Faruk Köse

Faruk Köse

10 defa diriltip 20 defa idam etmek

10 defa diriltip 20 defa idam etmek

Her ne kadar “Şeyh” olarak bilinse de, aslı, “mürit”lerine “tencere-tava” pazarlatarak zengin olmuş bir tüccar. Cepte para var, ticari faaliyetleri tıkırında. Safiyane kalplerin “dini duygular”ı üzerine, ticari kazançlarına malzeme teşkil eden bir kitle oluşturmayı başarmış. İsminin başına bir de yurtdışından aldığı “Prof.” unvanını kondurunca, sanki unvanın niteliklerini kazanmış gibi havalara girmiş, ahkâm kesiyor. Hangi kaygılarla bilmem, “resmi ideoloji”ye ve “sistem”e “yakın durma”ya ve “yaranma”ya çalışırken, hiçbir ilkeye riayet etmeksizin “toplumun duyarlılık noktaları”na saldırarak gündemde kalmaya çalışacak kadar da “kibir üstadı.”

Bu zatın son marifeti, “İstiklal Mahkemeleri” adı verilen “mezalim mahkemeleri”nin nasıl da “toplumu dinden koparmak ve ilmi unutturmak” için özellikle İslam alimlerini, hocaları idam ettiğinin tipik ve trajik bir örneğini teşkil eden İskilipli Atıf Hoca meselesinde ipe sapa gelmez sözler sarf etmek ve adeta “Nemrutlaşmak!...”
İskilipli Atıf Hoca hakkında zulmen idam kararı veren İstiklal Mahkemeleri’nin yetkileri o kadar genişti ki, Birinci Meclis’te Erzurum milletvekili olan Hüseyin Avni Bey, bunu şöyle ifade ediyordu: “İstiklal Mahkemeleri’ne Meclis’in tanıdığı yetkiyi, Cenab-ı Hak Peygamberine dahi vermemiştir.”
İşte bu nitelikteki bir “zulüm mekanizması” tarafından idam edilen Atıf Hoca hakkında ileri-geri laf eden şahıs, bir de bu sözlerini “Nemrutvari” bir eda ile söylerse, bunun karşısında susmak olur mu?
Her bir cümlesi ayrı bir felaket olan şahıs, diyor ki:
“Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi ....hepimizin annesi.... Oğlu Mustafa Kemal’i 8 yaşında hafız yaptı. Kim? Molla Zübeyde.... Mustafa Kemal annesinin dergâhına gelir, zikir halkasına oturur, “Allah, Allah, Allah, Hay” diyerek kan ter içinde kalırdı... Mustafa Kemal bu... Ama Hocam, Mustafa Kemal bilmem kimi (İskilipli Atıf Hocayı kastederek) idam etti, ipe çekti... Ben olsam onu 10 defa diriltir, 20 defa idam ederim. Niye ederim? İstiklal mücadelesi yapılıyor; “sakın ha Yunan ordusuna bir şey demeyin”, “Kuvay-ı Milliye eşkıya ordusu” diyor...”
Gördünüz işte: M. Kemal hepimizin babası(!) idi, şimdi de annesi hepimizin anası(!) oldu. Şeyhleri ipe çeken, tekke ve zaviyeleri kapatan, tarikatları yasaklayan M. Kemal’in annesi zikir meclisi olan bir “molla(!)”, kendisi de “zikir ehli” oldu. Kur’an’ın hükümlerini hayattan tamamen kaldıran, Kur’an’ın mushafına bile tahammül edemeyip yasaklayan M. Kemal “hafız” oldu. Yunan işgaline destek vermek isteyenlere karşı mücadele eden, tek amacı tüm dünya müslümanlarının siyasi önderliği olan “Hilafet Makamı”nın korunması olan İskilipli Atıf Hoca, “vatan haini” oldu.
Peki, bunları söyleyen şahıs ne oldu? “Nemrut” gibi oldu. Nasıl mı? Azıcık sabredin.
Atıf Hoca Yunan işgaline taraftar olmamıştır. Mensubu olduğu Teal-i İslam Cemiyeti’nin bazı üyelerinin hazırladığı Yunan taraftarlığına dair bildiriye karşı çıkmıştır. Bildiri yayımlanınca, zamanın Vakit gazetesinin 23 Ekim 1920 tarihli ve 1032 No’lu sayısında bir tekzib yayımlamış, böyle bir fetvanın yanlış olduğunu, bu fetvayı benimsemediğini, imzalamadığını ifade etmiştir. Nitekim, işgalcilerle işbirliği yapanların af kapsamı dışında tutulacağına dair 22.4.1924 tarihli Meclis kararında adı geçen 150 kişilik listede Atıf Hoca’nın adı yoktur. İdam kararı veren İstiklal Mahkemesi’nin iddianamesi de bu yönde değildir. Yani Atıf Hoca’nın “vatan haini” olduğuna dair iddianın aslı yoktur.
Şimdi, mezkur zatın, böyle asılsız bir iddiadan yola çıkarak, İslam’ı hayattan uzaklaştıran M. Kemal’i kutsama adına Atıf Hoca hakkında söylediği bir cümleye dikkatinizi çekmek istiyorum: “Ben olsam onu 10 defa diriltir, 20 defa idam ederim.”
Görüyor musunuz? Kendisi gibi “10 kere 20 kişi”yi bir araya getirseniz bir tek Atıf Hoca edemeyecek olan şahıs, çıkmış bir de “10 kere diriltip, 20 kere öldürecek”miş. Bu “prof.”un basit bir Matematik hesabından anlamaması bir yana, işte Nemrutlaştığı cümle bu. Nitekim Allahu Teala, Bakara 258. ayette Nemrut hakkında şöyle buyuruyor:
“Allah kendisine mülk verdi diye İbrahim ile Rabbi hakkında tartışanı görmedin mi? İbrahim, ‘Rabbim, dirilten ve öldürendir’ demişti. ‘Ben de diriltir ve öldürürüm’ dedi.”
Şimdi siz söyleyin: Atıf Hoca’yı “10 kere diriltip 20 kere öldürecek şahıs”ın Nemrut’tan ne farkı kaldı?
Tencere-tava tüccarından şeyh olursa, Atıf Hoca’dan vatan haini olur, din düşmanları taltif görür. “Yarım hoca dinden eder” diye boşuna dememişler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Faruk Köse Arşivi