Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Küçük şeydir demeyin

Küçük şeydir demeyin

EVİME gelen misafir çocuğun çoraplarını üç yıl dolabımda sakladım. Aile Hollanda’dan Türkiye’ye ziyarete gelmiş ve kısa bir süre sonra da geri dönmüşlerdi. O yüzden ancak üç yıl sonra ulaşabildim.

Rahmetli babam, bizlere maddi bir şey bırakamadı fakat hepimizi yanlışın küçüğü büyüğü olmaz anlayışı ile büyüttü ve sağlam bir bakış açısı kazandırdı. O yüzden hayatım boyunca hiçbir şeyi küçümsemedim, hayata düşen her notun Allah’ın rızasına uygun şekilde ele alınması gerektiğini düşündüm. O yüzden o çorapları belki ulaşma şansım olur diye üç yıl sakladım. Evime sık sık gelen arkadaşım bu hassasiyetime bir anlam veremiyor ve bunun küçük bir mesele olduğunu söylüyordu. Evet, elimdeki emanet bir çocuk çorabı idi ve bunun ekonomik bir değeri yoktu… Ama mesele olayın ekonomik boyutu değil, emanet bir eşyaya karşı nasıl bir tavır takınmam gerektiği meselesi idi. Üç yıl sonra aileye ulaştım ve durumu anlattım. Kadın güldü ve bir yoksula ver gitsin dedi ben de öyle yaptım. Ama içim rahattı, çünkü nasıl davranmam gerekiyorsa öyle davranmıştım…” (Cihan K.)

Yukarıdaki mektup, bir hanım kardeşimizin hatıra defterinden alıntılanmıştır. İnsanlarımızın kul hakkı konusundaki hassasiyetlerini kaybettiği bir günde bu örnek davranışın anlaşılması ve hak ettiği yere konulması mümkün olmayabilir… Ama şunu unutmayalım ki, küçük gibi görülen meselelerde hakkı gözetmeyen fert ve toplumlar hayatın her safhasında hak ihlaline giderek, siyah beyaz ayrımını tamamen ortadan kaldırabilmektedirler.

Eğer bir kişi yolda yürürken insanlara çarparak rahatsızlık veriyorsa,

Bir kişi, apartmanda komşusunun huzurunu bozacak hal ve hareketlerde bulunuyorsa, mahallenin bakkalı veresiye defterine bire iki katarak yazıyorsa, mahallenin sütçüsü, çiftliklerden doldurulan süte su katıyorsa,

Mahallenin manavı, çürümüş sebze ve meyveleri halka satıyorsa

Mahallenin gençleri huzur ve sükuneti bozarak insanlara rahatsızlık veriyorsa, o cemiyette bozulma ve ifsat almış başını gidiyor demektir…

Bugün, bu meseleler, küçük birer ayrıntı gibi düşünüldüğünden insanlarımızın dikkatinden kaçıyor. Oysa, kötünün ve kötülüğün büyüğü küçüğü yoktur, bir iş Allah’ın rızasına uygun bir iş değilse burada büyük küçük hesabı yapılmaz, yapılmamalıdır. Bu konuda en büyük sorumluluk ise anne babalara düşüyor. Zira ailede hakkaniyet bilinci ile büyümüş bir çocuk ileriki yaşantısında da bu minval üzere hareket edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi