M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Notlar

Notlar

GÜNEYDOĞU şehirlerimizden birinde doğmuş, gençliğinde bir Kürt grameri (veya lügati) yazmış, sonra Türkçülüğe dönmüş bir zatın ismini, Türkiye Sefarad Yahudilerinin kullandığı isimler listesinde görmüştüm. Daha sonra bu listeyi tekrar internetten aradım, bulamadım, karartılmıştı!.. (Zikr ettiğim Kürt kitabı Sinopta Dr. Rıza Nur kütüphanesinde varmış. Bir akademisyen araştırma yapacağım diye almış ve getirmemiş…)
**
Tarihimizin tanınmış kadınları vardır. Hürrem Sultan… Kösem Sultan… Zübeyde hanım… Halide Edib… Sabiha Gökçen (Hatun Sebilciyan…) Yakın tarihimizdeki çok önemli kadınlardan biri Despina hanımdır ama onu tanıyan pek azdır.
**
M. Kemal Paşa Sultan Vahdettin’in yaveri idi. Ona hitaben kaleme aldığı tahriratın başına “Atebe-i ulya-i Hazret-i Hilafetpenahîye”, en altta imzasının üzerine de “Kulları” veya “Kulunuz” yazardı. Paşa, Sultan Vahdettinin kızı Sabiha Sultana talip olmuş, Sultan ona varmamış, Abdülmecid Efendinin oğlu Şehzade Ömer Faruk ile evlenmişti. Bu çok meraklı konuyu tarihe meraklı milyonlarca halkımıza bütün tafsilatı ile anlatmak gerekir.
**
Kripto Ermeniler ve Kripto Yahudiler hakkında sağlam bilgiye sahip olmadan Türkiyedeki PKK hareketini anlamak mümkün değildir. PKK dıştan Kürt, içten Ermeni ve Yahudidir. Tarihçilerimiz ırkçılık yapmamak, duygusal olmamak, fitne çıkartmamak, sadece gerçekleri aydınlatmak maksadıyla ülkemizdeki Kriptolarlarla ilgili, çok sağlam kaynaklara, bilgi ve belgelere dayanarak, resimli, vesikalı ciddî kitaplar yazmalıdır.
**
Mutezile mezhebinin taraftarı kalmadığı sanılıyordu. Şu anda güçlü bir Mutezile akımı ve propagandası vardır. Birtakım ilahiyatçılar kendilerini Sünni gibi göstererek, Mutezile inanç ve görüşlerini yaymaya çalışıyor. Dinî konularda taqiyye ve kitman yapmak İslam ahlakına yakışmaz. Bu zevatın açıkça, biz Mutezile mezhebine bağlıyız, onun hak olduğunu kabul ediyoruz, Ehl-i Sünnet bozuktur demelerdi gerekir. Böyle açık olmamaları İslam kardeşlerini aldatmaktır. Diyanet bu konuyu açığa çıkartmalıdır. Bendeniz, onların Mutezile olmaya hakları yoktur demiyorum. Taqiyye ve kitman yapmaya hakları yoktur diyorum. Evet Mutezile mezhebi hortlamıştır. Taqiyye yaprak Sünnileri aldatanlar da hortlaktır.
**
Camilerde Cuma namazlarından sonra cemaatten para istenmekte ve toplanmaktadır. Para verenlere makbuz verilmemektedir. Bu şekilde para toplamak kanunlara aykırıdır. Birtakım hayırlı hizmetler için ille de para toplanacaksa, mutlaka kanun ve nizamlara uygun makbuzlar verilmelidir. Diyanet bu konu üzerinde niçin durmuyor?
**
En son, İstanbulda tarihî bir camiinde, mihrabın sağ tarafındaki çinileri matkapla delmişler ve duvara iğrenç ve zevksiz bir tüpgaz lüks lambası asmışlar. Kutsal mekanların en görünür yerlerine böyle çirkin eşya, beş para etmez ucuz pilli saatler, kırmızı ışıklı levhalar asılmamalıdır.
**
Osmanlılardan kalma vakıf binaları, medreseler, tekkeler, imaretler restore ediliyor. Ne güzel… Lakin tamirat bittikten sonra bu binalar, vakfiyelerine uygun işlerine tahsis edilmiyor, birtakım dernek ve vakıflara veriliyor. Mesela tekkelerin vakfiyeleri vardır. O mekanlarda namaz kılınması, zikrullah yapılması, Kur’an okunması, bazılarında Mesnevî dersleri verilmesi gerekir. Medreselerde İslamî ilimlerin okunması, icazetli ulema ve fukaha yetiştirilmesi gerekir. Vakfiye şartlarının çiğnenmesi son derece vahimdir ve veballidir. Vakfiye şartlarını çiğneyenlerin lanete uğramasından korkulur.
**
Büyük camilerin imamları, her yıl, halkı uyaracak, aydınlatacak, bilgilendirecek çok faydalı ve düzgün birer kitapçık yazıp yayınlasalar ne iyi olur. Sözler uçar gider. Yazılar baki kalır. Taş gibi alim ölmüş gitmiş, saman kağıdına basılmış faydalı kitabı duruyor… Bu paragraftaki hizmet teklifimin İslam ahlakının ölçülerine uygun olması için mevzuubahs kitapçıkların, cemaate bol bol kitap satıp şahsî zenginleşmeye alet edilmemesi gerekir. Cüz’i bir telif ücreti alabilirler, o kadar…
**
İnsana değer kazandıran, onun şeref haysiyet ve manevî rütbesini yükselten şeyler maddî zenginlik, lüks ve konforlu hayat, müzeyyen evlere ve binitlere sahip olmak, pahalı giysilerle dolaşmak, mükellef sofralarda leziz yemekler yemek, tantanalı ve israflı düğünler yapmak, denizlerde yatlarla, göklerde özel uçaklarla gezmek değildir. İnsanı insan yapan asıl değerler ilim, irfan, hikmet, doğruluk ve dürüstlük, güvenilir olmak, yardımseverlik, vatanseverlik, hamiyet, yüksek ahlak ve karakter, adalet, insaf, tevazu, kanaat, iffet, şecaat ve diğer faziletlerdir. Bir toplumda bunlar ölçü alınmıyor, ana değer olarak para, lüks, israf, bir yığın beyinsizlik esas alınıyorsa o toplumun geleceği karanlık değil, çok karanlıktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi