak nitelendiriliyor. Bu arada "Anayasa Mahkemesi AKP'yi kapatmadı önemli bir uyarıda bulundu" diyenlerin sayısı da az değil.. Tüm bunlara karşılık karar, tartışanlar arasında, alınan kararın 6'ya 5 olmasının çoğunluk oyları ile AKP'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiğinin tesbit edildiğini ısrarla savunanlarda var ki, bu kesim AKP'yi köşeye sıkıştırarak bundan böyle bazı konularda harekete geçmesini önlemeye, daha doğrusu sınırlandırmaya çalışıyorlar. Bu misallerle dikkat çekmek istediğim husus Anayasa Mahkemesi kararı değerlendirilirken bile demokrat olunamayışıdır.

Anayasa Mahkemesi'nde yapılan oylamanın geçersiz, dolayısıyle bir karar çıkmadığını savunanlar da var ki bu tespitler kararı iyice tartışmalı hale getiriyor. Bu görüşü dile getiren Sami Selçuk dünkü yazısında meseleyi anayasal ve yasal boyutuyla etraflıca izah ediyordu.

Demek istediğim o ki, yeni tartışmalara zemin hazırlamış bir kararı demokrasinin pekişmesi için atılmış önemli bir adım olarak nitelendirmek gerçeklerin zorlanması anlamına gelmez mi?

Hatta Anayasa Mahkemesi kararını özgürlükler açısından değil de laiklerle dini güçlerin mücadelesinde bir adım olarak nitelendirenler nasıl olacak da bir araya gelecek insan hak ve özgürlüklerini esas alan yeni bir anayasa yapacaklar? Daha doğrusu ülkemizde sıkıntı kaynağı olan bazı kavramlar geniş bir mutabakat ile nasıl alacak da ortak bir tarife kavuşturulacak?

Her konuda olduğu gibi Anayasa Mahkemesi'nin kararı da farklı kesimlerce sağından solundan çekiştirilerek farklı yorumlara ulaşılıyor. Bu ise gelecekte uzlaşma ile yeni bir anayasa yapılmasını zorlaştırıyor, hatta imkansız hale getiriyor.

Kaldı ki aynı Anayasa Mahkemesi'nin bundan önceki kararları da ortada duruyor. Toplumun bir kesimine göre inanç özgürlüğünü sınırlandırıcı bir nitelik arzeden başörtüsü yasağının üniversitelerde kaldırılmasını öngören düzenleme daha dün denebilecek bir zamanda iptal edilmiştir. Bu bakımdan demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlerlik kazanmasının Anayasa Mahkemesi'nin bir kararına bakarak sağlanabileceğini düşünmek gerçekçi olmaz.

Bu arada geniş bir uzlaşma ile yeni bir anayasa yapılmasını isteyenler eğer samimi iseler sanıyorum bu geniş tabanlı uzlaşmanın ülkemizde sağlanamayacağını kestiremiyorlar ya da laf olsun torba dolsun kabilinden laf salatası yapıyor, konuşmuş olmak için konuşuyorlar..

Diyelim ki tüm kesimler yeni bir anayasa yapılması hususunda mutabakatlarını ilan ettiler ve harekete geçildi. Laikliğin din düşmanlığı anlamına gelmeyecek ve öyle anlaşılmayacak şekilde tarifi yapılıp Anayasada yerini alabilecek mi?

İnanan kızlarımızın başörtüsü rejim için tehlike oluşturuyor anlayışını bazı kesimler terk edebilecek mi? Nasıl olacak bu ortak mutabakat? Laikçiler yine rejimi ve devleti koruma iddiası ile bugüne kadar geçerli olan anlayışı sürdürecek ve bu anlayışın yanlış olduğu yönündeki yaklaşımı cumhuriyet düşmanlığı olarak nitelendireceklerse geniş tabanlı mutabakat nasıl sağlanacak? Laikçiler dayatacak ve büyük çoğunluk bu dayatmaya boyun eğecekse buna mutabakat denebilir mi?

Demek istediğim o ki, demokrasi ve insan haklarının bu toplumda tüm kural ve kurumları ile yerleşebilmesinin ilk şartı Anayasa Mahkemesi kararı değil, kafalardaki değişikliğe bağlıdır. Kaldı ki yeni bir anayasa yapılması için her kesimin belli tariflerde anlaşmasını sağlamak gibi bir beklenti yeni anayasa yapılmasını engellemek anlamına gelir.

öncelikli olarak yıllardan beri oluşturulmuş asılsız korkulardan kurtulmak gerekiyor. Aslında toplumun genelinde rejimin tehlikede olduğuna dair bir korku söz konusu değil.. Kendini aydın ilan etmiş bazı kesimlerin bulundukları makam ve imkanları kaybetme endişesinden kaynaklanan korkuları söz konusu. Böyle olunca da bu kesimler için ideolojik yaklaşımları demokrasi, insan hak ve özgürlüklerinden önce geliyor. Bu da her kesimi kapsayan bir mutabakat ile yeni Anayasa'nın hazırlanmasını adeta imkansız kılıyor. önce kafaların demokratlaşması, herkes için hak ve özgürlükleri isteme ortak noktasında birleşilmesi gerekiyor. Bu sağlanamadığı sürece ne yeni bir anayasa yapılabilir ne de yapılacak yeni anayasa demokrasi, hak ve özgürlüklerin teminatı olabilir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi