Faruk Köse

Faruk Köse

Ceviz, iç kurt ve Lawrence...

Ceviz, iç kurt ve Lawrence...

Ceviz “ilginç” ve “leziz” bir meyve. Dünya genelinde 18 türünün mevcudiyetinden söz edilir. Erkek-dişi çiçekleri aynı ağaçta bulunur; “döllenme” (“üreme”) rüzgârlarla gerçekleşir. 

Ceviz “üç katman”dan oluşur. Cevize ilk görüntüyü veren en dıştaki yumuşak “yeşil” kabuğun çok önemli bir fonksiyonu vardır: Sarıp sarmaladığı sert kabuğu ilk darbelerden, çevre şartlarından, olumsuz etkilerden korumak!... Bu yüzden zamanla kararır, bozulur, çürür, kalanı da ayıklanıp atılır.
Onun altındaki kabuk, üzerindeki yumuşak “yeşil” kabuğun tam tersine, “sert”tir ve “ceviz içi”ni sarıp sarmalar, koruyup gelişimine nezaret eder. Yeşil kabuğu delip geçmek kolaydır; ancak “ceviz”e ulaşmak isteyenler için sert kabuk aşılması zor bir engel teşkil eder.
Yediğimiz “ceviz” ise, işte o “sert” kabuğun sardığı en içte kalan “leziz” kısımdır. Bu, “beyin”i andıran bir görüntü arzeder. Zaten “ceviz bitkisi”nin “beyin”i de, “genetik kodlama”sı da cevizin yenebilen iç kısmında bulunur. Ceviz meyvesini toprağa gömseniz, tekrar çillenip filizlenen, fidana dönüşüp ceviz ağacı olarak yükselen bütün genetik kodlama, işte o “beyin”e benzeyen “ceviz içi”nde saklıdır.
*
Benim için cevizi asıl ilginç kılan ise, bazı “topluluklar”ın/“cemaatler”in aynen ceviz gibi bir yapıya sahip olmalarıdır.
“Cemaat/Topluluk” denilince, akla ilk gelen, görülen, gösterilen, Cemaatin/Topluluğun dış görüntüsünü teşkil eden kalabalık kesimdir. Bunların rengi “yeşil”dir; bunlar samimi dindarlar olarak kendilerini Cemaat-Topluluk için feda eden “serdengeçti”lerdir. Bunlar gece-gündüz demeden çalışırlar, ellerinde avuçlarında ne varsa, bazen güçlerinin de ötesine geçerek Cemaatin/Topluluğun daha da gelişip büyümesini, etkinliğinin-gücünün artmasını, elinin-kolunun uzamasını, ideallerinin-hedeflerinin gerçekleştirilmesini, çalışmalarının sonuca ulaşmasını sağlamak için “başarı destanları” yazarlar. Gelen bütün saldırılara, eleştirilere, müdahalelere, baskılara, etkilere açıktır; bütün olumsuzluklar ilk olarak bunlara dokunur, korumasız ve kollamasızdırlar. Günü geldiğinde gözden çıkarılanlar da, harcananlar da, hatırlanmayanlar da bunlar olur.
Cemaatin “yönetici kesim”i, “karar mercii”, “istişare kurulu” ya da “liderlik kadrosu” ise “beyin takımı” olarak cevizin iç kısmı gibidir. Cemaatin bütün kodları, bütün sırları, bütün hafızası, bütün ipleri bunların elindedir.
İşte, cemaatin “beyin takımı” ile “serdengeçti topluluk”u arasında öyle bir kesim vardır ki, bunlar da sanki cevizin sert kabuğu gibidirler. Bunların görünür vazifeleri beyin takımını, Cemaatin/Topluluğun genetik kodlarını taşıyan kadroları ve hafızayı koruyup kollamaktır. Bu nedenle “sert ve katı bir koruma halkası” teşkil etmişlerdir. Ancak bu konumlarından dolayı, Serdengeçtiler ile beyin takımı arasında tampon oluştururlar; ciddi bir “menfaat havuzu”nun ve “çıkar akışı”nın başında bulunurlar. Bunu kimseyle paylaşmak istemeyen bir katı yapı oluştuğunda, mesela serdengeçtilerden birinin bu halkaya ilerlemesinin, ya da beyin takımına dahil olmasının yollarını da kontrol edebilir konuma ulaşmış olurlar.
*
İki katmanlı kabuk tarafından korunsa da, ceviz için tehlike bitmiş değildir. En tehlikelisi “Ceviz İç Kurdu”dur. Erken dönemde meyve içine girerek cevizlere zarar verir. Meyveleri deler, içinde yer alan etli kısımları yer ve pisliklerini bırakır. Meyvelerin dökülmesine, ya da kalitesinin düşmesine neden olur.
Thomas Edvard Lawrence ise, bir Arap kadar Arap dil ve âdetlerini, bir müslüman kadar İslam’ın şartlarını ve inceliklerini, kusursuz olarak bütün doğu lisanlarını şive farklarına kadar öğrenmiş, tam bir şarklı gibi davranabilen ünlü İngiliz casusudur. Birinci Dünya Savaşı esnasında Arap şeyhi kılığına girip heybesine doldurduğu İngiliz altınlarıyla Şerif Hüseyin’i satın alarak, bütün Arapları onun ardında birleştirmiştir. Böylece önce Osmanlı’nın Arabistan üzerindeki egemenliğini kırmış, ardından Arapları paramparça ederek İsrail’in kurulması için gereken zemini ve bölgenin bugünkü dizaynını hazırlamıştır.
*
Cemaatlerin/Toplulukların içine de “kötü niyetli çıkarcı menfaatperestler”den, “casus” olarak görevlendirilmiş bozgunculardan, “münafıklık eden karaktersizler”den müteşekkil “iç kurtlar” sızabilir. Bunlar hem görünür kitleyi bozabilir, hem de beyin takımına yakın kesime önemli zararlar verebilir. Hatta tıpkı bir ceviz kurdu gibi beyin takımını yiyip bitirebilir ve bunu da tıpkı Lawrence gibi, sûret-i haktan gözükerek, Cemaatin/Topluluğun içindeki etkin kişileri satın alarak yapabilir. Cemaatimize/Topluluğumuza, “estirilen rüzgârlar”la “yönlendirilmiş üreme biçimleri” tayin edebilir.
Şöyle bir bakın basiret gözüyle; “Ceviz tipli Cemaatler/Topluluklar” ne durumda? Ama esas sual daha da dehşet verici:
Bir Lawrence Cemaatimiz/Topluluğumuz içinde “Abi” konumuna gelirse, halimiz nice olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Faruk Köse Arşivi