Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Çaresizlik fena bir illet

Çaresizlik fena bir illet

Alimin çaresizliği sabırla telafi edilir..
Cahil çaresizliğe kahreder, ağlar, kendi kendine zarar verir..
Eşkıya ruhluların çaresizliği tehlikededir..
Hemen saldırganlaşırlar..
O ruh hiçbir zaman çaresizliği, yenilgiyi kendine layık görmez..
Bunları beyan ettikten sonra, gezelim “azınlık hastalığı” indifasına..
Bazı boylar, bazı kabileler, bazı kişiler ülkenin eşit şartlara sahip fertleri olsalar da, hatta eşitliği altüst eden kendileri olsalar da, “azınlık” psikolojisi içinde yaşarlar ve en ufak bir sarsıntıda derhal patlarlar.. Saklı çehreleri gün ışığına çıkar..
Hangi kişi veya hangi kesim rahatı, huzuru tepe tepe yaşıyor, buna rağmen adaletsizlikten, eşitsizlikten, sömürüden bahsediyorsa tehlike kapıya gelmiştir..
çünkü teşkilatlanma safhasına gelinmiştir..
Ne kadar milli değer varsa, ne kadar kutsal kavram varsa hepsine cephe alınır.. Amma belli etmeden.. Kenardan-köşeden tırtıklayarak anarşi tavrı geliştirmekle olur bunlar..
Batı sömürgecileri bunları bizden daha iyi bilirler..
Soylarını tahlil eder, “Siz azınlıksınız” derler.. Mesleklerini, meşreplerini, mezheplerini kurcalayarak “azınlıksınız, niye başkalarına riayet ediyorsunuz” kurdunu beyinlerine sokarlar..
Ben bunları söylerken her tarafın her zaman güllük/gülistanlık olduğu iddiasında değilim..
Birileri var; sahte ana..
Diğer birileri var; esas anadırlar..
Bölünmeye rıza görmezler.. Değerlerinin üzerine titrerler..
Ya diğerleri?..
Diğerleri, “Yıkılsın da kim yıkarsa yıksın” heyecanı içinde sağa-sola saldırganlık fikri yayarlar..
Ben en çok nokta hedef göstererek zihinlerde şüpheler oluşturan şahısları merak etmişimdir..
Türk-Kürt, çerkez-Arap-Pomak, kim varsa, hepsine istisnasız “Sabataist” damgası vuran, insanları birbirlerine karşı şüphelendiren, aslında ise menşei bozuk olan, meşrebi topluma uymayan, bir yarısı mason, bir yarısı Türkiye düşmanlığı olarak gelişmiş, yahudiperest çıkmasıdır..
çığırtkandır,
İftiracıdır,
Dış bağlantılıdır, amma kötülerken yükselten bir ajan taktiği ile hareket eder..
Kim olduğunu, kimler olduklarını siz bulun artık.. çünkü medyada joker olarak programlara çıkan odur, onlardır..
Bir başkası, herkesi “Amerika uşağı” olarak töhmetlendirir.
Sevmez mi kendisi Amerika’yı?..
Sever sever! Taktik icabı Ali’yi Veli’ye düşman etmenin kestirme yoludur bu hareketler..
Mesela, ömrünün yarısından fazlasını Mao’cu, Marksist olarak geçirmiş bir siyasinin sizi veya ötekileri “Amerikancı” damgasıyla damgalamasından hiç şüphe etmez misiniz?
50 seneye yakın Mao’ya, Marks’a, Stalin’e, Ho Şi Minh’e methiyeler dizen bir adamın aniden “Atatürkçü-Ulusalcı” kesilmesinden hiç şüpheye düşmez misiniz?
çok partili sistem icad olunduktan sonra asla iktidar olamayan, olma ihtimalleri sıfırın altında gezen tadminsiz liderler, lidercikler ve yandaşlarını zaman zaman hırçınlığa, zaman zaman darbeciliğe sevk eden sebep ve saikler kendi etraflarına ördükleri “azınlık” kozasından çıkamadıklarından olsa gerek..
Bunlar ve benzeri siyasetçiler, yıkamadıkları değerlere sarılarak menhiyatlarını sürdürürler..
Yolun yarısından fazlasını geçince, “Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Ulusalcı” şarkılar söylemeleri dikkatleri çekmeyecek mi?
çaresizlik fena bir illet..
Ayağının altına alamadığını başının üzerinde tutanlara katiyen inanmayın.. çünkü onlar, soyumuzdan, dinimizden, birliğimizden rahatsız olan “azınlık” ruhlu bölücülerdir..
===============
Hani ya bu dağlar bizim dağlardı
çiçekler solunca kuşlar ağlardı
Her taraf beyazlar giyerdi kışın
Baharda etraftan neşe çağlardı


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi