Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Başkalarını anlamakta yoksuluz

Başkalarını anlamakta yoksuluz

Büyük dedem, bir gün bahçeye indiğinde anneleri ölen dört kedi yavrusu ile karşılaşır. Kendi imkanları ile yavrulara yiyecek verir ve onları korumaya alır. Fakat yavrulardan biri zayıf ve çelimsiz olduğundan diğerleri tarafından sürekli dövülmektedir. Dedem, yuvaya geldikçe yavruyu kurtarır fakat bu sürekli mümkün olmadığından yavru hep ezilir. İkinci ayın sonunda yavrular biraz daha büyürler ama zayıf kalan yavru kardeşlerinin darbelerine dayanamaz ve yenik düşer.

Bu hikayeyi dinlediğimde, güçlünün güçsüzü ezme eğilimini bir kez daha düşündüm ve şu karara vardım: Birincisi; eğer çevrenizdeki insanların şefkat ve merhamet damarları tıkanmamışsa, zayıf bırakılmış kimselere kol kanat gerilir ve bu bir sorumluluk olarak görülür. Bu, canlılar arasında sadece insana münhasır bir durumdur. Çünkü o merhametini yoğun yaşayan ve neyi niçin yaptığını bilen tek varlıktır. İkincisi, insanın zaafları vardır ve zaaflarını kontrol edemediğinde kötülük galip gelir. Yani, şiddet bütün canlıların müşterek özelliğidir ve yine insan varlık aleminde şiddeti kontrol edebilen, insanileştiren tek varlıktır. Zaaflarını beslediğinde ise, aynı insan yeryüzünde hiçbir canlının yapamayacağı kötülükleri yapabilmekte ve hatta bunun baş aktörü olabilmektedir. Uzun sözün kısası, Allah insana, zor günlerde birbirlerine destek versinler diye merhamet duygusunu bahşetmiştir. Fakat insan gerektiği yerde şefkatini ve merhametini kullanmaz ve işler hale getirmezse bu duygu onda körelir. Artık bu kişi insanlığından bir şeyler kaybetmiştir.

Son yıllarda bireysel ve toplumsal şiddetin yaygınlaştığını ve insanların adeta patlamaya hazır vaziyette yaşadıklarını görmekteyiz. Bunun en büyük nedeni insanların şefkat, merhamet ve empati duygularının zayıflamasıdır. Küresel kapitalizm, varlığını sürdürebilmek için kendine uygun bir insan prototipi çiziyor ve bunu araçları ile destekleyerek hayata taşıyor. Öyle ki artık birbirlerini destekleyen ve yardımlaşan bireyler değil rekabet eden ve tartışan bireyler revaçta görülüyor. Tasavvur edilen kişi sadece kendisi için yaşıyor, diğerlerini varlığını sürdürebilmek için birer araç olarak görüyor. Dolayısıyla, ötekinin acını hissedemeyen, ötekinin mutluluğuna sevinemeyen bencil bir nesil ortaya çıkıyor.

Empati yeteneği zayıflayan bir kişi, önce merhamet duygusunu kaybediyor…Bu çok büyük bir kayıptır. Zira başkalarının halini anlayamayan insan, insanlıkta eksiktir… Modern insanla teknolojinin hiç girmediği yerli kabileler arasında bir karşılaştırma yapılmış ve modern insanın şiddet eğiliminin daha fazla olduğu görülmüştür. Çünkü kapitalizm, bencil doyumsuz ve rekabetçi bir insan prototipi üretiyor. Bu insan, şefkat ve merhamet duygularını kaybettiğinden öfke kontrolü konusunda cılız kalıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fatma Tuncer Arşivi