Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Ergenekon sanığının bana özür borcu var

Ergenekon sanığının bana özür borcu var

İki gün önce, bu köşede yayımlanan ‘Başsavcı darbeci partiye dava açacak mı?’ başlıklı yazıma, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erkan önsel’den bir açıklama geldi.

Kendisini tanımam etmem.

İsmini de ilk defa duyuyorum.

önce, eski FİFA kokartlı hakemlerimizden biri sandım. Değilmiş. üslubuyla, tavrıyla, konuya yaklaşımıyla, basbayağı bir siyasetçiymiş.

Hemen söyleyeyim:

Ben bu Erkan önsel’i sevdim. Neden bana böyle bir açıklama gönderdiğini, neden muhatap olarak bu satırların yazarını seçtiğini anlayamasam da, Erkan arkadaşa kanım kaynayıverdi.

Bir kere, çok sempatik bir insan...

üslubu da, son derece düzeyli ve ‘Hah işte, budur... Keşke bütün siyasetçilerimiz bu rikkate sahip olsalar!’ dedirtiyor.

Erkan önsel, söz konusu yazımda partilerinin ve genel başkanları Doğu Perinçek’in ismini yazmamaya özen gösterdiğimi belirtiyor ve bu duyarlığımdan dolayı teşekkür ediyor.

Teşekküre gerek yok.

Herhangi bir partiyi, herhangi bir şahsı hedef almış değilim.

Erkan Bey’in zikrettiği partiyle ve genel başkanıyla da bir alıp veremediğim yok.

Sadece şu soruyu soruyorum:

Laiklik konusunda hassas olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Anayasa Mahkemesi’ değerli üyeleri, aynı hassasiyeti neden ‘demokrasi’ konusunda da göstermiyorlar?

İkincisi, ‘laiklik karşıtı eylemleri odağı’ ilan ettikleri partileri çatır çatır kapatıyorlar da, hatta ‘devamı’ niteliğindeki kuruluşlara bile nefes aldırmıyorlar da, ‘demokrasi karşıtı eylemlerin odağı’ olmuş partilere neden göz yumuyorlar?

Demokrasi laiklikten daha az mı önemlidir?

Ben konunun doğrudan muhatabı olan kurumlardan, yani Yargıtay’dan ve Anayasa Mahkemesi’nden beklerken, cevap tahmin etmediğim bir yerden, İşçi Partisi’nden geldi.

Madem İşçi Partisi’nden geldi, biz de oradan devam edelim.

Erkan önsel, açıklamasında, özetle, İşçi Partisi olarak ‘meşruiyet çizgisi’nden sapmadıklarını, hep demokrasiyi savunduklarını, ortaçağ zihniyeti bertaraf edilmeden kamil bir demokrasi kurulamayacağını, bütün amaçlarının ortaçağ zihniyetini bertaraf etmek ve ülkemizi ‘emperyalist baskılardan kurtarmak’ olduğunu, asla ‘darbeciliğe’ ve ‘cuntacılığa’ meyletmediklerini, genel başkanları Doğu Perinçek’in çok temiz bir insan olduğunu ve ‘belgesiz’ konuşmadığını söylüyor.

Mümkündür.

Ben de aksini iddia etmiyorum.

İyi güzel de Erkan Bey, çok temiz bir insan olan ve ‘belgesiz’ konuşmayan genel başkanınız Doğu Perinçek, bundan iki yıl kadar önce, hiç utanmadan, Allah’tan korkmadan, ‘Bir gün yalanlarımı yüzüme vururlar, rezil kepaze olurum’ demeden, fakir için ‘Süper Nato örgütü’nden para alıyor’ demişti, diyebilmişti.

üstelik, maaşından başka hiçbir geliri, hiçbir ‘angajmanı’, hiçbir mensubiyeti, hiçbir ‘sosyal çevre avantajı’ bulunmayan bu satırların yazarı için...

Peki Erkan önsel arkadaşım, sorar mısınız ‘belgesiz konuşmayan’ genel başkanınıza:

Süper Nato örgütü’nde ne kadar alıyorum? Kaç paraya satılmışım?

İnşallah ucuza gitmemişimdir...

Lütfedip bunun belgesini, (varsa) kriptosunu yayınlar mısınız?

Daha da önemlisi, genel başkanınızın bu alçakça yalanından dolayı, parti olarak ne zaman ‘özür’ dileyeceksiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi