Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Fiş!

Fiş!

Elektrik fişi, kasa fişi, mektep fişi.. Bizde fiş çoktur. Son olarak buna bir de fişleme eklendi..

Ama son zamanda bu işi sanki fazla abarttık gibi..

Tamam birileri birilerini fişleyip, onun aleyhine bu bilgileri kullanmamalı.. Ama bu fişleme olmaması anlamına gelmiyor..

Zaten modern dünyada bir şekilde fişleniyor, izleniyor ve dinleniyorsunuz.. Bundan kaçmanız, kurtulmanız, kendinizi gizlemeniz de mümkün değil.. Uydudan izleniyorsunuz, GPS-GSM, EDS, OGS sürekli takip halindesiniz.. George Orwel’in “Büyük gözaltı”sı gerçekleşti. Vatandaşlık numaranızı kim niye soruyor size, parmak izinizi kim niçin alıyor. Göz retinanızı ya da avuç içinizi kim niçin okuyor, Size verilen kimlik numaraları ne için sanıyorsunuz. Pasaportların vize bölümlerinin altındaki uzun rakam dizi neyi anlatıyor sanıyorsunuz..

Sizi kendi ülkeniz de, yabancı ülke istihbaratları da, bu işe kafasını takıp özel istihbarat peşinde koşan örgütler de herkes izliyor..

Trafik ceza puanı da bir fişleme ve takip sistemi değil mi? Kamu düzeni ve güvenliği için nasıl bu fişleme meşru ise, diğer konuların da bu hassasiyetle değerlendirilmesi gerekir..

Kredi kartı kullanıyorsanız sizin tüm satınalma reflekslerinizi izleyebilirler.. Cep telefonunuz üzerinden sizin sabahtan akşama nereye gidip geldiğinizi de.. Bakmayın öyle Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterini bulamamalarına..

Bizimkiler takmışlar fişe! Bulut teknolojisi sayesinde Spetial veri tabanlarındaki fişlemeyi, kimse kolay kolay çözemez öyle.. Bilgi gerektiğinde, bu veri tabanından asimetrik sorgulama sayesinde zaman, mekan, tema, birey koordinatlarında istediğiniz bilgiyi, asimetrik bir şekilde sorgulayarak, muhtemel risk katsayısı ile birlikte istediğiniz zaman elde edebilirsiniz..

Blacberry, I-Phone gibi telefonların serverleri zaten doğrudan ABD’de.. Onun dışında sizin kullandığınız telefonun IP’sini elde eden herkes potansiyel olarak size izleyebilir..

Asıl sorun devletin bilgi toplaması değil, bu bilgileri adalet duygusu dışında, devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet temellerinin dışında bireye ya da toplumun belli bir kesimine karşı düşmanca bir niyetle kullanması..

Eğer iş bu noktaya gelmişse, zaten o devlet yöneticilerine hukuktan, ahlaktan bahsetmenin bir anlamı yok. Eğer böyle bir endişe yoksa, o zaman devletin bireyi ve toplumu suç örgütleri ve başka ülkelerinin istihbarat faaliyetlerine karşı koruma refleksi ile bilgi toplamasına karşı çıkmamak gerekebilir..

Kuşkusuz bu işin belli bir usul ve esasa göre, belli bir zaman için ve yargı denetiminde olması ve bu bilgilerin kötü amaçlı kullanımının engellenmesi gerekir..

Eğer izleme, dinleme, takip yapmayacaksanız, MİT niye var, Emniyet istihbarat niye var.. Kaldı ki, Jandarma, hava, kara, deniz, elektronik istihbarat birimleri de var. Önemli olan bunların denetlenebilir olması, yani kötü kullanımın önlenmesi ve cezalandırılması..

Bu konuda hiçbir zaman tatmin edici bir uzlaşı noktası bulunamayacaktır.. Yine aynı şekilde hem bu şikayetler devam edecek, hem de izleme, dinleme faaliyetleri sürdürülecektir.. Yani hem ağlayacak, hem de gideceğiz..

Tekrar ifade etmek gerekirse, artık, belli merkezlerde kağıt- kalem ya da raporlama şeklinde bir fişleme yapılmıyor. Sizin vatandaşlık numaranızı girdiklerinde ya da sizinle ilgili herhangi bir kimlik kaydından yola çıkarak “ilişkilendirilmiş veri tabanı”ndan, sizin ihtiyaç duyduğunuz bilgiyi anında çekebiliyorsunuz.. Bu bilgileri sürekli takip için bir kripto ile belli bir dosyaya linkleyebilirsiniz ve orada bu verileri dosyalarken bütün sayıları, isimleri, yer isimlerini başka bir değere dönüştürebilirsiniz.. Sponten bilgi takiplerinde, dosyayı kapattığınızda her bilgi kendi dosyasına gider. Sizin çektiğiniz bilgiler, puzleler gibi, arı püskülünün mısır tanelerine irtibatını düşünün, çekilince hepsi elinize geliyor.. Bırakınca gidiyor..

Aslında kendi bilgi ve takip fişlerimizi farkında olarak ya da olmayarak biz kendimiz dolduruyoruz. Köprüden geçerken, bir markete girerken OGS ya da o güvenlik kameraları, yüzünüzü tanıyor, çantanızın üzerindeki markayı okuyor, aracınızın plakasını okuyor.. Vücud ısınızı, kalp atış ritmini izleyen sensörler de geliyor artık.. Kamera sizin risk katsayınızı işaret ediyor..

Keşke kimse kimseyi dinlemese izlemese diyeceğim de, ülke güvenliği ya da insanların kötü oyunlardan korunması için de bu gerekli.. Terör örgütleri, uyuşturucu, Mafia, misyoner faaliyetleri, eklemlenmiş gazetecilerin ve STK’ların faaliyetleri, başka ülkelerin istihbarat faaliyetleri, bunların ilişki kurdukları kişi ve topluluklar, bilerek ya da bilmeyerek bunların peşine takılan insanların korunması ve istismarlarının önlenmesi ve buna benzer daha birçok konuda istihbarat çalışmasına ihtiyaç vardır.

Ergenekoncular, Balyozcular, her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları gibi, fişleme olayını da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.. “Sübyancı, uyuşturucu kullanıyor. Bize yardım ediyor, dokunulmamalı ve yerinde tutulmalı” gibi fişler, bir devlet organizasyonunun değil, Mafia çetelerinin fişlemesi olabilir..

Bu fişleme olayının bu kadar çok tartışılması, bana dershane olayından sonra MİT ve Emniyet üzerinde yeni bir operasyon ihtimalini hatırlatıyor..
Herkes izlenmekten, dinlenmekten, fişlenmekten korkuyor da, haber vereyim, kiramen katibin size fişliyor, izliyor, dinliyor ve kayda alıyor. Ve bir gün bu kayıtlar hepimizin önüne konacak.. Hatta aklımızdan geçenler de kayıt altında.. Cin ve Şeytan damarlarımızda dolaşırken aslında, hiçbir zaman yalnız değiliz.. Gaybe iman edenler, bunu da aklından çıkarmamalı.. Asıl korkulacak ve dikkat edilecek  olan bu olmalı bana kalırsa..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi