M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

ÜMMET, İMAMET, İSLAMCILIK PROTESTANLIĞI

ÜMMET, İMAMET, İSLAMCILIK PROTESTANLIĞI

BÜTÜN insanlık ahir zaman peygamberi Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimizin ümmetidir. İman edenler ümmet-i icabettir. Etmeyenler ümmet-i dâvettir.

Bu yazımda ümmet-i icabetten yani mü’minlerin oluşturduğu ümmetten bahsetmek istiyorum.

1. Kur’an-ı Kerim’de Allahü Teala mü’minlerin tek bir ümmet olduğunu beyan buyuruyor.

2. Her bilgili, şuurlu=bilinçli, uyanık, nurlu, vicdanlı Müslüman ümmet bütünlüğü içinde yer almalıdır.

3. Kendisinde ümmet şuuru yok, hizip ve fırka asabiyeti, militanlığı, holiganlığı var; böylesi iyi bir Müslüman değil, kötü ve gafil bir Müslümandır.

4. Ümmet mensubu olmak ana, esas, temel kimliktir; alt kimliklerin geçerliliği ve meşruiyeti ümmet birliği çatısı altında bir kıymet ifade eder.

5. Hadis-i şerifte “Cemaat rahmettir, tefrika azaptır” buyruluyor. Buradaki cemaatten maksat ümmet, ümmetin içindeki büyük topluluktur. Birbirinden kopuk fırkalar, hizipler, cemaatler, sektler, gruplar değil.

6. Mü’minlerin bir tek ümmet olabilmeleri için başlarında kendisine biat ve itaat edilen bir İmam-ı Kebir, bir Halife-i rûy-i zemin, bir Emirülmüminîn bulunması gerekir. Böyle bir zat yoksa, ümmet de olmaz, birlik de olmaz. Ümmet olmazsa izzet olmaz, zillet olur. Ümmet olmazsa hürriyet olmaz, kölelik olur. Bugün olduğu gibi…

7. Bir devirde iki imam olamaz. Meşru bir imam varken zuhur ve huruc eden ikinci imam idam edilir.

8. Müslümanlara mutlaka ve çok etkili şekilde ümmet ve hilafet hakkında aydınlatıcı ve uyandırıcı bilgi verilmelidir.

9. Diyanet İşleri Başkanlığı vesayetçi rejimin emrinde ve kontrolünde olduğu için Müslümanları ümmet ve hilafet konusunda uyarıp aydınlatamamaktadır.

10. Bidatçi, reformcu, modernist, mezhepsiz ilahiyatçılar ve onların peşine takılanlar Ehl-i Sünnet Müslümanlarının ehliyetli bir İmam-ı Kebir’e biat ve itaat ederek tek bir ümmet haline gelmesini istemezler ve böyle bir şeyi sinsice engellerler.

11. Bütün Müslümanlar Kur’anda birleşsinler söylemi ve temennisi parlak fakat geçerliliği olmayan bir sözdür. Çünkü Resulullah efendimiz ümmetinin yetmiş üç fırkaya ayrılacağını; bunların, biri dışındakilerinin Cehennemlik olduğunu, kurtulacak fırkanın kendisinin ve Ashabının yolundan gidenler olduğunu haber vermiştir. Kur’anda birleşebilmek için Ehl-i Sünnet ve cemaat dairesi içinde birleşmek gerekir. Haricilerin, Mutezile’nin, Fazlurrahmancıların, Afganîcilerin, çeşit çeşit İslamcılıkların, şu veya bu bidat fırkasının Kur’anda birleşmesi nasıl mümkün olabilir? Fazlurrahmancılar “Kur’andaki üç yüz küsur kesin hükümlü ayetin bugün geçerliliği yoktur” diyorlar. Onlar böyle derken biz Sünni Müslümanlar kendileriyle nasıl Kur’anda birleşebiliriz.

12. Türkiye’de çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanları bölmek, parçalamak, birbirine düşürmek için cehennemî ve şeytanî planlar programlar uygulanmaktadır. 1924’ten sonra Hilafet kaldırılınca önce Müslümanlığı büsbütün kaldırmak istediler; bunu yapamayınca reformculuk ile dini bozmaya ve tahrif etmeye yöneldiler. Yıkıcı akımlarla mücadele edebilmek için bütün Sünni Müslümanların tek bir ümmet olmaları lazımdır. Başta bir İmam olmazsa ümmet de olmaz.

13. Zamanımızda bazı İslamî cemaatler ve tarikatler dev holdingler, uluslararası anonim şirketler haline gelmiştir. Din kesiminde mülti milyar dolarlar tedavül etmektedir. Kur’ana, Sünnete, Şeriata aykırı metotlar uygulanmaktadır. İtikatta büyük bozukluklar görülmektedir. Uygulamada dinin ana direği olan namaz terkedilmiş, halk şehvetlerine uymuştur. Zekâtların bir kısmı Kur’ana, Sünnete, Şeriata ve fıkha uygun şekilde verilmemektedir. Türkiye dini bakımdan Protestanlaştırılmış, mozaikleştirilmiş, tavaif-i müluk haline getirilmiştir. Parçalar bağımsızlıklarını ilan etmişler, bütünden kopmuşlardır. Kendisine itaat ve biat edilen tek bir imam yoktur ama sürü sepet din baronu vardır. Bu durum, bu manzara, bu gidiş iyi değildir.

14. Müslümanlar tek bir imama biat ve itaat ederek tek bir ümmet olurlarsa güçleri birleşecektir, tek bir bütçeleri olacaktır, üniter bir İslamî yapıya ve hiyerarşiye sahip olacaklardır. Camilerin mihraplarına ehil imamlar geçirilecek, namaz kılanların ve cemaatin sayısı artacaktır. İslam medreseleri, İslam mektepleri, Şeriatın kontrolünde İslam tarikatleri açılacaktır. Yurt çapında İslam mahalle teşkilatı ve İslam komünleri kurulacaktır. Müslümanlar emr-i maruf ve nehy-i münker yaparak ahlaksızlıkla etkili şekilde mücadele edeceklerdir. Bütün bunlar açık veya gizli kâfirlerin, münafıkların tağut ehlinin işine gelmez.

15. 1950’li ve 60’lı yıllarda bugünkü sayısız, hadsiz hesapsız İslamcılıklar yoktu. Sarsılmış ve darbelenmiş olsa da ümmet vardı, ümmet şuuru vardı. Bugün ümmetin yerini yüzlerce, hatta binlerce cemaat, tarikat, hizip, fırka, parça, İslamcılık Protestanlığı almıştır. Bu tefrikayı önleyemezsek ne dinimizi, ne vatanımızı, ne canımızı, ne malımızı, ne ırz ve namusumuzu, ne nesebimizi koruyabiliriz.

 

(İkinci yazı)

Müslüman Ne Yapar?

MÜSLÜMANA “Allahtan korkuyor musun?” sorusu yöneltilince ne yapar? Korkuyorum dese yalan söylemiş olacak… Çünkü Allahtan hakkıyla, gerektiği gibi korkmak ancak çok büyüklerin işidir. Korkmuyorum dese kafir olacak… Sesini çıkartmaz, başını öne eğer ve ağlar.

***

Müslümana sen gururlusun, kibirlisin denilince o ne yapar?.. Kendisini azarlayan kimseye “Doğru söylüyorsun, maalesef bende gurur ve kibir var…” diyerek kusurunu kabul ve itiraf eder ağlar. Çünkü gurur ve kibirden kurtulmak, ancak ölmeden önce ölmek makamına erişmiş kamillere mahsustur.

***

Olgun bir Müslüman, kendisine kötüleyenlere ne cevap verir:?.. Büyüklerden Süleyman Daranî hazretleri gibi “Bütün dünya halkı beni kötülemekte birleşseler bile, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler…” der.

***

Müslüman nasıl hayır hasenat yapar, sadaka verir?.. Zekatı açıktan verebilir ama nafile sadakaları, hayırları, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek şekilde gizli verir.

***

Müslüman nasıl nafile oruç tutar?.. Tuttuğunu kimseye söylemez. Ev halkı, birkaç yakını bilir, ötekiler bilmez. Bugün oruçluyum demektense orucunu bozar. Sonra kaza eder.

***

Müslüman nasıl nafile namaz kılar, teheccüde kalkar?.. Kimseye duyurmaz… Gece namaza kalkınca ışık yakmadan önce perdeleri sıkıca kapatır.

***

Müslüman ben ihlaslıyım der mi?.. Demez… Çünkü o, kudsî hadiste Allahu Tealanın “İhlas Benim sırlarımdan biridir, onu sevdiğim kulumun kalbine koyarım…” buyurmuş olduğunu bilir ve ben ihlaslıyım demekten hayâ eder.

***

Müslüman riyasete=başkanlığa, makam ve mevkie, vazifeye talip olur mu?... Olmaz… Vazife istenmez, teklif edilirse ehliyeti olduğu takdirde kabul eder.

***

Olgun Müslüman doyduktan sonra yer mi?... Yemez… Çünkü doyduktan sonra yemek israftır, israf ise haramdır.

***

Müslüman hep ben ben ben der mi?.. İnce, kibar, nazik, görgülü Müslüman ben kelimesini (zaruret olmadıkça) kullanmaz, bendeniz, bu fakir der.

***

Müslüman cep telefonuyla gevezelik ve zevzeklik eder mi?.. Etmez. İslamda esas olan sükuttur=susmaktır.

***

İyi bir Müslüman ben iyiyim der mi?.. Demez… Ben iyiyim diyen bir Müslüman iyi olmak sıfatını yitirir. İyi Müslüman kendini övmez.

***

İyi Müslüman açıkta, sokakta, çarşıda pazarda, kaldırıma kurulmuş masada yemek yer mi?

Yemez, çünkü herkesin arasında yemek içmek mürüvvete aykırıdır.

***

Müslüman lüks otomobiliyle öğünür mü?.. İyi, akıllı, olgun, görgülü Müslüman lüks ve israflı otomobil almaz ki, bununla öğünsün. İhtiyacı olmadığı halde gösteriş için lüks otomobil alan ve bununla öğünen beyinsizdir.

***

Terbiyeli, hanımefendi, görgülü bir Müslüman hanım sokakta yürürken dondurma yer mi?.. Kesinlikle böyle bir kabalık ve görmemişlik yapmaz.

***

Atalarının, devletinin, halkının bin yıldan fazla kullanmış olduğu yazı ile anadilini okuyamayan bir Müslüman nasıl bir Müslümandır?.. Cahil, okuma yazma bilmez bir Müslümandır.

***

Olgun bir Müslüman hüsn-i hâtime konusunda ne yapar?.. O bu konuda çok korkar, Allaha “Ya Rabii canımı mü’min olarak al” diye dua eder. Hüsn-i hâtimeye vesile olan iyi amelleri yapar, kötülüklerden kaçınır.

***

İyi Müslüman ve biat itaat… O zamanın İmamına (gıyaben de olsa) biat ve itaat eder… Ayrıca icazetli, muhlis, râsih ulema ve fukahaya… Bir kâmil mürşide…

***

Müslüman futbol kulübü tutar gibi hizip, fırka, cemaat, grup, sekt, parça tutar mı?.. Kesinlikle tutmaz. Hiç olgun ve gerçek bir Müslüman holiganlık, militanlık, fanatizm sergiler mi?

***

Müslüman tarikatını söyler mi, tarikat reklamı yapar mı, tarikatına davet eder mi?.. İyi ve olgun Müslüman tarikatı olabilir ama o kesinlikle tarikatçılık yapmaz. Olgun Müslüman hangi tarikattan olduğunu söylemez. Davet etme makamındaysa İmana, İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata davet eder… Tarikat bir nasip meselesidir, tarikata genel davet yapılmaz.
Olgun bir Müslüman, kendisine kötülük yapan din kardeşine ne yapar?.. Kur’anın tavsiyesine uyarak ona iyilik yapar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi