Faruk Köse

Faruk Köse

İsyan Çağrısı!

İsyan Çağrısı!

Bu bir “isyan çağrısı”dır!

Birey birey “gönüller”e, “akıllar”a; grup grup “topluluklar”a, “cemaatler”e; millet millet “ülkeler”e, “bölgeler”e; yeryüzünün bütün “mustaz’aflar”ına, ne kadar ezilen, horlanan, can veren, kanı akıtılan, hakları gasbedilen varsa, hepsine birden “topyekün isyan çağrısı!...”

Önce “içimizdeki korkular”a isyan edelim; “yüreğimizin cesareti”ni kıran, bizi “pasifize” eden o dünyalık kokan korkulara!... Kaynağını ve dayanağını “vahiy”den almayan, üzerimizde “vahşi bir tahakküm” kuran “kurgulanmış yapılar”ın ilham ettiği “endişeler”imize!... “İman” ve “ihlas” gibi iki manevi güce; bunlarla biçimlendirilip yönlendirilen “akıl” ve “beyin” gibi iki esaslı kuvvete sahip olduğumuz halde, bunlara sadık kalmayı ve gereği gibi kullanmayı ihmal ettiğimiz için içine düştüğümüz “zayıflıklar”ımıza... “Tedbir” ve “tevekkül”ün gereklerine riayet etmediğimiz için üzerimize vasıf olarak yapışan “çekingen ve pısırık” kişiliğimize... “Tedbire güvendiği kadar takdire güven duymayan” o aşınmış ve “şarta bağlanmış iman”ımıza ve tevekkülden yoksun duygularımıza isyan!...

“Cehalet”imize isyan edelim. “İlim”den yoksun, “bilgi”den mahrum oluşumuza!... “Bilgiyi ilme dönüştürmek”teki acizliğimize, yetersizliğimize; ilimle “dosdoğru yol”u bulmadaki basiretsizliğimize!... “İlmiyle âmil” olamayışımıza!...

Bizi “biz” yapan değerlerimizden uzaklaştıran, “öz”ümüzden ve “asl”ımızdan koparan ne kadar söylem, eylem, ideoloji, teori, kural, yaşam biçimi, organizasyon, şahıs, grup, güç, merci, unsur vs. varsa, hepsine birden, topyekün isyan!...

Bizi “biz”den, “birbirimiz”den kopararak “birlik ve beraberlik”imizi bozan ne kadar dahili ve harici unsur varsa hepsine isyan edelim. Hangi “gerekçe, ihtiyaç, strateji, çalışma yöntemi, ilke, kural” vs. olursa olsun, bunların hiçbirinin “müslümanların vahdeti”ne engel olmasına izin vermeyelim ve birliği bozan bütün “duygular”a, bütün “ihtilaflar”a, bütün “liderler”e, bütün “gerekçeler”e, bütün “anlayışlar”a, bütün “organizasyonlar”a, bütün “kural ve kaideler”e, bütün “yol ve yordamlar”a isyan edelim!...

“Yeryüzünün varisleri” müslümanlar iken, müslümanları “yeryüzünün paryaları” haline getiren “siyasi ve idari sistemler”e, “hukuki ve içtimai normlar”a isyan edelim. “İlahi Otorite”yi gasbetmeye kalkışan “Tağutlar”a, “hak ve adalet”i ayaklar altına alan “zalimler”e, yeryüzünü fesada boğan, talan eden “müstekbirler”e ve “müstevliler”e isyan!

Müslümanları “Allah’a kul, Rasulullah’a Ümmet” olmaktan ve hayatını biçimlendirmek zorunda olduğu “Allah’ın yasaları”ndan uzaklaştıran bütün “sistemler”e, “rejimler”e, “şahıslar”a, “organizasyonlar”a, “kurallar”a ve yasalar”a, “yaşam biçimleri”ne, “yol ve yordam”a, “hal ve gidişat”a karşı isyan!...

Dünyaya “emperyalist emeller”ine göre biçim veren, “dünyanın ipleri”ni ellerinde tutan bütün “şer güçleri”ne isyan edelim! Bize ait olan “yeraltı ve yerüstü kaynakları”nı talan eden “küresel habis güçler”e ve onların başımıza musallat ettiği “yerel diktatoryal otoriteler”e, “derin şer yapıları”na karşı isyan!... Diktatörlere ve diktatörlük düzenlerine karşı “hak ve hakikat” için, “özgürlük” için, “bâkî alemde felah bulmak” için isyan!...
Aramıza “fitne-fesat” sokanlara karşı isyan edelim! “İslam-İman Kardeşliği”ni bozanlara karşı... Bizi grup grup bölenlere, fırka fırka kamplara ayıranlara ve her bir grubu sanki birbirlerine zıt ve esasta ayrılarmış gibi aralarına kin tohumları atarak birbirine düşman edenlere karşı...
Kim olursa olsun, ne vaadederse etsin; isterse canımız-ciğerimiz bildiklerimiz olsun, eğer “Ümmet bilinci”ne, “kulluk şuuru”na aykırı çağrıda bulunuyor, yol gösteriyor, tutum belirliyor ve idare etmeye kalkışıyorsa; İslam’ın iki kaynağı olan “Kur’an” ve “Sünnet”e dair kalplerimize “şüphe tohumları” atmaya, “ilahi kavramlar”ın içini boşaltarak ya da mana ve mahiyetini değiştirerek “Din”imizi bozmaya, “din anlıyışı”mızı ve “din algısı”nı tahrif etmeye çalışıyorsa; bunların bir şekilde elde etmiş oldukları makamları ve konumları ne olursa olsun, işte bunlara karşı, sadece Hakkın yanında yer alarak, yalnızca “ilahi kurallar”ın hatırı için isyan!... Öyle bir isyan ki, “hakkı batıl ile karıştıranlar”a, bile bile “hakkı gizleyenler”e karşı asla itibar etmemecesine!...


Bütün “Bel’am”lara, “tağut”lara, “müstek-bir”lere, “müstevli”lere, “diktatör”lere karşı; “Hakk”ı hakim kılana, “özgürlükler”i elde edene kadar isyan!...
Bu bir isyan çağrısıdır;

“En Yüce”ye itaat için, “ne kadar alçak varsa” hepsine isyan...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Faruk Köse Arşivi