Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Darbeler ve Generaller

Darbeler ve Generaller

Mısır’da generaller darbe yapınca Türkiye’deki darbesever generallerin kara yüzleri gözlerimizin önüne geliverdi birden. Yakın tarihimizde darbeler ve generaller Türkiye’nin karabasanıydı, korkulu rüyasıydı.

Türkiye’nin yakın tarihi askerî darbelerle geçmiş ve darbeci generallerin dayanılmaz zorbalığı ve zulümleriyle heba olmuştur. Türkiye’nin yarım asrını darbeci generaller kirletmiş ve öldürmüştür.

Dokuz Subay Hadisesi, 27 Mayıs Darbesi, 22 Şubat 1962 Ayaklanması, 20 Mayıs 1963 Ayaklanması, 12 Mart Muhtırası,12 Eylül ve 28 şubat darbeleri, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven Darbe teşebbüsleri, 27 Nisan darbe bildirisi, Balyoz darbe planı, İrticayla Mücadele Eylem Planı, Ergenekon darbe örgütü, Türkiye’deki bâzı darbelerdir.

Tanzimat’tan bu yana bütün darbeler Batı’dan beslenir ve Batı’nın içerideki işbirlikçileri eliyle yapılır. Hiçbir darbe millet yanlısı olmamıştır.

Darbeci generaller millet-i beyzâ’nın muarızı ve Türkiye’nin Müslüman hüviyetine düşmandırlar. “Ülkenin ve milletin bağımsızlığı” diyerek hâdim bir eda ve çalımla yaptıkları darbeyi meşru göstermeye çalışsalar da, İsrail’in, ABD’nin AB’nin emir uşaklığını yapagelmişlerdir hep.  Darbelerin hemen ardından ABD büyükelçisine brifing vererek biat ettiklerini bildirirler. Mossad patronlarına ve Ne-con’lara selam çakarlar.

Darbeler ve generaller, bu ülkenin en uğursuz iki kelimesidir. Öyle ki darbe ve general kelimeleri yan yana söylenir. General dendiğinde darbe akla gelir. Bundandır ki darbeci generallerin kimliklerini, zulümlerini ve yandaşlarını unutmamak vatan-millet borcudur.
Türkiye’de baştan beri darbeci generallere dâvetiye çıkaranlar, CHP’liler, Taksimci güruh ve bilumum ulusalcı zümrelerdir, Beyaz Türkler ve bunların sermaye çevreleridir, geleceğin Türkiye İslâm Cumhuriyetinin hayata ve kamuya adım atmasından rahatsız olanlardır.
Darbeci generaller Türkiye’nin, milletin, Meclis’in kaderinin kendi ellerinde oldukları psikozu içindedirler. Meclis’i fesh edip millet desteğiyle gelen başbakanı asabilirler, vesayetçi kafalarına göre anayasa yapabilirler, partilere kilit vurabilirler, ahbaplarına ve eşlerine bankaları peşkeş çekebilir. Bu şenî fiilleri işlemeyi darbe adına müktesep hak olarak görürler.

Darbeci generaller birer psikopattır. Darbecilik bâzı generallerin ruhunda yer etmiş bir virüstür. Bu virüse yakalanan generallerde görülen fiillerin en başında zorbalık ve iktidar tutkusu gelir. İktidar ve ülke daima generallerin vesayetinde olmalıdır. Devletin siyaset ve iktisadiyetine hâkim olmak meslekî genlerine işlemiştir. Zâlimce bir zenginlik ve güç, bâzı generallerde kanserden daha beter bir hastalıktır. Para, iktidar ve zorbalık; ruhlarına işlemiştir.         

Darbecilik virüsü kanlarından çıkmadıkça her vakit darbe yapabilirler. Teşebbüsleri akim kaldığında darbe sendromuna tutulur ve psikiyatri kliniklerinde kriz içinde yavaş yavaş ölürler.    

Darbeci generallerin hepsi omurgasızdır, emlak zenginidir. Darbeci generalleri alkışlayanlar, darbeci generaller kadar kirlidirler. Darbe yapan generellar insanlığa zararlı yaratıklardır. Topluma zarar veren apoletli güruhu alkışlayan, öven herkes Türkiye’nin askerî vesayet içinde geçen her gününden mesuldür.  “Beni bir general aradığı zaman saygıyla ayağa kalkar öyle konuşurum” diyen aydınlar, akademisyenler, patronlar, bürokratlar ve gazetecilerin bol olduğu bir ülkedir Türkiye. Darbeci bir general konuşurken bir kez dahi “bravo” diyen biri bu fiiliyle milletine ihanet etmiş sayılır.

Dünyanın her yerinde aynıdır darbeci generallerin ruhu. İblis’in ruhunda buluşurlar.

Generallerde iktidar hırsı ve zorbalık, silah ve silahlı kuvvetlerin varlığıyla başlar. Tarihten bugüne silah ve silahlı kuvvetlerin egemen bir güç olarak “konuşlanmasıyla” alâkalıdır generallerin darbeciliği. Statülerini kötüye kullanan ve vazifelerini istismar eden dört kuvvetten biri generallerdir.

27 Mayıs 1960 darbesiyle bir alışkanlık olarak darbe teşebbüsüne girişirler darbesever generaller. Bunlardan asla asil insan ve millete şâmil olmuş bir “paşa” çıkmaz. Zorba ve millete aidiyetsizdir darbeci generaller. Komşuda dahi darbeci generallerin eşkâli görünse bizim milletin yüreğine darbeler tarihinin zulümleri bir zehir gibi oturuverir.
Yaptıkları darbelere kavramlar yakıştırmaya çalışırlar. Kanlı ve kirli darbelerini “devrim”, “ihtilâl”, “inkılâp” ve “emir ve komuta zinciri altında askerî müdahale” adıyla taçlandırırlar. Kurguladıkları ideolojilerine göre darbenin sahibi ve idolü daima M. Kemal’dir. Anıtkabir’den kalkarak darbenin yapılmasını ve vatanın kurtarılmasını bizzat M. Kemal dikte etmiştir.     

Bunun içindir ki darbelerini “beyaz ihtilal” diye tesmiye ederler. Darbe ve dikta rejimi olarak tavsiften hiç hoşlanmazlar. İdareye el koymaya, halkı susturmaya ve halkın temsilcilerini kamplarda toplamaya salahiyetli olduklarını bildirirler. Aksi zaten vâki değildir.
Hâsılı, darbecilerin daima pusuda olabileceğini hatırlatmak içindir bu nâçiz yazı.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi