M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Lâik ve İdeolojik Demokrasi Lokantası

Lâik ve İdeolojik Demokrasi Lokantası

Demokrasi Lokantasına gidiyorsunuz, yiyeceklerinizi seçmek için listeyi elinize alıyorsunuz. Göz gezdirmeye başlıyorsunuz. çorbalar: Lâik süzme mercimek çorbası, tavuk suyuna lâik şehriye çorbası, lâik işkembe çorbası...

Kebaplar: Lâik karışık kebap, lâik döner, lâik kuzu şiş, lâik tavuk şiş...

Zeytinyağlılar: Lâik biber dolması, lâik yaprak sarma, lâik imambayıldı, lâik patlıcan tava...

Tatlılar: Lâik kadayıf, lâik sütlaç, lâik künefe...

Salatalar: Lâik çoban salatası, lâik cacık, lâik marul salatası...

Meşrubat: Lâik ayran, lâik demirhindi şerbeti, lâik kola, lâik maden suyu...

Ekmek bile lâik, bembeyaz francala... Esmer buğday ekmeğinden tandır ekmeği gerici olduğu için verilmiyor!..

Böyle bir lokantada damağınıza göre bir seçim yapma hakkınız var mıdır?

Mönüye “Hünkar beğendiyi” bile almamışlar. Neymiş adında hünkâr kelimesi varmış, irtica kokuyormuş...

Tatlılar içinde ‘Vezir parmağını” arıyorsunuz o da yok...

Demokrasinin tam ve gerçek olması için halkın tercih hürriyetine sahip olması gerekir.

1945’e kadar bizde tek partili rejim vardı. CHP’den başka parti kurmak mümkün değildi. Dört senede bir göstermelik bir seçim yapılır. Ankara’da vilayetlerin (illerin) mebus/saylav (milletvekili) listeleri hazırlanır. Birinci seçmenler ikinci seçmenleri seçer. Onlar da, merkezden gönderilen listeleri açığa atarlardı. Yanlışlıkla biri sandığa başka bir oy pusulası atmasın diye oylar açık şekilde atılır. Sayım ise gizli yapılırdı. Netice mi? Sormaya ne hacet. CHP yüzde 99,999 kazanırdı. Bunun adı “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundu”.

İdeolojik demokraside çok parti var, oldukça serbest seçimler yapılıyor, (Seçim mafyasını unutmayalım...) Lâkin halk yine de istediğini seçemiyor.

Parti kurmak için çok çok çok, daha çok zengin olmak gerekiyor.

Seçim kanunu, partiler kanunu tamamen antidemokratik.

Parti genel başkanları, kendi adaylarını seçiyor, halkın bunları seçmesi isteniyor.

Tek adaylı dar bölge sistemini istemiyorlar. Niçin? Böyle bir sistemde kaliteli, halka ve ülkeye gerçekten hizmet edecek milletvekilleri seçilir. Liderlerin işine gelmiyor.

Müslüman Türkiye’de Komünist Partisi kurmak serbest (Zaten böyle bir parti var ve seçimlere giriyor). Fakat İslâm Partisi kurmak yasak.

1950 seçimlerini hatırlıyorum. Seçmenin el yazısıyla liste yapmak hakkı vardı. Her partiden istediği kimseleri listeye alıyor, bazen bağımsız bir adayı da yazabiliyordu. Artık böyle şeyler yok. Matbu listedeki bir adayı kalemle çizsen, oyun iptal ediliyor.

Mecbursun, ille de lâiklik çorbası, arkasından yoğurtlu lâiklik kebabı, lâiklik salatası, lâiklik tatlısı yemek zorundasın.

Başka seçimin, başka tercihin, başka demokrasin, başka hakkın yok.

Mecbursun, mahkûmsun...

Darbe Şakşakçılarının Dumanlama çalışmaları

* Mossad Türkiye’ye 17 milyar dolar para sokmuş ve dağıtmış...

Cevapları: Bu kadar da olmaz!.. Yaşlı generalleri tutuklayarak onlara çok saygısızlık ettiler...

* PKK’ya külliyetli miktarda silâh vermişler...

Cevapları: Lâiklik tehlikede!..

* Bir evde darbe, ihtilâl, hükümeti devirme planları bulunmuş...

Cevapları: Atatürkçüleri yıldıramazlar.

* Nesim Malki’yi Ergenekoncular öldürmüş...

Cevapları: Görecekler, dağ fare doğuracak...

* Durum çok vahim. ülkede anarşi çıkacak, kan dökülecekti...

Cevapları: Tutuklamaya ne lüzum var. Onlar tutuksuz olarak da mahkemeye gelebilirlerdi...

Velhasıl, önemsiz göstermek, hafîfe almak, dikkatleri başka konulara çekmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bir heykelin üzerine kuş pislese kızılca kıyamet kopartanlar, dehşetli ve korkunç iddiaları duymazlıktan geliyor.

Darbe ne demektir?

Hürriyetlerin askıya alınması demektir.

Aydınların, yazarların, fikir adamlarının tutuklanması demektir.

Dine, din adamlarına, dindar halk kütlesine ağır baskılar ve zulümler yapılması demektir.

Darbe muhaliflerinin, toplama kamplarına doldurulması demektir.

Demokrasinin askıya alınması demektir.

Vahim ve genel insan hakları ihlâlleri demektir.

Korkunun ülkeye hakim olması demektir.

Güvensizlik demektir.

İktisadî, malî (finansla ilgili), ticarî hayatın çökmesi demektir.

Huzursuzluk demektir.

Darbelerin parasal pulsal tarafı da vardır. Birileri malı götürür.

Darbe demek Adnan Menderes’in, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun, Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın asılarak idam edilmesi demektir.

Darbe demek, işkence edilen İçişleri Bakanı Namık Gedik’in pencereden atlayarak “intihar ettirilmesi” demektir.

Darbe demek Cumhurbaşkanının kelepçelenerek Yassıada’dan İmralı’ya sevki demektir.

Darbe demek, ülkenin 50 yıl geriye götürülmesi demektir.

Bizim darbe şakşakçıları bunları görmez, bunları düşünmez...

Efendim kodaman ve kocaman saygın adamlar, bu yaştan sonra hiç tutuklanır mı?.. derler.

Darbe yapmak istiyorlarsa hep memleketin ve milletin faydası için istiyorlardır. Onlara dokunulur mu hiç.


Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi