Cemal Nar

Cemal Nar

Yahudiler ve Hıristiyanlar Cehennemdedir

Yahudiler ve Hıristiyanlar Cehennemdedir

Allah Teâlâ’nın, Resulullah (sas) Efendimizin kıymetini bilmeyenler, alimlerinin de kıymetini bilmezler.  Ne kadar yazık.

Bu sistemin en büyük başarısı, dinin ve alimlerin değerini bilmeyen, bunlara saygı duymayan, kozmopolit şuursuz insanlar yetiştiştirmiş olmasıdır. Allah Teâlâ’nın kurtardıkları müstesna, bu pozitivist, materyalist, laik, inkarcı sistemden, özellikle de eğitimden başka ne beklenebilirdi ki?!

İşte tipik bir örnek, bir önceki yazımıza yapılan bir yorumda kendini göstermektedir:

" Rum ordusu kâfir değil hristiyandir ve bir çok hristiyan ordusunda din adamlari kadrolari vardır.Ayrıca onlar olmekle herseylerini kaybedeceklerini dusunmezler.hristiyanligi bilmiyorsunuz sanırım, okuyun. Bilmediğiniz konuda kıyas yapmışsınız. Ayrıca savaşta inancın rolü çok zayiftir.bilinenin aksine (birkac istisna var) ordunun taktik ve silah gücü belirleyicidir. Atalarimizda bu şekilde kazanmıştır(tarih okuyun).Ayrıca islam ordusunun, Osmanlı ve Selçuklularin hristiyanlarla işbirliği vardir.”

Yazıyı olduğu gibi kopyaladık. Keşke fikir hataları da imla hataları gibi kolayca düzeltilebilseydi, seve seve yapardık. Ama bir paragraflık yazıdaki hangi bir hatayı tashih edeceksiniz ki?

Kim olduğunu kendisinden başka kimsenin bilmediği şu yorumcudaki cehalete rağmen içinde taşıdığı şu kibire, şu kendini beğenmişliğe ve hocalara akıl verme, ilim öğretme ve tavsiyeler etmeye teşebbüsteki cesarete bakar mısınız? Ne yaptığını bilse, ne kadar utanırdı kim bilir!

Kimse yanlış anlamasın, bu eleştiriye açık olmamak veya yorumcuyu aşağılamak değil, içinde bulunduğumuz aşağılık vaziyete dikkat çekmektir.

Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Muhammed'in nefsini kudret eliyle tutan zâta yemîn ederim ki, bu ümmetten her kim -Yahudî olsun, Hristiyan olsun- beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa mutlaka cehennem ehlinden olacaktır."(Müslim, İman: 240, (153); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/209.)

Bu hadis, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in gelmesinden sonra, daha önceki bütün dinlerin neshedilip, hükümden kaldırıldığını açık bir şekilde ifade eder. Lamı cimi yok, bu kesin bir hükümdür. Süleyman Ateş ve emsalinin sözleri açık bir hatadır, yanlıştır, sapmadır.

İbrahim Canan haklıdır; hadiste Yahudî ve Hıristiyanların özellikle zikri İslâm dininin bütün insanlığa şümulünü tebârüz ettirmek içindir. Zira bunlar kitap sâhibi semâvî dinlerdir. "Öyle olmalarına rağmen bu iki din mensubu İslâm'a girmekle mükellef olursa, semâvî aslı tamamen kaybolmuş kitapsız din mensupları daha ziyâde dehâlete mecburdurlar" denmiş olmaktadır.(Bkz. İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/209.)

Bunu bildiği halde bilmezlikten gelen koca koca bazı alimler, ilim yolunda onca emeklerine rağmen, çocukların bile yapmadığını yaparak, “İslam ile savaşmayan ortalama Yahudi ve Hıristiyanların da Müslüman olmasalar bile cennete gireceklerini” söylemişlerdir. Ne diyelim, Allah ıslah eylesin!

Oysa Allah Teâlâ’nın  ayeti çok açıktır:

“Gerek Ehl-i Kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, hem de devamlı kalmak üzere cehennem ateşindedirler. Onlar bütün yaratıkların en şerlisidirler.”(Beyyine, 98/6.)

Var mı daha ötesi? Bunu, dinin sahibi Allah Teâlâ diyorsa, başkasına düşen, buna iman etmekten başka ne olabilir ki?

Bu hadiste “fetret devri”, yani peygamber gönderilmeyen “ara devir” insanlarının durumu da belirtilmiştir. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e inanıp-inanmamaktan dolayı sorumluluk, bunu işitmeye bağlıdır. Uzak ve ıssız yerlerde yaşayan ve bu sebeple Risâlet-i Muhammediye'yi işitmeyenler sorumlu tutulamazlar.

Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de: "Biz elçi göndermedikçe kimseye azab etmeyiz" buyrulmaktadır. (İsra: 17/15.)

Ancak bu durum biz Ümmet-i Muhammed’e (sav) büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Çünkü uzak yakın nerde bir insan topluluğu yaşıyorsa oralara İslam’ı götürmek ve tebliğ etmek, bu ümmetin vazifesidir.

Bu konu bir yönüyle davet ve tebliğe bakar. Bu konuda daha geniş bilgi için, yazdığımız kitaplar içinden özellikle “İnsana Ulaşmak” isimli eserimizi salık veririz.

Diğer yönüyle de başka bir kitabımıza bakar. O da “Din ve Diyalog” isimli eserimizdir. Ama maalesef henüz bastıramadık. İlgilenen yayıncılar olursa, memnuniyetle hemen verebiliriz, duyurulur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi