Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

CHP mi iktidarda?

CHP mi iktidarda?

Başbakan Erdoğan Moskova-Tiflis arasında Kafkaslar’da barışa katkıda bulunmaya çalışıyor. ülkemiz Başbakan’ının Ortadoğu ve Kafkaslar’da hatta dünya politikalarında etkili olmasından mutluluk duyarız ve “Bize yakışan da zaten buydu” deriz. Türkiye’nin lider ülke olmasını isteyen herkes bundan memnuniyet duyar. Ancak gerek çevremizle ilgili gelişmelere müdahil olmak, daha ilerisi belirleyici olmak için öncelikli olarak güçlü iktidarlara ihtiyaç vardır. Güçlü iktidardan kastım ülke ihtiyaçlarını gidermek hususunda kararlı ve attığı adımı sonuna kadar götürebilen bir iktidarı kastediyorum. İç meseleler konusunda güçlü olamayan, ülkenin acil çözüm bekleyen meselelerinin halli için muhalefet partisi CHP ile uzlaşmak zorunda olduğunu düşünen bir iktidar ne ölçüde güçlü tarifine uyar bilemem... Artık herkes kabul ediyor ki bu ülkenin yeni bir sivil ve demokratik Anayasaya ihtiyacı var. Bu konuda aksini düşünen hemen hemen yok gibi. Hatta yeni Anayasanın muhtevası konusunda da CHP dışında mutabakat var. Ne var ki ne zaman yeni bir anayasa değişikliği gündeme gelse CHP olumsuz bir tavır sergiliyor. Böyle olunca da yeni bir anayasa konusunda CHP ile uzlaşmak mümkün görünmüyor.

Bu izahın ardından TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AKP Milletvekili Prof. Zafer üskül’ün yeni bir Anayasa’nın gerekli olduğu ama yapma şansının zayıfladığı, yapılabilmesinin CHP ile uzlaşmaya bağlı olduğu yönündeki açıklamasının ardından insan ister istemez, “İktidarda AKP mi yoksa CHP mi bulunuyor?” diye sormadan edemiyor.

“ Demokratikleşme için önemli değişiklikler yapabiliriz. Ancak CHP’yle uzlaşma yapılmadan yeni bir Anayasa süreci olmaz diye düşünüyorum” diyen üskül’ün bu değerlendirmesi uzlaşmaya verdiği önemden mi yoksa aslında AKP’nin yeni bir Anayasa hazırlanmasını gündeminden çıkardı da buna gerekçe mi üretmeye çalışmak anlamına mı geliyor insan kestirmekte zorluk çekiyor.

Yeni bir Anayasa hazırlanmasında uzlaşmanın gerekli olduğunda kimsenin bir itirazı yok. Ancak, tüm siyasi partilerle uzlaşılsa bile CHP hayır dediği anda yeni bir Anayasa hazırlanması mümkün olmayacaksa o zaman bu işin adı uzlaşma olmaz ki. Bu dayatma olur. Hem de azınlığın çoğunluğa dayatması anlamına gelir. İktidar partisi de bu dayatmaya boyun eğerek ihtiyaç olmasına rağmen yeni bir Anayasa hazırlanmasından vazgeçerse bu dayatmaya teslim olmak, daha doğrusu iktidar yetkisini kullanamamak anlamına gelmez mi? İktidar yetkisinin kullanılamaması da iktidarı tartışmalı hale getirmez mi?

Belli ki Ortak Akıl Hareketi içinde yer alan sivil toplum kuruluşlarının desteği de AKP’ye yeterli gelmemiş ve ille de CHP deniyor.

Halbuki Ortak Akılcılar çeşitli şehirlerde yaptıkları mitinglerde demokratik bir Anayasa istiyor, bunun için AKP’nin kapatılmasına karşı çıkıyorlardı. Bu bakımdan Ortak Akıl Hareketi’nin görevi bitmiş olamaz. Belki görevin birinci bölümü tamamlandı ama esas olan yeni bir sivil ve demokratik bir Anayasa yapılmasıydı. En azından bu harekette yer alanlar millete böyle söylemişlerdi. Bu bakımdan şimdi yeniden meydanlara çıkmaları “CHP ile değil millet ile uzlaşın ve yeni Anayasa’yı yapın”, “Yüzlerce sivil toplum örgütünün size verdiği destek yetmedi de şimdi de CHP desteğini mi bekliyorsunuz? Yeni bir Anayasa için CHP’nin desteğine ihtiyaç duyuyorsanız sizin yeni bir Anayasa yapmanız mümkün olmaz” diye haykırmaları gerekmez mi?

Aslında AKP’nin de yeni bir Anayasa yapma hususunda isteği yok. Ortak Akıl Hareketi etrafından toplanan ve çeşitli illerde mitingler düzenleyenlerin de. Onların maksadı kapatılma davası öncesi AKP’ye destek vermekti onu yerine getirdiler görevleri de bitti. Böyle olunca da Ortak Akılcıların yeni sivil ve demokratik bir Anayasa gibi dertleri yok. çünkü, böyle olmasaydı şu anda tekrar yollara düşmeleri gerekirdi.

Kaldı ki, yeni bir Anayasa hususunda CHP dışındaki tüm partiler mutabakatlarını ilan ettiklerine göre iktidar ve diğer muhalefet partlerinin sadece CHP’nin karşı çıkması ile hemen yelkenleri indirmeleri halkın iradesine saygısızlık anlamına gelmez mi?

Alınacak önemli kararları CHP hayır demek suretiyle engelleyecekse o zaman halkın AKP’ye vermiş olduğu yüze 47 oyun anlamı ne olacak? Seçim formaliteden ibaret kalmayacak mı?

Halkın verdiği oya rağmen yeni bir Anayasayı iktidar partisi Meclis’ten geçiremiyor ve halkın oyuna sunamıyorsa ortada bir iktidar-muhalefet ayrımı yok iktidarla muhalefetin ortak yönetimi var anlamına gelmez mi?

Uzlaşma diye diye ülkeyi öyle bir noktaya sürüklüyoruz ki, CHP muhalefeti karşısında yüzde 80’lik oyun sahibi partilerin iradesi anlamsız hale geliyor. O zaman da seçimlerin ve seçimlerde halkın bir partiyi iktidara taşımış olmasının bir anlamı kalmıyor. Sanıyorum bu noktada bazı çevrelerin uzlaşmaya yüklediği anlamda bir yanlışlık var. Uzlaşma ülkedeki tüm partilerin ve kurumların ortak bir görüş etrafında birleşmesi anlamına gelmez, gelmemeli. çünkü bu takdirde hiçbir zaman hiçbir konuda uzlaşma sağlanamaz. İktidarlar da yapmak istemediklerinin bile sorumluluğunu muhalefete yıkar işin içinden çıkıverirler. Hatta, önemli iç meselelerimize çözüm bulmak için uğraşmaktansa dünya meseleleri ile uğraşmayı tercih ederler.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi