Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Facianın sebebi bina kaçağı mı, binadaki gaz kaçağı mı?

Facianın sebebi bina kaçağı mı, binadaki gaz kaçağı mı?

Kendilerini "Ergenekon medyası" olarak itham ettiğimiz zaman, kızıp öfkeleniyorlar... "Hayır, biz Ergenekoncu değiliz" diyorlar... Ama, "Ergenekon Terör örgütü"ne yönelik operasyonlarda onlarca kişi "savcının talimatı"yla "polis" tarafından "gözaltı"na alındığında ve "mahkeme kararı"yla tutuklandığında; "ses ve görüntü bozan aygıtlar" gibi, "örgüte yönelik suçları bozmaya" ve "sulandırmaya" çalışmalarını bir türlü izah edemiyorlar... Ancak "iddianame" açıklandıktan sonradır ki, "Ergenekon Terör örgütü"nün varlığından haberdar oldular ve kıyısından-köşesinden "Ergenekon" demeye başladılar!..
İşte bu "duyarsız"lık ve "umursamaz"lıklarından dolayı onlara "Ergenekoncu medya" diyorduk... Ki, böyle dememizin bir sebebi de; "din ve dindarlara bakış"larıydı... İslâm'a ve Müslümanlara, aynen "Ergenekoncular gibi" bakıyorlardı.

ERGENEKONCULAR DİNE NASIL BAKIYOR?
çünkü, "Ergenekon Terör örgütü'nün kurucusu ve yöneticisi olmak" suçlamasıyla tutuklananların hemen hepsi, "İslâm'ın önlenmesi" konusunda, adeta "yemin" etmişler, "kapalı kapılar ardı"nda sinsi kararlar almışlardı!..
Ele geçirilen belgeler, onların "zihniyet ve amaçları"nı ve hatta "strateji"lerini gözler önüne seriyordu.
Diyorlardı ki;
¥ "Laik düzenin korunması için, toplumun yönetim ve yaşam tarzına din adına müdahalenin önünün kesilmesi, belirli devlet organlarının anayasal ödevidir."
¥ "Biz Türkiye'de İslâm ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız."
Ergenekoncuların "karar"ları ve "kararlılık"ları sadece bunlardan ibaret değildi... Dünkü Vakit'in manşetinde de duyurduğumuz gibi; "çok gizli toplantılar"ında şöyle kararlar da almışlardı:
¥ Alevi olmayan ordu mensuplarına güvenmeyin... Sizler de, kendi aleviliklerinizi gizleyin!..
¥ Birliklerde laikleri sıkıştırın, onları dansöz ve içkili etkinliklere zorlayın.
¥ Birliklerde din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolları kullanın.
¥ Okullarda, öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin. Cinsel konularda sınırları zorlayın.
¥ Osmanlı hayranlığını yıkın...
Bütün bunlar, "Ordu içine sızmış Ergenekoncular"ın nasıl bir zihniyet ve nasıl bir sapıklık içinde olduklarını görmeye yeterliydi.
Tabiî, buradaki "Alevilik"ten kasıt, "Hazreti Ali'yi sevenler"in oluşturduğu bir "Alevilik" değildi... Onlar, "Ali'siz Alevilik"ten dem vuran, "Anadolu Aleviliği" adı altında bambaşka din veya mezhep, hatta "Marksist/Ateist ideoloji" oluşturmaya çalışan bir "gürûh"tu!..
Demin de bahsettiğimiz gibi; "temel strateji"leri, "din" ile yani "İslâm'la mücadele" idi!..

KONYA’DAKİ FACİAYA KARTELCİ BAKIŞ!
İşte "Ergenekoncu medya" dediğimiz "kartel medyası" da; bazı olaylar karşısındaki gerek "suskunluk"ları ve gerekse "körükleme"leri ile "Ergenekon Terör örgütü'nün değirmenine su taşıyor"lar, "yelkenlerine rüzgâr" oluyorlardı!..
Bunun en çarpıcı örneğini 1 Ağustos Cuma günü yaşadık.
Olayı biliyorsunuz:
"Konya'nın Taşkent ilçesi Balcılar Beldesi'nde özel bir vakfın kullandığı kız öğrenci yurdu çöktü. 3 katlı betonarme binanın çökmesi sonucu yurttaki öğrenciler ve görevliler göçük altında kaldı. 18 kız öğrenci hayatını kaybetti, 27 kişi ise yaralandı. Patlamaya, LPG tankından sızan gazın sebep olduğu bildirildi."
Evet, 2 Ağustos Cumartesi günkü Vakit'te ve diğer birçok gazetede, haber bu şekilde sunuldu.
Tabiî, "Ergenekoncu medya" dediğimiz ve bu ithamı hakkeden "kartel gazeteleri" hariç!..
Kartel gazeteleri; yüreklerimizi yakan böylesine "büyük bir acı"dan bile "ideolojik rant" elde edebilmek için, adeta birbiriyle yarıştı.
"Patlamanın sebebi" ile ilgilenmek ve burada bir "suç/suçlu" olduğunu araştırmak yerine, tam bir "cambaza bak" taktiği uygulayıp, söz konusu "Kur'an Kursu" binasının "kaçak" olduğunu söyleyecek kadar alçaldılar!..
Evet, "Kur'an" ve "kaçak" kavramını yan yana kullandılar ama "uygulama"nın "İslâmî ve insanî" olup olmadığını hiç sorgulamadılar?..
Ne demek "kaçak Kur'an Kursu?!?"
Kim koymuş bu yasağı?..
"12 yaşından küçük çocukların Kur'an öğrenemeyeceğini" kim söylemiş?..
Bu yasağı koyanlar şimdi nerede?..
"28 Şubatçı zorbalar"a boyun eğip böyle bir yasak getirenler, şimdi "siyaset çöplüğü"nde kokuşmaya ve çürümeye terk edilmiş değil midir?..
Hem sonra; bu ülke, "Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman" denilen bir ülke değil midir?..
Bu, nasıl bir "İslâm ülkesi"dir ki; bu ülkede "Kur'an öğrenmek yasak" veya "12 yaşla sınırlı"dır!?!... Hem de; "spor, müzik, yabancı dil ve bale"de böyle bir yasak ve sınırlama yokken!
Açık ve net söylüyoruz; bu "facia"nın sorumluları; "Kaçak Kur'an Kursu açmak"la itham edilenler değil, onları bu "kaçağa"(!) itenlerdir!..
Evet, evet;
"17 kız çocuğu ve bir eğitmenin katilleri, 28 Şubatçı zorbalar ile onlara biat eden siyasiler ve bu zorbalığa yataklık eden Ergenekoncu kartel medyasıdır!"
Hiç kimse, "Müslüman"ları suçlamasın!..
Suçlu ortadadır:
Suçlu, "Kur'an öğrenme yaşını 12 ile sınırlayan 28 Şubatçı zorbalar"dır!.. Suçlu; "zorbalara boyun eğen siyasiler"dir!.. Suçlu, "zorbalara yardım ve yataklık" edip, onlara yayınlarıyla destek veren "kartel medyası"dır!..

BİZANS DA BöYLE ZULMETMİŞTİ!
Ne ilginç "benzerlik" değil mi?..
"Hıristiyanlığın ilk yılları"nda; Roma başta olmak üzere, birçok ülkede, "îseviler"e karşı yoğun bir baskı ve zulüm olduğu için, "Bizans'ın şerri ve şiddetinden kaçan" Hıristiyanlar, "dinlerini öğrenmek ve yaşamak" için "dağların zirveleri"ne kaçmak ve "mağaraların içleri"ne gizlenip, oralarda "kilise" kurmak zorunda kalmışlardı!..
Ki, Hatay'daki St. Piyer Kilisesi, tarihteki "mağara kilise"lerin ilk örneklerinden biridir... çatalca'nın İnceğiz köyünde de böyle bir "taştan oyma mağara kilise" vardır!..
Tıpkı, Kars/Kağızman'daki Ağkeran Mağara Kilisesi ile Mersin/Silifke'deki Hagia Thekla ve Kırklareli'nde bulunan Vize Mağara Manastırı gibi!..
Benzeri örnekler çoktur!..
Söylemek istediğimiz şudur:
O tarihlerde "azınlık" olan Hıristiyanlar, "Bizans'ın şerrinden, zorbalığından ve zulmünden kaçmak" için nasıl "dağ"lara kaçmış, "mağara"lara gizlenmiş ve oralarda "kilise" kurmak zorunda kalmışlarsa, benzeri bir durum; hem de "çoğunluk" olmalarına rağmen, bugünün Türkiye'sinde, "Müslümanlar" için geçerlidir!..
Türkiye'deki Müslümanlar, özellikle "28 Şubat kararları"nın alındığı ve uygulandığı son 10 yıllık süreçte; "yasak"lara çoğu zaman "kaçak"larla direnmek zorunda kalmıştır!.. Tıpkı, "istibdat"ın zirve yaptığı "Millî Şeflik dönemi"nde "bağ damlarında Kur'an öğrenmek" zorunda kaldıkları gibi!..
Uzun lafın kısası;
Birçok "STK temsilcisi"nin de ifade ettiği gibi, "kaçakları önleme"nin ilk ve tek yolu, "yasaklardan vazgeçmek"tir!..
Kaldı ki, o bina "kaçak" değildir!..

PATLAMANIN SEBEBİ GAZ KAçAĞI
Haa, illa da "kaçak" aranıyor ve "kaçaklarla mücadele" edilmek isteniyorsa, "Ergenekoncu kartel medyası"nın yapacağı ilk iş; "cambaza bak" taktiğinden vazgeçip; dikkatleri "gaz kaçağı"na çekmek olmalıdır!..
çünkü bir eğitmenimiz ve 17 yavrumuzu kaybettiğimiz "facia"ya sebep olan şey, "binanın kaçaklığı" değil, "LPG tankındaki gaz kaçağı"dır!..
çünkü patlama;
"Sabah namazı"na kalkan eğitmen ve öğrencilerin "gaz kokusu"nu hissettikleri ve nereden geldiğini öğrenmek için "elektrik düğmesi"ne bastıkları anda meydana gelmiştir!..
Peki, "nasıl" olmuş da "gaz kaçağı" meydana gelmiş?.. Burada bir "ihmal" mi vardır, "kasıt" mı, yoksa "daha başka bir şey"(!) mi?!..
Dünkü Vakit'te de okuduğunuz gibi; olayın "teknik detayları" konusunda bilgi veren çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Genel Başkanı Mustafa Göktaş diyordu ki;
“Yurtta ısıtma sistemi olarak İpragaz tankıyla birlikte firma yetkilileri tarafından mutlaka ‘gaz kaçağı algılama alarm’ cihazının da monte edilmesi gerekirdi.”
Eee, edilmemiş mi?.. Göktaş, sözlerinin devamında ilginç ayrıntılar veriyordu:
“LPG tankı ile ortama monte edilmesi gereken gaz alarm cihazının olmayışı, olayın bu hale gelmesine en büyük nedendir.
Söz konusu cihaz tüketicinin değil, firmanın sorumluluğu altındadır.
Böyle bir tank ile mutlaka gaz alarm sistemi boru hattının binaya girişine bağlanmalıydı. Bu sistem, yanıcı ve parlayıcı ortamlarda kaçağı algılayarak sesli alarm verir. Röle çıkış sinyali ile doğalgaz boru hattının binaya girişine bağlanan manuel rest solenoid valfi kapatarak gaz akışını keser. Problem giderilince valf el ile tekrar kurulur. Sistem çalışmaya devam eder.
Bu sistemi kurmayan firma yetkilileri hakkında mutlak suretle işlem başlatılmalıdır.
Binanın kaçak Kur'an Kursu olduğunun peşinden koşanlar, azıcık gazetecilik yaparak bunları araştırsınlar. İslâm'a saldırmak adına küçük yavrularımızı kullanmasınlar.”

İLAN VE REKLAM HATIRINA MI?
Bu "teknik bilgi"ler de gösteriyor ki; Konya/Balcılar'daki "facia"nın sorumlusu, binanın "kaçak" olması veya "yurdun yöneticileri" filan değil, gerekli "gaz alarmı" cihazını takmayan "İpragaz yetkilileri"dir!..
Ancak, her ne hikmetle ve her ne sebeple olduğu bilinmez, "Ergenekoncu kartel medyası" doğrudan "Kur'an Kursu" ve "kurs yöneticileri"ni hedef aldı!..
Bu hedef alışta; "din ve dindar aleyhtarlığı" kadar, "ilan/reklamların hatırı" da rol oynamış mıdır acaba?..
öyle ya; kartel televizyonları ve gazetelerinde, "İpragaz ilanları/reklamları"ndan geçilmiyor!!!
Acaba, bu "ballı rant" sebebiyle mi "kurs binasının kaçaklığı"nı öne çıkardılar da; "İpragaz'ın ihmali"nden kaynaklanan "gaz kaçağı"nı örtbas ettiler?!?..
"Sorun" ortadadır... "Soru" da gayet açık ve nettir: "Cambaza bak" taktiğinin asıl sebebi, "İpragaz'ı koruma ve kollama çabası" mıdır?..
Tıpkı, Ergenekon'u koruyup, kolladıkları gibi!..
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi