Bu gidişle Gürcüler de Osetler de Abhazlar da kaybedecek

Bu gidişle Gürcüler de Osetler de Abhazlar da kaybedecek

Abhazya, egemen bir cumhuriyet olarak, Sovyetler Birliği'nin kurucu unsurları arasındaydı. Gürcistan'la aynı statüdeydi. 1931'de Stalin'in alavere-dalaveresi ile Gürcistan'a bağlı bir özerk cumhuriyete dönüştürüldü. Sovyetler Birliği'ne ait olan bu tasarruf, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla beraber hükmünü kaybetmiştir. Abhazlar meseleye böyle bakıyor ve ilan ettikleri bağımsızlıkta ısrar ediyorlar. Gürcistan yönetiminin -bilhassa Saakaşvili'nin- 'Abhazya benim müktesep hakkımdır, orada istediğimi yaparım' tavrı, Abhazların gururunu kışkırtmaktan ve ilan ettikleri bağımsızlıkta ne pahasına olursa olsun ısrar etmeleri sonucunu doğurmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu da Rusya'ya gün doğuruyor tabii. Abhazya “bağımsızlık” bayrağı altında Rus nüfuzuna girerken, Gürcistan da Rusya karşısında zaafa düşüyor.

Güney Osetya'nın hikâyesi Abhazya'nın hikâyesinden farklı. Daha çarlık döneminde Rusya tarafından Gürcistan'a bağlandı ve Sovyetler Birliği döneminde de Gürcistan'a bağlı özerk bölge oldu. Birliğin dağılması üzerine kurulan Rusya Federasyonu'na katılmak (Kuzey Osetya ile aynı çatı altına girmek) için birkaç kere müracaatta bulundu, ancak bu isteği Rusya Federasyonu yönetimi tarafından geri çevrildi. Provokasyon malzemesi olarak Gürcistan tarafında bırakılması tercih edildi. Uzun vadede Rusya'ya iltihak etmek üzere bağımsızlık bayrağını yükseltince Gürcistan yönetiminin hışmına uğradı; Rusya da -“barış gücü” dümeniyle- Gürcistan'ı Güney Osetya üzerinden istikrarsızlaştırmak için harekete geçti. 1991-92 yıllarında şiddetli çatışmalar yaşandı, 2000'e yakın insan öldü. Sonra uzun bir ateşkes dönemi yaşandı. Bu dönem daha da uzayabilirdi. Saakaşvili, uzayan ateşkes dönemini, 'Siz aslında Gürcüsünüz' gibi saçma sapan lakırdılarla Osetlerin bam teline basacağı yerde onları Gürcistan'a dost edecek söylem ve icraatlarla değerlendirebilirdi. Bütün etnik gruplara eşit mesafede duran adil ve müşfik bir devlet manzarası arz etmeye, Gürcistan'ın Osetler için Rusya'dan daha cazip olduğu fikrini yaymaya çalışabilirdi. Ama o ne yaptı? Kurduğu faşist gençlik teşkilatının eğitim kampında Gürcü Ortodoks Kilisesi Patriği ve Savunma Bakanı ile gövde gösterisi yaparak 'Bizim dini ve milli otoritemize tâbi olmayı reddedenleri askeri gücümüzle dize getiririz' mesajı verdi. Hıristiyan Gürcülerin şoven duygularını kabarttı ve 2008 sonuna kadar hem Güney Osetya'nın hem de Abhazya'nın defterinin dürüleceği müjdesiyle(!) bu duyguları ayyuka çıkardı.

O müjde şimdi yerlerde sürünüyor! Güney Osetya'nın başkentini kuşatan Gürcistan ordusu masum Osetleri başarıyla kıyımdan geçirdi(!), ama Rusya'nın müdahalesi yüzünden sonuca gidemedi. üstelik, masum Gürcülerin vahşi Rus bombardımanı altında can verişlerini çaresizlik içinde seyretmek zorunda kaldı. “Gürcistan: Kafkasların en muhkem askeri gücü” efsanesi de daha başlamadan bitti; Saakaşvili Güney Osetya'yı alamadığı gibi, Amerikan yardımları ve Türkiye tecrübesi ile inşa edilen anlı şanlı askeri üslerini/tesislerini de kaybetti. Kibirli bir aymazlıkla davet edilen Rus saldırısında yerle bir oldu hepsi.

“Bu çılgınlığa bir son verelim” sözünü Rusya'dan önce Güney Osetya ve Abhazya'ya söylemeliydi Saakaşvili. “Oturalım, konuşalım, bir orta yol bulalım. Zira bu gidişle hem Gürcüler hem de Abhazlar ve Osetler mütemadiyen kaybedecek, kazanan hep Rusya olacak” demeliydi. Geç olsun güç olmasın; bari şimdi desin.

Demezse ne mi olur? Bunu yarın konuşalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi