Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Değiştirmeli miyim?

Değiştirmeli miyim?

Bundan önceki yazımda Güneydoğu Anadolu’da tarımın köylülükten kurtarılmasını ve şirketleşmenin, ileri teknoloji kullanan tarım işletmelerinin teşvik edilmesini önermiştim. Düşüncelerine önem verdiğim Kürt kökenli bir arkadaşım telefon etti ve bu yazımın yanlışlıkla yazıldığını söylememi, sözlerine biraz da ironi katarak, istedi. Ona göre kurulacak işletmeler başkalarının eline geçecekti ve bölge halkına hatta Türkiye’ye bir faydası olmayacak aksine yabancıların kontrol ettiği alanlara yenileri katılmış olacaktı.

Bu konunun özelde değil genelde tartışılması ve yabancı, yerli kavramlarına açıklık getirilmesi gerektiğini düşündüm.

Bu konuda yaygın görüş ‘yabancı doğan yabancı kalır’ biçimindeydi. Her insan doğduğu, büyüdüğü ülkeye hizmet eder ve herhangi bir nedenle başka bir ülkede iş yaparsa o ülkenin çıkarlarını düşünmez, değerlerini benimsemezdi. Yani her insan tebaası olduğu ülkenin görevlisi gibi davranırdı. Bu konuda bir çelişki yaşıyorduk. Bir yandan her insanın çıkarlarını en üst düzeye çıkarmak için çalıştığını söylüyor diğer yandan bu insanların ülkesine kayıtsız şartsız hizmet edeceğini düşünüyorduk.

Oysa hem bu düşünce hem de tam tersi doğru olabilirdi. Bazı insanlar gittikleri yeri yeni vatanları sayabilir ve bağlılıkları yeni vatanlarına yönelik olabilirdi. Bunu sıradan bir insanın duygularıyla değil dünyayı mekanı sayan ve kendince bir misyonu olduğunu düşünen insanlar açısından değerlendirmeliydik. Bunun tam tersi de doğruydu ve bir çok ülkenin yöneticisi servetlerini ülkesi dışında tutuyordu. Kralların, diktatörlerin, seçimle gelen yöneticilerin, üst düzey bürokratların paralarının güvenli sığınağı ülke dışındaydı. Bunlara ülkenin efsane kahramanları, büyük milliyetçileri de dahildi.

İki kriterden birini seçmeliydik. Ya ne olduğun ne yapacağının şaşmaz bir göstergesidir, yani kimliğin davranışlarının nasıl olacağını belirler diyecektik ya da kim olduğuna, kimden yana tavır alacağına yaptıklarına bakarak karar vereceğim diyecektik.

Her düşünceyi savunanların düşüncelerini destekleyecek örnekler vardı. Mesela Osmanlı insanların kim olduğuyla hiç ilgilenmemiş, her soydan her dinden insanı, Osmanlılaşması şartıyla, kayıtsız şartsız kabul etmiş ve kendinden saymıştı. Bugünün ABD’si herkesi barındırıyor ve yabancı doğmuş insanlara, başkanlık hariç, her görevi verebiliyor. Yani bu iki örnek yabancılığın bir şekil sorunu olmadığını gösteriyor ve insanlara ne olduğun değil ne düşündüğün önemli diyordu. Ancak sömürgelere , maddi ve manevi bir değere sahip olmayan ülkelere gelen yabancılar gittikleri yeri talan edip çekip gidiyordu.

Eğer değersizseniz hem kendi hem de başka ülkenin vatandaşları için yabancı olursunuz. Yaşanmaya değer bir ülkeniz, insanları mutlu kılacak değerleriniz varsa herkese kendi vatandaşınız olarak bakabilirsiniz. Ben ülkemizin vatandaşlarımızın yabancılaştığı bir yer olacak yerde yabancıların bizdenleştiği bir yer olmasını diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi