Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Fıkra anlatmadan duramaz mısınız?

Fıkra anlatmadan duramaz mısınız?

Haluk Koç dostum meseleyi özetlemiş aslında... ‘Dostum’ diyorum. çünkü, bugüne kadar, takılmalı iğnelemeli yazılarımı tolere etti ve hakikaten de dost bir tavır sergiledi.

Müteşekkirim...

Başlangıçta, ‘CHP’nin okumuş grup başkanvekili’ nitelememe bozuluyordu. Henüz Genel Başkan Yardımcısı değildi...

Bozulduğunu da şifahi kanallardan duyuruyordu.

Hatta, bu konuda bir-iki telefon görüşmesi yaptığımızı da hatırlıyorum. Netice ne oldu bilmiyorum ama, kaynaşıp sevişip sonunda dost olduğumuza göre iyi bir yere bağlanmış olmalı.

Neyse...

Dostum Haluk Koç, ‘Genel Başkan Adayı’ sıfatıyla çıktığı yurt gezisinde, CHP’nin niçin başaramadığını gerekçelendirirken şunları söylemiş: ‘27 Nisan gecesi Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan bildiri sonrasında CHP, ‘Herkes kendi işine baksın, işini yapsın’ şeklinde bir süreci işletebilirdi. Yuvarlak geçildi.’

Bütün meseleyi özetleyen açıklama bu işte...

Fakat, sadece yuvarlak da geçilmedi.

Sahiplenildi.

Sosyal demokrat bir parti olması ve parlamenter meşruiyeti gözetmesi gereken, hatta CHP, ‘27 Nisan bildirisi’ni gerekçe göstererek aba altından sopa göstermeyi, yani meşru hükümeti ‘darbe’yle korkutmayı tercih etti.

Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki muhtelif beyanlarına bakılabilir. 367 konusundaki özel tutumuna da bakılabilir

Ki, önemlice bir bölümü bu köşede tartışılmıştı.

Madem dostum Haluk Koç geç de olsa itiraf yolunu seçti ve madem CHP’ye ‘genel başkan’ olup bu partiyi düştüğü durumdan kurtarmak istiyor, ona işine yarayacağı bazı tüyolar vermek istiyorum.

Birincisi Haluk Bey dostum, hak vaki olur da bir gün genel başkan seçilirseniz, Baykal’ın yaptığını yapmayın.

Mütemadiyen sorular sorun ve bulduğunuz cevaplara göre yeni bir yön tayin edin.

Mesela, niçin CHP’nin bazı darbeleri, bazı muhtıraları çok sevdiğini ve asker gölgesini ‘halk reyi’ne tercih ettiğini sorun.

Niçin statükoyu sahiplendiğini...

Niçin ‘darbe anayasası’nı canhıraş bir şekilde savunduğunu...

Niçin 301’inci maddeye sahip çıktığını...

Niçin darbe anayasasının ürünü olan YöK’le bu kadar imtizaç ettiğini...

Niçin bir türlü tek başına iktidara gelemediğini ve bundan sonra da gelemeyeceğini...

Bu sorulara vereceğiniz ‘doğru cevaplar’ size siyasette küme atlatacak ve kimbilir belki başarılı da olacaksınız.

İkincisi, statükonun değil, ‘değişim’in temsilcisi olun ve biraz da halkın taleplerine kulak verin. Siz kazanacaksınız...

üçüncüsü ve en önemlisi, artık fıkra anlatmaktan vazgeçin.

Tamam, ‘muzır’ ve ‘muzip’ bir yanınız var.

Mizah duygusuna sahipsiniz.

Zaman zaman anlattığınız Nasreddin Hoca ve Bektaşi fıkralarıyla hükümeti zor durumda bırakıyorsunuz, bıraktığınızı düşünüyorsunuz, fıkra anlatmadan duramıyorsunuz, muhtemeldir ki muhalefette ‘yeni bir çığır’ açmak istiyorsunuz ama, seçtiğiniz fıkralar çok kötü.

İsterseniz, daha iyilerini bulabilirsiniz.

Size ‘Avcı fıkraları’nı öneriyorum.

İskoç fıkralarından tornistan ‘Temel fıkraları’ da olabilir.

Karadenizlisiniz. Bu işleri bilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi