Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

1984’te oldu, 1994’te oldu... 2014’te niye olmasın?

1984’te oldu, 1994’te oldu... 2014’te niye olmasın?

Seçim tarihi yaklaşıyor... Tam 3.5 ay sonra yani 30 Mart 2014’te “sandık başında” olacağız... Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün İzmir’de dediği gibi; “Bu seçim çok önemli.”

Şunları söyledi Sayın Başbakan;

l “30 Mart çok önemli. Durmak yok, yola devam. Öyle koşacağız ki 30 Mart sandıkların, AK Parti’nin inşallah Türkiye’nin 7 bölgesinden müjdeler dağıttığı bir gün olacak. Onun için heyecanınız heyecanımdır, coşkunuz coşkumdur. Bu heyecanla, coşkumla 30 Mart, Türkiye’de yeni bir dönemin adeta miladı olduğu bir gün olacaktır.”

l “Gelirken, yolda onu gördüm, yerel yönetim anlayışında CHP’nin beceriksizliğini gördüm. Şimdi bütün bu gerçekler ortadayken İzmir inanıyorum ki hâlâ CHP demeyecektir. Nasıl kentleri değiştiriyorsak, bu kentleri değiştirirken İzmir gerçek vizyonuna kavuşacaktır.”

l “İzmir’in çehresi değişiyor, özlediği, arzuladığı, hasretini çektiği konuma doğru ilerliyor. Bütün bunların gerçekleşmesi için, bu başarıların elde edilebilmesi için yerel yönetimle merkezi yönetimin el ele dayanışmasıyla ‘Binali Yıldırım’ dedik ve huzurlarınıza böyle çıktık. İnşaallah 30 Mart’tan sonra İzmir, yerel anlamda da farklı bir vizyona kavuşacak.”

l “İzmir’in büyük Türkiye vizyonundan daha fazla uzak kalmasını istemiyoruz. İzmir’in daha fazla içe kapanmasını, Türkiye’nin ilerleyişinden, dünyanın değişiminden geri kalmasını istemiyoruz.”

GENEL SEÇİMİN PROVASI

Evet, bu seçim çok önemli.

Çünkü, 30 Mart’ta yapılacak “mahalli” seçimler, tam anlamıyla “genel seçimin provası” olacak. Ve tabiî, “Cumhurbaşkanlığı seçimi”nin de!..

3.5 ay sonraki seçimler, sadece “belediye başkanları”nı değil, “Türkiye’nin geleceği”ni de tayin edecek... Dolayısıyla, bu seçimler sadece AK Parti için değil, CHP, MHP ve BDP için de hayati önem arzediyor... O yüzden de, bütün partiler, bu seçime asılıyor... Her parti, ağır toplarını sürüyor sahneye...

Meselâ, AK Parti İstanbul’da Kadir Topbaş’ı, Ankara’da da Melih Gökçek’i yeniden aday göstererek, “iddia”sını sürdürdü.

Dün de; “kabinede en uzun süreyle görev yapan bakan”ını, yani Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday göstererek, İzmir için ne kadar kararlı olduğunu koydu ortaya...

Binali Bey, yaptığı “devrim” niteliğindeki “icraat”larıyla, sadece AK Parti’nin değil, tüm Türkiye’nin “sempati”sini, “takdir”ini ve “sevgi”sini kazanmış bir bakan...

Hangi birini sayacaksın?..

“Karadeniz Sahil Yolu”nu mu,

“Bolu Tüneli”ni mi,

“Duble Yollar”ı mı,

“Yüksek Hızlı Tren”leri mi,

“Marmaray”ı mı?..

Ya da;

“Hızlı internet”i mi,

“3G”yi mi?..

Havaalanı sayısının artmasını, THY’nin ve PTT’nin büyümesini de ekleyelim...

Binali Bey; sadece Türkiye’de değil, dünyada “ilk”leri gerçekleştirmiş bir bakan... Buna rağmen, “burnu havalarda” olmayan, “hava atmayan” ve “son derece alçakgönüllü” bir adam...

Kendisiyle, 27 Ekim günü Marmaray’la Yenikapı’dan Üsküdar’a giderken, denizin 62 metre altında sohbet etme imkânı bulmuştum...

O zaman sormuştum;

“Adınız İzmir için geçiyor... Ne düşünüyorsunuz?”

Demişti ki;

“Kısmet...  Cenab-ı Hak ne yazdıysa o olur.”

Arkasından eklemişti;

“Ben görev istemem...

Görev verilir, yaparım... Sayın Başbakan görev teklif ederse hayır diyemem.”

Gerçekten de; o günden sonra, “adaylığı” ile ilgili hiçbir açıklama yapmadı... Dün, adaylığı açıklanıncaya kadar da “Ulaştırma Bakanlığı”nı deruhte etmeye devam etti.

Biraz önce de dediğim gibi;

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Kabine’nin en başarılı bakanlarından biri”ni, evet Binali Yıldırım’ı İzmir’den aday göstermesi, “İzmir’i istediğinin bir kanıtı”dır...

Bildiğim kadarıyla;

İzmir’in yanı sıra, Diyarbakır’ı, Antalya’yı, Mersin ve Hatay’ı da istiyor Sayın Başbakan...

Diyarbakır’da Galip Ensarioğlu’nu, Hatay’da da Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i aday göstermesi, buraları istediğinin birer göstergesidir.

İZMİR, BİNALİ BEY’İ SEVİYOR

Peki, İzmir alınabilir mi?..

Niye olmasın?..

Malûm, Akil İnsanlar Heyeti üyeleri olarak ilk ziyaretimiz İzmir’e olmuştu... Biz gittiğimizde, İzmir halkının yüzde 49.5 gibi büyük çoğunluğu “Çözüm Süreci’ne hayır” diyordu... “Çözüm Süreci’ne evet” diyenlerin oranı ise “sadece yüzde 43.5”ti!..

Gittik, anlattık...

2 ayın sonunda gördük ki;

“Çözüm Süreci’ne evet” diyenlerin oranı “yüzde 60’lara” yükselmiş...

Şunu demeye çalışıyorum;

İzmir halkı, “görüldüğü” ya da “gösterilmek istendiği” gibi “ideolojik bağnazlık ve saplantı” içinde değildir.

Yeter ki doğruyu anlat ve daha da önemlisi anlatmasını bil...

Öyle sanıyorum ki;

Binali Bey, “ağır ağır, tane tane, tatlı tatlı” anlatacaktır İzmir’e yapacaklarını... Ve inanıyorum ki, İzmir’in gönlü, Binali Bey’e kayacaktır... Çünkü İzmir halkı “nutuk” değil, artık “hizmet” görmek, “icraat” görmek istiyor... Dolayısıyla, Binali Yıldırım, İzmir için, “biçilmiş kaftan”dır...

YA İLÇE BELEDİYELERİ?

Binali Bey’in adaylığı açıklanınca; “İzmir’den güzel mesajlar” aldım... Ve ayrıca, bazı tanıdıklarımı arayıp, bir “nabız yoklaması” yaptım.

Dediler ki;

“Binali Bey’in adaylığı İzmir’de sevinçle karşılandı... Çünkü İzmir halkı, Binali Bey’i çok seviyor... CHP’lisi de seviyor, MHP’lisi ve BDP’lisi de... Binali Bey, bir siyasetçi olarak değil, icraatçı bir adam olarak görülüyor... AK Parti, bu defa İzmir’i alabilir.. Amaaa...”

Peki, o “amaa” ne?..

Dediler ki;

“İzmir’de, İzmir milletvekillerinin  de ilçelerden aday gösterileceği gibi bir söylenti var... Eğer milletvekilleri de ilçelerden aday gösterilirse, bu ters tepebilir.. Milletvekillerinin kötülüğünden değil, ortaya AK Parti bütün hatlarıyla saldırıyor görüntüsü çıkar ve CHP’den soğumuş insanların bile yeniden CHP’de kenetlenmesine yol açar... Bitmiş olan CHP’ye yeniden oksijen vermenin âlemi yok!”

Peki, “ilçe”lerde kimler aday gösterilmeli?.. “Halen sahada olan adaylar” dediler ve eklediler;

“Meselâ Bayraklı’dan Hakkı Atila olabilir... Hem eğitimci, hem esnaf.. Eski bir öğretmen ve seviliyor.. Seferihisar için Hamit Nişancı, Aliağa için Tansu Kaya düşünülebilir... 

Tabiî, başka adaylar da gösterilebilir ama, milletvekillerinin aday gösterilmesi ters tepebilir...”

FARK, SADECE YÜZDE 2

“İzmir’in nabzı”nı tutan sadece ben değilim... Elbette “anket şirketleri” de sürekli soruyor insanlara;

“Hangi parti, hangi aday?”

Habertürk’ten Fatih Altaylı’nın 8 Aralık’ta aktardığı “son anket”e göre İzmir’de ortaya çıkan tablo şu:

“İzmir’de tahmin edilebileceği gibi CHP’nin üstünlüğü var ama bu üstünlük eskisi kadar rahat ve farklı bir üstünlük değil. İzmir’de 14 bin 520 denekle yapılan ankette 6534 kişi ‘CHP’ derken, 6244 kişi ‘AK Parti’ cevabını vermiş. Bu da CHP’nin İzmir’deki oy oranını yüzde 45’e, AK Parti’nin oy oranını ise yüzde 43’e getiriyor. 

CHP’nin 2 puan önde olduğu İzmir’de Buca, Bayındır, Karşıyaka, Seferihisar ve Tire ilçelerinde AK Parti önde.

Bayraklı, Menderes ve Ödemiş’te iki parti kafa kafaya. 

Diğer ilçelerde ise CHP önde. 

İzmir’de CHP’ye oy vereceğini söyleyen 6534 kişinin yüzde 34’ü başkan adayı olarak Aziz Kocaoğlu’nu görmek isterken, yüzde 28’i Hakan Tartan diyor. AK Parti’ye oy vereceğini söyleyen 6244 denekten yüzde 57’si Binali Yıldırım ismini aday olarak belirtirken, yüzde 23’ü Ömer Cihat Akay ismini söylüyor.”

Gördüğünüz gibi;

Başbakan Tayyip Erdoğan, “İzmir’in sesi”ne kulak verdi ve İzmir için Binali Yıldırım’ı tercih etti...

1984-1994 ÖRNEKLERİ

Peki, Binali Yıldırım, anketlerde “2 puan” olarak görünen farkı kapatabilir mi?..

Bence kapatmak şöyle dursun, açık ara öne bile geçebilir...

Tıpkı 1984’te,

Tıpkı 1994’te olduğu gibi...

Malûm, Burhan Özfatura;

ANAP’ın kuruluşundan sonra 1984’te yapılan ilk yerel seçimde ANAP adayı olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandı. 1989 yılında Yüksel Çakmur karşısında seçimleri kaybetti. 1994 yılında bu sefer DYP adayı olarak yeniden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. 1999 yılında yapılan yerel seçimler ile başkanlığı ve bitmek üzere olan birçok projeyi halefine devretmiştir.

25 Mart 1984’te oyların yüzde 35’ini alan Burhan Özfatura başkan seçilirken, SODEP, oyların yüzde 31’ini almıştı...

27 Mart 1994’te ise;

DYP Adayı Burhan Özfatura’nın oyu yüzde 27.7, SHP’nin oyu ise yüzde 26.5 idi.

Dahası;

DYP+ANAP+RP’nin oyları toplam yüzde 54.2 iken, SHP ve DSP’nin oy toplamı ise yüzde 41.5’ti...

Şunu demeye çalışıyorum;

AK Parti, Binali Yıldırım’la yeniden 1984 ve 1994 rüzgârını yakalayabilir ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı alabilir.

Burhan Özfatura ile 1984 ve 1994’te olduysa,

2014’te;

Binali Yıldırım’la niye olmasın?..

Öyle umuyorum ki;

İzmir halkı artık “ideoloji”ye değil, “hizmetlere” oy verecektir.

Bunu, 30 Mart 2014’te göreceğiz.

*******************************************************************

Bir Caretta Caretta kadar değeri yok!

 

Herhalde farkındasınız; Bangladeş’te, “en büyük İslâmi parti” olan Cemaat-i İslâmi’nin Genel Sekreter Yardımcısı olan 65 yaşındaki Abdülkadir Molla, önceki gün “idam” edildi ama dünyadan “tık” yok!..

Ne ABD’den doğru-dürüst bir tepki geldi, ne de Avrupa’dan!.. Fok balıkları, ya da Balina’lar veya Caretta Caretta’lar için dünyayı ayağa kaldıran ABD ve Batı; 1971 yılında, yani bundan 42 yıl önce, sırf, “Bangladeş Pakistan’dan ayrılmasın” dediği için idam edilen bir adama, hiç sesini çıkarmadı... Oysa Abdülkadir Molla’nın idamı, bir “insanlık suçu”ydu, bir “vahşet”ti ve “Hukuk”la da hiçbir ilgisi yoktu... Bu idamın, “intikam” almaktan öte bir anlamı yoktu...

Batı ve ABD’nin bu idama göz yumması, “idamın durdurulması” için kılını bile kıpırdatmaması da gösterdi ki; “Müslüman” olanın onların nazarında hiçbir kıymeti yoktur... Ölen veya öldürülen nasıl olsa “Müslüman” ya, hiç umurlarında değil...

Afganistan’da olduğu gibi, yıkılan “heykeller” olsaydı, katledilen “Caretta Caretta”lar olsaydı ya da öldürülen bir “feminist” veya “komünist” olsaydı, hemen devreye girerler, “katliam”ları önlerlerdi... Ama, katledilen “Müslüman bir lider” olunca, çek ipini!..

Tepki gösteren, devreye giren bir tek Türkiye ve Başbakan Tayyip Erdoğan oldu, biliyor musunuz?..

“ABD ve Batı’nın ikiyüzlülüğü”nü anladık da, “Müslüman”lar hâlâ uyanmayacak mı, hâlâ “oyun”ları görmeyecek mi?..

 

Abdülkadir Molla, nihayetinde “şehadet”i seçti ve gitti... Peki bizler neyi seçtik ve nereye gidiyoruz?!?.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi