Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Normalleşmek mi?

Normalleşmek mi?

“Norm”alleşmek! Hangi “norm”a uyarsam, normal olacağım.

Normal olmak, batının ürettiği “Norm”lara bağlı kalmak, “Mode”lere uygun davranmaksa bırakın ben (a-“norm”al) kalayım. Batı “Mode”lerine uygun bir “yaşam tarzı” üreten moda akımlardan, kavramlardan ve kurumlardan uzak kalayım. Mode-rnleşmeyeyim. “Çağdışı-gerici” kalayım!
Biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz.. Böylesine garip olayların olduğu bir zamanda hâlâ “Norm”lara bağlı kalmak, çok “anormal” bir davranış olsa gerek..
Herkes normalleşmeden bahsediyor, ama kimse o norm’un ne olduğunu söylemiyor.
Kurulu düzen, olması gereken idealler normlardan çok uzak.. 40 kişiye bir pul, bir kişiye 40. Bugünki ekonomik düzen böyle bir şey.. Kurt, kuzulara şah olsa böyle bir düzen kurar mıydı bilmiyorum..
Biz ahirzaman peygamberinin ümmetiyiz. Hz. Adem’den Hz. Nuh’a 1. Evre, Hz. Nuh’tan Hz. İbrahim’e 2. Evre, Hz. İbrahim’den Hz. Muhammed’e 3. Evre. Hz Muhammed’den sonraki dönem 4. Evre.. Normal bir zamanda yaşamıyoruz yani.. Öldürenin niçin öldürdüğü, ölenin niçin öldüğünü bilmediği bir zaman!
İçinde yaşadığımız dünyanın siyasi normlarına bakar mısınız, aynı din, dil, tarih, coğrafya, kültür, gelenek, hepsi aynı olan 20’den fazla ülke var.. Balkanlar, Kafkaslar, Türk dünyası, Afrika normal mi?
Dünya gelirinin yaklaşık yarısı ABD’ye ait, geri kalan yarısının yarısı AB ülkelerine ait. Geri kalan yarısının yarısı Japonya ve Çin’e. Bütün İslam ülkelerinin toplam gayrisafi milli hasılası Almanya kadar bile etmiyor.
Bu hangi “Norm”a sığar..
Geçelim! Hindistan’da 1.2 milyar insan yaşıyor. Çin’de 1,5 milyar insan.. Hindistan’ın toprağı Çin’in toprağının yarısı değil. Çin ve Hindistan’ın toplam nüfusu, dünya nüfusunun nerede ise yarısı, ama ikisinin sahip olduğu toprak, 170 milyonluk Rusya’nın sahib olduğu toprağın yarısı kadar..
Böyle bir dünya sürdürülebilir..
Savaşlar, darbeler, terör, hepsi bu kahrolası düzeni, “norm”u sürdürebilmek için yapılıyor.. “Normalleşme” dedikleri bu düzenin sürdürülmesine uygun bir zeminin oluştuğu düzen olsa gerek..
Eğitim, bu normların misyonerliğinin yapıldığı psikolojik propaganda merkezleridir. Basının görevi de budur. Resmi tarih, resmi din, resmi ideoloji hep bunun için yapılır. Onun için normal dedikleri, bu anormal yapıya uygun hale getirilmek için yapılan beyin yıkama operasyonudur..
Herkes batının “Mode”lerine nasıl da uyuyor. İman ettik dedikleri Kur’an’a bile bu kadar bir bağlılık duymuyor, Müslüman olduğunu söyleyen birçok kişi.. Modacılar “keler deliğinden gireceksiniz” deseler girecekler nerdeyse..
Tekstilden geçtim de, inşaat sektöründe bile isimlendirme hep batıdan çalınma.. Üreticide de, tüketicide de ilginç bir aşağılık kompleksi var.. “Men teşebbehe”yi unutmuş gözüküyorlar..
Güvenlik konseyinin beş daimi üyesi var. Bu bir norm. Ama hangi norm. Dünya beşten büyük oysa.. Ama geçerli norma göre, 5 ülke 200 ülkeden daha büyüktür. % 1.5, büyüktür % 51’den der gibi bir şey bu! Bugünki norm bu olunca normal de anormal oluyor o zaman!
Anormal bir normalleşme dünyayı beş ülkenin kölesi haline getirir..
Evet, dünya 5’den büyüktür.. Güvenlik Konseyi kararı olmadan harekete geçemeyen bir dünya vicdanı, uluslararası bir düzen anlayışı olabilir mi? Böyle bir “norm”, aynı ifade ile “anormal” kabul edilmesi gerekir..
Batının norm’u, anormal! Cinsel sapkınlık içindeki birine söylediği, bunun normal olduğu ve öyle davranması gerektiği.. İnsan onun gözünde evrilerek akıllanmış bir hayvan!
Bir şey rasyonel, determinist ve pragmatikse o normal.. Siz bir şeyi anormal kabul ederken, o şeyi normal kabul edene göre de siz anormal olmuş oluyorsunuz aslında. Çünki iki objenin birbirine uzaklığı eşittir..
Sözlükte normal “Aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum” olarak tanımlanıyor.. Matematik’te “Bir eğrinin bir teğetine değme noktasından çizilen dikme, sıfat olarak kullanıldığında ise kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun” anlamlarına geliyor.
Normal “norm” ile ilgili bir tanım. Norm ise, “Bir sosyal grubun kendisi için ilke edindiği ve grup üyelerinin eylemlerini yönlendiren davranış kuralları bütününe verilen ad”. Dünyanın bir bölgesinde ya da geçmişte normal sayılan bir durum, başka bir zamanda, başka bir mekanda ve başka toplumlar için normal olarak kabul edilmeyebilir. Bu o toplumun, inanç, tarih, gelenek, kültürü ile ilgili bir durumdur..
Belki de bugün demokrasi adına birtakım normlar dayatılmak sureti ile dünya halkları birileri tarafından kendilerine göre normalleştirilmek istenmiyor olabilir mi? Demokrasi ve liberalizm siyasi, kültürel ve sosyal bir norm olmasın!
Norm’unuz Kur’an olsun. O, Yaratanın yaratılana vahyettiği norm’lardan oluşur.. Gerçek normalleşme, insanın fıtratı/yaratılış gayesine şahidliği ve sadakatla bağlılığı ile mümkündür. 
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi