M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İngiliz Muhalefet Lideri Şeriat İstedi...

İngiliz Muhalefet Lideri Şeriat İstedi...

İngiltere’de Anglikan kilisesi Başpiskoposu Rowan Williams, birkaç ay önce ülkesindeki Müslümanlara, Şeriat’ı uygulama imkân ve hürriyetinin tanınmasını istemişti. Onun bu sözü hem alkışlandı, hem de tenkide uğradı. İngiltere bir hürriyetler ülkesidir, hakaret edilmedikçe, somut olarak şiddete yol açmadıkça ve yine somut olarak fitne ve fesat çıkartmadıkça orada en şaşırtıcı, en aykırı fikirler, görüşler, teklifler, tenkitler yapılabilir. Biz de böyle midir?

İngiltere’de muhalefetteki muhafazakâr parti lideri David Cameron’un geçtiğimiz 24 Temmuz günü bisikleti çalınmış, o da, yarı şaka yarı ciddi “Bisiklet hırsızlarını Şeriat kanunlarıyla yargılatma niyetim var...” dedi. İngiltere’de her yıl 110 bin bisiklet çalınıyormuş.

İngiltere’de iki büyük parti vardır: Biri İşçi Partisi, öteki Muhafazakâr Parti... İşte bu partilerden birinin başkanı belki gelecekte başbakan olacak, bisikleti çalınıyor. Demek ki, koskoca politikacı bisikletle geziyor, dolaşıyor. Bizde böyle bir şey düşünebilir misiniz? Sayın Baykal bisikletine binmiş, Kavaklıdere’den Ulus’a doğru gidiyor... Türkiye’de böyle bir şeyin hayal edilmesi bile mümkün değildir.

Zırhlı, lüks, pahalı, acayip bir limuzin, önde ve arkada eskort arabaları, korumalar...

Hele iktidar büyüklerine bakarsak tantananın, şatafatın birkaç kat olduğunu görürüz. Sık sık yollar kapanır, halk çileler çeker, bizim iktidar büyüklerimiz siren sesleri içinde zırhlı arabalarıyla bir buhran gibi geçerler. Ave Sezar!

İslâm hukukunda hırsızları hapse atmazlar. Bedenî ceza verirler. Bu yüzden kimse hırsızlık yapmaya cesaret edemez.

Bizde hırsızlık son yıllarda dehşet verici, korkutucu, kaygılandırıcı şekilde artmıştır. Bir ara Emniyet Genel Müdürlüğü halkı uyardı:

“Evinize hırsız girerse sakın karşı koymayınız, canınızdan olursunuz...”

Her sene hırsızlar hayli cinayet işliyorlar. Eve hırsız olarak giriyor, katil olarak çıkıyor.

Yakalanırsa mahkemeye götürülüyor. Hırsızların şimdi çok hakkı var, “Avukatım gelsin” diyor. Bazen mahkemeler tutuksuz olarak yargılanmasına karar veriyor. Bir sene hapis yerse, bu müddetin üçte birini yattıktan sonra şartlı olarak tahliye ediliyor.

Türkiye’nin bugünkü hukuku, ceza mevzuatı, yargı sistemi; ibret-i müessire olacak, suç işlenmesini önleyecek, hırsızların gözünü korkutacak cezalar veremiyor. Bu yüzden toplum güvensizlik içinde...

Şimdi çok şükür böyle şeyler yok; bir ara birtakım (.....)ler hırsızlarla birlikte çalışıyorlardı. Aksaray’da gece gündüz kapkaççılık yapılıyordu, sonra 60 (.....)in yeri değiştirildi, hırsızlık bıçak gibi kesildi idi.

1980’li yılların başında İstanbul’da bir (.....) müdürü vardı.Şehirde pıtrak gibi randevu evi, kumarhane, batakhane açılmıştı. Her akşam (.....) arabaları buralara gidiyor ve günlük haraçlarını alıyorlardı.

İstanbul’un eski ilbaylarından bir zatın her ay Eminönü ilçesinden, o zamanın parasıyla 1 trilyon, Beyoğlu’ndan da 1 trilyon haraç topladığını duymuştum.

Hırsızlık nasıl önlenir?

1. Gerçek din, ahlâk ve tasavvuf terbiyesiyle. Gerçek kelimesine dikkatinizi çekerim. Zamanımızda birtakım sahte dindarlar, sahte İslâmcılar hırsızlık, soygun, talan, her haltı yiyorlar. Bunlar ya münafıktır, ya kâfir, ya mürtettir. Gerçek Müslüman kesinlikle hırsızlık yapmaz.

2. Yeni nesillere haram yemenin çok büyük bir günah, ayıp, şerefsizlik, haysiyetsizlik, namussuzluk olduğu öğretilmelidir. Okullarda kopya çekmek bir tür hırsızlıktır. Bugün kopya çeker, yarın devletin, belediyelerin, halkın parasını çalar. Yavşak mikrop irileşir, büyük hırsız olur.

3. Aile, toplum, okul eğitiminin yanında ceza kanununda da hırsızlara dünyayı zindan edecek maddeleri olması gerekir. Kanunlar öyle ağırlaştırılmalıdır ki, “Acımdan öleceğimi bilsem, yine hırsızlık yapmam. Gebermem, çalmamdan ehvendir...” dedirtmek gerekir.

Bizde İngiltere’deki gibi fikir, inanç, görüş beyanı hürriyeti yok. Binenaleyh bu kadar yazıyorum.

Boykot

Kopukluk, arıza, peş peşe darbe, yabancılaşma taraftarı ilericiler, dinsizler beni sevmezler. Bunların gazeteleri, TV’leri, internet siteleri yazılarımdan, fikirlerimden, görüşlerimden bahsetmezler. Şayet ilerici/dinsiz bir TV beni herhangi bir programa çağırırsa, muhakkak bir peşin fikri vardır, bendenizi yaş tahtaya bastırmak istemektedir.

Gelelim bazı İslâmcı medyaya, internet sitelerine... Bunların bazıları, yüzlerce yazarın yazılarını iktibas eder, görüşlerine yer verir, lakin bendenizi yok farz eder.

Sakın kendimi bulunmaz Hint kumaşı sandığımı, yazılarımın iktibas edilmesi gerektiğine inandığımı sanmayın. İddiası olmayan okur-yazar bir vatandaşım. üzerinde durmak istediğim husus bazı İslâmcıların beni niçin boykot ettikleri konusudur.

Bu boykotun sebepleri şunlar olabilir:

1. Bendeniz Ehl-i Sünnet taraftarıyım. öyle her Müslümanın ulu orta ictihad yapmasına; ehliyeti, liyakati, icazeti, tahsili olmadığı halde İslâmî konuları mıncıklamasına karşıyım. İctihad taraftarları, mıncıklayıcılar bu yüzden bana çok kızarlar.

2. Farmason, takiyyeci, yalancı, Müslümanları aldatan, aktivist, maceraperest Cemalettin Efgani’ye muhalifimdir. Bu kişiyi Müslümanları kurtaracak, önder/imam, büyük lider, büyük kılavuz olarak kabul edenlerin bağlıları bendenizi hiç sevmezler.

3. Bendeniz itikatta ve fıkıhta mezhep taraftarıyım. Mezhepsizliğe ve telfik-i mezahibe karşıyım. Mezhepsizler bu yüzden bana dargındır.

4. Müslümanlar içinde öyle kimseler yetişmiştir ki, “Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm’den sonra kitapların en doğrusu” olan Buhari-i Şerifte mevzu, uydurma hadis bulunduğunu iddia ederler. Bendeniz böyle bir iddiayı tenkit ederim.

5. Hizipçilikte, fırkacılıkta, cemaatçilikte çok aşırıya gidenler, cemaat ve tarikatlarını Yüce İslâm diniyle özdeşleştirenler, ümmet şuurunu kaybedip fırka asabiyeti bataklıklarında çırpınanlar ile aram yoktur.

6. Cemaatlerinin veya hiziplerinin başlarındaki ruhbanları “Erbab” haline getirenler, putlaştıranlar beni sevmezler.

Listeyi uzatmıyorum, İslâmî kesimin birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Bu birlik ve beraberlik itikatta, fıkıhta, ahlâkta, metotta, ana ilkelerde Kur’ân ve Sünnet öğreti ve tâlimatına uymakla olur.

İslâm dini çeşitliliği, çoğulculuğu, işbirliğini kabul eder ama tefrikayı, bölünüp parçalanmayı, İslâmî hizip ve fırkaların birbirleriyle çekişip tepişmelerini, Müslümanların birbirlerine rakip ve düşman olmalarını, fitne ve fesadı, nifak ve şikakı asla kabul etmez.

Bendeniz 50 seneden fazladır yazı yazan, medya faaliyetleri yapan kıdemli bir kimseyim. Vaktiyle İstanbul’da iki günlük gazete çıkarttım, iki haftalık gazete yayınladım, yarım asırdan beri kitapçılık/yayıncılık yapıyorum. Şimdiye kadar on binlerce yazı kaleme aldım... çareler, çözümler, teklifler getiriyorum. Bunların hepsinin doğru ve isabetli olduğunu iddia etmiyorum. Lakin bir kısmının müzakere edilmesini, tartışılmasını beklerim.

Maalesef bazıları “O herif bizden değil... O adam bizi dolaylı şekilde tenkit ediyor...” diyerek dışlıyorlar. Boykota tâbi tutuyorlar.

İslâm’a, Kur’an’a, Hazret-i Peygambere saldıran kâfirlerin yazılarını iktibas ediyorlar, bendenize karşı boykot uyguluyorlar.

Fikirlerimiz, görüşlerimiz, meşreplerimiz farklı da olsa, biz bütün Müslümanlar sarsılmaz bir birlik oluşturmalıyız.


Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi