Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Cin şişeden çıktı mı?

Cin şişeden çıktı mı?

Bu işin bir de öteki ayağı var.. Hikaye Türkiye’de başlayıp bitmiyor. ABD, İngiltere, İsrail tamam da, bir de Arap şeyhlerinden başlayıp Tahran’a uzayan, Irak’ı da işin içine alan işin görünmeyen bir başka boyutu var..

Pandorossa’nın kutusu açıldı.. Cemaat Halk Bankası ile ilgili destursuz bir şekilde mayınlı tarlaya girdi ve buradan sağlam çıkması da çok mümkün değil... ABD Hazinesinden Mr Cohen boşuna gelmedi..

Reza Zarrab’ın can güvenliği sağlanmalı. Asıl oğlan o değil, ama ortalıkta dolaşan o gibi gözüküyor.. Babek Zencani daha önemli bir isim..

Ahmedi Nejat döneminde İran’ın bazı para ve altınları burada birilerinin üzerinden piyasaya enjekte ediliyor ve bu paraların karşılığında elde edilen mallar Irak üzerinden İran’a gönderiliyordu. Ahmedi Nejat gitti, yeni hükümet, bu kaynakları kontrol altına almak istiyor ama bu durum İran’da örtülü bir hesaplaşmaya sebeb oldu. Yeni yönetim önce bu kaynakların bir envanterini çıkartmak, bir halihazır durum raporu çıkartmak istiyor. Eski döneme ait işlemlerin ibra edilmesi gerekiyor. 

İran tarafında da bu tarafta da birileri bir şekilde ortadan kaldırılıp, bazı hesaplar onların üzerine yıkılıp bazı dosyalar bu şekilde kapatılmak istenebilir.

Bu sorun sadece Türkiye’de değil, İran’da da krize sebeb olabilir..

Bu arada ABD ve İsrail ya da İngiltereTürkiye’deki ya da bölgedeki İran’a ait para ve mal varlıklarına bir şekilde el koymak için bir operasyon düzenlemek isteyebilirler..

Aslında cemaat çevrelerini kim bu işe itti ise, sorumsuzca ve sonu düşünülmeden yapılan bu operasyon, Türkiye’nin de, İran’ın da hatta Irak, Kuveyt, Bahreyn, Katar ve BAE’nin başını ciddi şekilde ağrıtabilir.. Bu senaryoda Türkiye ile birlikte aslında İran da cezalandırılmak isteniyor.. Yani bir taşla iki kuş vurulmak isteniyor.

Laz, oğluna bir bulmaca sormuş: “Suda yüzer, yenir, cik cik diye öter.” Çocuk düşünmüş, bilememiş. “Cevabı ne” demiş. Babası gülmüş. “Hamsi paluğu idi”. Çocuk dayanamamış, “suda yüzer, yenir, tamam anladım da, paluk cik cik diye ötmez ki?” Babası cevabı yapıştırmış, “o da işin kandırmacası idi..” Bu son operasyonda yolsuzluk işin kandırmacası aslında.. Sureti haktan gözükmek için uydurulmuş bir bahane..

Bu işlerde, sadece vurduğun taş değil, senin vurduğun taşın hangi taşa vurduğu ve o taşın hangi yuvaya yuvarlandığı önemli.. Bilardo oyunu gibi bir oyun bu!

Demek ki, İran Türkiye’de sadece Caferiler üzerinden iş tutmuyor.. Ebru Gündeş’in eşi Rıza Sarraf üzerinden de Ahmedi Necat önemli projeleri hayata geçirebiliyor.. Aslında birileri birilerini Türkiye’ye karşı kışkırtırken de sakın İran’a dolaylı bir şekilde ayar çekiyor olmasınlar.. 

Bakın, bu şahinler, yaralı ata oynamazlar.. “Ha bu size ders olsun” diyeceğim ama, çok geç! Cemaatin düştüğü durum, onu kıskanan, onun izinden giden, derin mahfillerle dirsek temas kuranlara ders olsun! 

Sahi Türkiye’de patlayan yolsuzluk operasyonları sonrası Rıza Sarraf’ın ‘Reisim’ dediği, 39 yaşındaki İran asıllı “Ekonomik besic” Babek Zencani kimdir? Operasyondan son anda kurtulduğu iddia edilen Babek, Koyun postu satarken 39 yaşında nasıl İran’ın en zengin işadamı oldu? 13 Milyar doları bulan servetinin sırrı ne! Bazı kaynaklara göre, Zencani, Dubai, Türkiye ve Malezya’daki 64 şirketten oluşan bir “örümcek ağı”nı kullanarak milyonlarca varil petrol satmış. Bir Türk havayolu şirketinin, çok sayıda mali kurumun ve bir filo petrol tankerinin kontrolünü elinde tutan Zencani tüm bu sistemi yaptırım baskısı altındaki İran petrollerini yurtdışına satmak için kullanıyor. Avrupa Birliği’nin 2012’de aldığı yaptırım kararına göre milyonlarca varil dolusu petrol Malezya’nın adı sanı bilinmeyen Labuan Limanı’nda tankerden tankere aktarılıyor. Kendi ifadeleriyle toplam satış 24 milyon varil, alıcılar ise Singapur, Malezya ve Hindistan. Buradan elde edilen gelir de yine yaptırım listesindeki, Zencani’ye ait Malezya bankası First İslamic Bank üzerinden dolaşıma giriyor. Aslında her şey 2010’da Devrim Muhafızları’nın mühendislik kolu Hatem el Enbiya’nın kendisine başvurmasıyla başlamış. Zencani kendi bankası aracılığıyla Hatem’e birkaç gün içinde 40 milyon dolar tedarik etmiş. O günden sonra da devlet kurumları doğrudan Zencani’ye başvurmaya başlamış. Doğrudan kabine toplantılarına katılıp işleri petrol bakanı Rüstem Kasımı ile birlikte yürüttüğü de söyleniyor. İranlı gazeteci Reza Zandi’nin yorumu ise durumu özetlemek için yeterli: “Yaptırımlar İran ekonomisini kaosa sürükledi.” Şimdi de İran yeni bir operasyonla karşı karşıya!

Evet, bu operasyondan zarar gören Türkiye, İran, Malezya, kazanan ABD, İngiltere ve İsrail. Peki bizim “kahraman Türk Polisi içindeki klik” ve “Cemaat” bu işin neresinde, kimin kılıcını kime vuruyorlar! 

Evet, cin şişeden çıktı!. Cemaatin adamları mayınlı tarlada top oynuyorlar. Bakın daha neler olacak! 

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
31 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi