Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Sarıgül’ün “yolsuzluk ve rüşvet”lerini görmeyen Paralel Yapı!

Sarıgül’ün “yolsuzluk ve rüşvet”lerini görmeyen Paralel Yapı!

Geçen haftanın ortalarında, CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenip; “Belediye Başkan adayın ile ilgili yolsuzluk dosyasını ya sen açıkla ya da ben açıklayayım... Sana, Pazar gününe kadar süre” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan; Kılıçdaroğlu’ndan ses çıkmayınca, Pazar günü “İstanbul’un İlçe Belediye Başkan Adayları”nı tanıtım töreninde “Sarıgül’le ilgili yolsuzluk raporu”nu açıkladı.

Raporu açıklarken de dedi ki;

“Ben CHP genel müdürü gibi sahte belgelerle konuşmuyorum. Elimde CHP’nin Kasım 2004’te Şişli Belediyesi’ne ait araştırma komisyonunun raporu var. Altında kendi elemanlarının imzası var. 57 sayfalık bu raporda CHP’nin adayı ile ilgili tüm iddialar belgeleriyle ortaya konuyor.”

Sarıgül ile ilgili belgelerde, yapı ruhsatı üzerinden yüzlerce milyon dolarlık yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığının ifşa edildiğini belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların hangi fırıldağı çevirdiğini biliyorum. Kaçak inşaatlara göz yumulmuş, CHP adayı inşaat mafyası ile işbirliği yapmış, elimde belgeleri var. Zaten, hazırlanan raporun ardından da Şişli Belediye Başkanı partiden ihraç edildi.”

EMNİYET’İN RAPORU

Bunlar, elbette doğru... Ama, “raporun detayları”nda ne var?.. Ben, bu “detay”lara ulaşmaya çalışırken, elime “2004 yılı, 23-29 Aralık tarihli Nokta Dergisi”nin “110. Sayı”sı ulaşmasın mı?..

Nokta, “Emniyet’in Şişli Dosyası”nı kapak yapmış ve demiş ki;

“Nokta, Mustafa Sarıgül raporunu açıklıyor... Hangi gökdelenden ne kadar rüşvet alındı?”

Kapakta, “dosyanın özeti”ni bu şekilde veren Nokta, haberi de şöyle sunmuş;

“Mülkiye Müfettişi Rıdvan Aydın, Şişli’de bir aydır süren yoğun araştırma sonucu, Ağustos ayının ilk haftasında çok önemli iki ayrı rapora imza attı.

4 Ağustos 2004 tarihli “tevdi raporu” Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edildi. Ekleriyle birlikte 250 sayfayı bulan bu kapsamlı raporda, Şişli’de dört ayrı kaçak inşaata “rüşvet karşılığı göz yumdukları” iddiasıyla eski Belediye Başkan Vekili Rauf Akçay ile şimdiki Belediye Başkan Yardımcısı Osman Aslan hakkında yasal işlem yapılması isteniyor.

Bu dosyada yer alan iddialar ilk bakışta, giderek kanıksadığımız türden sanılabilir... Ancak, dosyanın kapağı biraz aralandığında, şüphe uyandıran ilişkiler yumağı da gün yüzüne çıkıyordu.”

Meselâ, ne gibi ilişkiler?..

Nokta, bu kişileri ve eylemlerini de “isim isim” yayınlamış ve demiş ki;

Şişli’den öte siyaset dünyasında da ‘deprem’ yaratacak bu ilişkiler yumağında neler yok ki: 

Başkan Mustafa Sarıgül’e suikast hazırlığı yapanlar, eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’la ilişkili arabulucular, polisin kaydettiği dudak uçuklatan türden “pazarlık ve rüşvet” görüşmeleri, kaçak inşaatların nasıl yapıldığını gösteren müthiş çarkın ayrıntıları… 

Milyonlarca dolarlık olduğu söylenen “Kaçak inşaat rantı”ndan pay alabilmek için silah kuşananlar. Yerel gazeteler etrafında örgütlenen, eski bir itirafçı DHKP-C militanından dinamit lokumu ayarlayanlar. 

Ve de;

“Ben saçımın teli kadar adam öldürdüm” deyip belediye yöneticilerini sindiren, rüşvet paralarını paylaşmak için bürolarda zirve düzenleyenler hep bu dosyada…”

SARIGÜL VE ADAMLARI

Şimdi dönelim yukarda belirttiğimiz müfettiş Aydın’ın ikinci raporuna. Bu bir “Ön inceleme raporu”… Tarihi de 5 Ağustos 2004… Savcılığa giden ilk rapordan bir gün sonra imzalanmış.. Raporda Mustafa Sarıgül ile birlikte 5 belediye yöneticisi hakkında daha soruşturma açılabilmesi için İçişleri Bakanlığı’ndan izin isteniyor. Bu durum müfettiş Aydın’ın iddiaları ciddi bulduğunu gösteriyor. 

Rapordaki isimler ve suçlamalar şöyle:

l Mustafa Sarıgül – Şişli Belediye Başkanı: Müfettiş, en az 24 kaçak yapıya göz yumarak, görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle soruşturma izni istedi. İfade ve dinleme kayıtlarında ise rüşvetle suçlanıyor.

l Rauf Akçay – Şişli Belediyesi eski Başkan Vekili: Çete ile birlikte kaçak yapılara göz yumarak, görevi kötüye kullanmak ve rüşvet almak suçlamasıyla dosyası savcılığa sevk edildi. İfade ve dinleme kayıtlarında Başkan Sarıgül adına rüşvet toplamakla suçlanıyor.

l Bayram Özata – Şişli Belediyesi Başkan Vekili: 11 Şubat 2004’te çete tarafından vuruldu. İfade ve dinleme kayıtlarında kaçak yapı ve rüşvet olaylarına karışmakla suçlanıyor.

l Osman Aslan – Şişli  Belediyesi Başkan Yardımcısı: Çete ile birlikte kaçak yapılara göz yumarak görevi kötüye kullanmak ve rüşvet almak suçlamasıyla dosyası savcılığa sevk edildi. İfade ve dinleme kayıtlarında Başkan Sarıgül adına rüşvet toplamakla suçlanıyor.

l Haluk Tamgaç – Şişli Belediyesi eski Başkan Yardımcısı: Tamgaç’ın adı Başkan Sarıgül’e suikast hazırlığındayken yakalanan çete üyelerinin telefon kayıtlarında geçiyor. Bir telefon kaydında kaçak yapılar için rüşvet aldığı anlatılırken, dört ayrı telefon kaydında da çete üyelerince vurulmak üzere takibe alındığı anlaşılıyor.

l Nail Manap – Şişli Belediyesi İmar ve Planlama Müdürü: Müfettiş, kaçak yapılara göz yumarak, görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle soruşturma izni istedi. İfade ve dinleme kayıtlarında ise rüşvetle suçlanıyor.

l Ali Paşa İslamoğlu – Yapı Denetim Müdürü: Müfettiş, kaçak yapılara göz yumarak, görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle soruşturma izni istedi. İfade ve dinleme kayıtlarında ise rüşvetle suçlanıyor.

Gördüğünüz gibi;

“İhale” var, “rüşvet” var, “görevi kötüye kullanma” var, “kaçak yapı” var, “suikast girişimi” var, “dinamit lokumu ayarlayanlar” var!..

Var oğlu var!..

Bir tek “icraat” yok!..

3 CHP’LİNİN RAPORU

“Emniyet” tarafından hazırlanan ve Nokta dergisi tarafından yayınlanan “rapor”daki “tesbit”leri yayınladığımıza göre, şimdi de gelelim “CHP’li İstanbul milletvekilleri Mehmet Ali Özpolat, İsmet Atalay ve Sırrı Özbek” tarafından 2004 yılında hazırlanıp, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından geçtiğimiz Pazar günü açıklanan “CHP Raporu”nun muhtevasına...

“Raporun son cümlesi” şöyle:

“Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Belediye Meclis Üyesi Bayram Özata’nın Cumhuriyet Halk Partisi ile ilişkilerinin kesilmesi, Komisyonumuzca uygun görülmüş ve raporumuz gereği için, ekleriyle birlikte Merkez Yönetim Kurulumuza arz edilmiştir... Saygılarımızla...”

Raporun gereği yapıldı ve Mustafa Sarıgül, 2004’te CHP’den atıldı...

Peki, Sarıgül neler yapmış ki, hakkında “rapor” hazırlanmış?..

Raporda, “yolsuzluk” ve “rüşvet” olayları isim isim, tarih tarih tek tek sıralanarak, “sonuç” bölümünde deniliyor ki;

“Yukarıda bölümler halinde raporumuza aldığımız konular tarafımızdan incelenip değerlendirildiğinde hukuken ve siyaseten hiç de gözardı edemeyeceğimiz vahim sonuçlar ortaya çıkmıştır.

Şişli Belediyesi’nde, başta Belediye Başkanı olmak üzere, kaçak inşaat yapımına göz yummuşlar, hatta yardımcı olmuşlar, gerekli kolaylıkları sağlamışlardır, inşaat mafyasıyla işbirliği yapmışlar, ekteki tevdi raporunda görüleceği üzere, rüşvet karşılığında inşaat sahiplerine olağanüstü rantlar temin etmişlerdir.

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül; hem yasal olarak, hem de siyaseten, bu sonuçlardan kendisini soyutlayamaz, “Bana ne” diyemez... Cumhuriyet Halk Partisi açısından bizi ilgilendiren, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül hakkında açılan soruşturmaların niteliği ve “ciddi yolsuzluk iddiaları”dır.

Ayrıca Belediye Yasası’nın, yani 1580 sayılı yasanın 99. maddesinin B fıkrası gereğince de “Belediye Başkanı, baş sorumlu”dur.

(....)

Dosyamız içeriği incelendiğinde yapılanları görememek, yapılanları bilememek ve yapılanları örtbas etmek mümkün değildir.

Bu olayların siyasi sonuçlarının faturası ağır olacaktır.

Bu faturaların Cumhuriyet Halk Partisi’ne ödettirilmesine kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur.”

RÜŞVETİ ALAMAYINCA!

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, Mustafa Sarıgül’ü “yolsuzluk ve rüşvet”le suçlayanlar, “dışarıdan birileri” değildir... Bu “ağır suçlama”ları yapanlar, “CHP’li 3 milletvekili”dir...

Üstelik, yaptıkları suçlamalar “afakî suçlamalar” değil, “yer, tarih, isim ve miktar” belirterek yaptıkları “belgeli suçlama”lardır!..

“CHP’li 3 Komisyon üyesi”, bu raporu hazırlamadan önce, “tanık”lara da başvurmuşlar ve onların anlattıklarını da; “Mustafa Sarıgül hakkında anlatılanlar” başlığı altında “dosya”ya almışlardır.

Buyrun, birlikte okuyalım:

“Komisyonumuz çalışmaya başladığı andan itibaren bize ulaştırılan birçok ifadeden iki tanesini Mustafa Sarıgül’ün kişiliğini, yolsuzluklarla içli-dışlı yaşamını, tehdit ve şantaj yöntemlerine ne kadar kolayca başvurmakta olduğunu yansıttığı için ve güvenilir, saygın kişilerce aktarıldığı için sunuyoruz.

Olay 1: 

Avcılar Belediyesi eski Başkanı Tahsin Salihoğlu’nun beyanı

Avcılar Belediyesi eski Başkanı Tahsin Salihoğlu komisyonumuza şu bilgiyi vermiştir.

“Bir sabah telefonum çaldı. Telefonun karşısındaki Mustafa Sarıgül idi. Bana ‘Sayın Başkanım sizi ziyarete gelebilir miyim’ dedi. Ben de ‘buyurun, gelin’ dedim. Birkaç gün sonra makamımda beni ziyaret etti. Bu ziyaretinde benden hiçbir talepte bulunmadan, bana övgüler yağdırarak “Sayın Başkanım, icraatlarınıza hayranım, çalışmalarınıza aşığım, sizi örnek alıyorum, ne kadar başarılısınız” diyerek övgü dolu sözler etti.

Aradan 1 hafta geçtikten sonra beni tekrar arayarak “Başkanım, size gelebilir miyim” dedi. Ben de “Buyurun, gelin” dedim. Mustafa Sarıgül beni ikinci ziyaretinde “Sayın Başkanım, benim tanıdığım, çok değer verdiğim iki işadamı var. Bunlar Avcılar’a büyük yatırım yapmak istiyorlar. Uygun görürseniz bu iki işadamını size getirerek tanıştırmak istiyorum. Yapacakları yatırımlardan Avcılar Belediyesi ve halkına büyük imkânlar sağlayacaklar.” Dedi. Ben de “olur” dedim.

Bu konuşmamızdan 1 gün sonra yanında iki işadamı Korkmaz Yiğit ve Kemal Gürman Bey’lerle birlikte geldiler. Yatırım konusu konuşmalara girdiğimizde projenin adını “Uydukent ve Isparta Kule Projesi” adı altında dev bir şehir projeleri olduğunu, bu projenin uygulanması halinde Bahçeşehir’e kadar uzanan modern bir kent kuracaklarını, ifade ettiler.

Ben de altyapıdan, istihdamdan Avcılar Belediyesi’ne büyük imkân ve gelir sağlanacağını gördüğümden çok mutlu oldum. Teknisyenleri çağırdım. Arkadaşlarım da incelediler ve bu projenin Avcılar için faydalı olacağını onlar da teyit ettiler. Ben de bunun üzerine adı geçen işadamları Korkmaz Yiğit ve Kemal Gürman’a projeleriyle ilgili harç parası olarak muhasebeye gerekli bedeli yatırmalarını söyledim. İşadamları harcı yatırdılar ve gerekli çalışmaları başlanılmak üzere Mustafa Sarıgül ve adı geçen işadamları makamından ayrıldılar ve akabinde projenin uygulaması konusundaki çalışmalara başlandı.

Aradan 1-2 ay geçtikten sonra Mustafa Sarıgül beni tekrar aradı ve benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben de “Buyurun, gelin” dedim. Üçüncü kez makamıma geldiğinde sert bir ifadeyle “Başkanım, bu projeyi durdurmamız gerekir” dedi.

Şaşırdım!

“Neden?” diye sordum.

Mustafa Sarıgül bana; “Başkanım, bu proje için sana rüşvet verdiklerini söylüyorlar, seni lekeliyorlar, onun için bu projeyi durdurmamız lazım” dedi. Ben de kızarak ve sinirli bir ifadeyle “Bu yalanı kim söylüyor?” dedim. Mustafa Sarıgül de, “Bunları Korkmaz Yiğit ve Kemal Gürman söylüyorlar” dedi.

Ben de derhal telefonu kaldırarak Korkmaz Yiğit ile Kemal Gürman’ı makamıma çağırdım. İki işadamı makamıma geldiler.

Onlara;

“Benim hakkımda sizden rüşvet aldığımı bana rüşvet verdiğinizi konuşuyormuşsunuz sağda solda. Ben hanginizden rüşvet aldım?” dedim. İkisi de şaşırdı! “Olur mu Başkanım! Siz dünyanın en iyi insanısınız, bize yardımcı oldunuz, yol gösterdiniz, kolaylık sağladınız, biz nasıl hakkınızda böyle bir şey söyleyebiliriz, mümkün mü! Bunu size kim söyledi Başkanım?” diye sordular.

Ben de, yanımızda bulunan Mustafa Sarıgül’ü göstererek “Sarıgül söyledi” dedim.

Bunun üzerine her iki işadamı şaşırdılar ve bana dönerek; “Doğruyu bilmek istiyor musunuz, Başkanım?.. Madem konu açıldı, biz de sana gerçekleri söyleyelim. Bu proje için Mustafa Sarıgül ‘Avcılar Belediyesi’ndeki işinizi takip ederim, çıkacak pürüzlerinizi hallederim’ dedi ve bunun karşılığı da bizden birer milyon dolarlık 2 adet senet aldı. Sonra biz buraya gelip, sizi tanıyıp, olumlu yaklaşımınızı gördük ve bize hiçbir zorluk çıkarmadan projeyi sahiplendiniz.

Biz de bunun üzerine “Kardeşim, sen Başkan’ı bize farklı anlattın. Halbuki bu adam çok iyi bir belediye başkanı. Görüldüğü kadarıyla halkına hizmeti düşünen, rüşvet ve yolsuzluğu aklından geçirmeyen değerli bir insan. Oysa sen bize başka türlü anlattın. Sayın Başkan ise işin başından bu yana bize devamlı yardımcı olmaktadır. O yüzden biz sana bu parayı niye verelim?” dedik. Bunun üzerine Mustafa Sarıgül, bizden parayı alamayınca bu projeyi durdurmak ve bizden parayı alabilmek için bu iftirayı atmıştır. 

Bu tartışmadan sonra makamımdan ayrılıp gittiler.

Daha sonra öğrendiğim kadarıyla Mustafa Sarıgül, bir işadamını Korkmaz Yiğit ve Kemal Gürman’a göndererek, işadamlarına hitaben; “Mustafa Sarıgül’e senetleri verdiniz mi? Verdiyseniz kardeşim, gidin Sarıgül’le anlaşın. Yoksa bu adam senetleri mafyaya verir, bu parayı yine sizden alır. Size tavsiyem; gidip Sarıgül’le anlaşın’ demiş.

Sonradan duyduğuma göre; Sarıgül bu senetleri tahsil etmiş.”

PARALEL YAPI NEREDE?

Dosyada, “Bakırköy Belediye Başkanı CHP’li Ateş Ünal Erzen’in anlattıkları”na da yer verilmiş ama, yerimiz daraldığından onu da bir başka güne bırakalım...

Her iki “rapor”dan da görüldüğü gibi, “Sarıgül’ün kişiliği” ortada... Yapar mı, yapar!..

Buna rağmen, “CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı” yapılmasını; herhalde, “dosyalı muhalefet”iyle ünlü Kemal Kılıçdaroğlu’na sormak gerekir!..

Sarıgül’ü aday göstermeye “mecbur”mu kaldı, yoksa “benim hırsızım, benim rüşvetçim iyidir” diye mi düşündü, orasını elbette bilemiyoruz...

Bir yanda “17 ve 25 Aralık kirli operasyonları”nı savunup; “Yolsuzluk ve rüşvetin üstü örtülmesin” diye bas bas bağıracaksın, bir yandan da “yolsuzluk ve rüşvetin kralı”nı İstanbul’a “aday” yapacaksın!..

Bu ne perhiz, bu ne turşu?..

Hepsi bir yana da; benim asıl merak ettiğim husus şu: “Hükümete Darbe” için “17 ve 25 Aralık Operasyonları”nı tezgâhlayan “Paralel Yapı’nın Savcı ve Emniyet’çileri”, acaba “Sarıgül ve adamları”na niye bir operasyon yapmadı?.. Hem de, ellerinin altında, “hazır 2 rapor” varken!..

Bu raporlara rağmen “Sarıgül’e operasyon” yapmamış olmaları da gösterir ki; “17 ve 25 Aralık Operasyonları”nın, kesinlikle “yolsuzluk ve rüşvet”le ilgisi yoktur!..

Eğer amaç “yolsuzluk ve rüşvetle mücadele” olsaydı, Sarıgül’ün; bırakın “aday” olmasını, “taytay”da durması bile mümkün olmazdı...

Demek ki, neymiş;

“Yolsuzluk ve rüşvet bahane”ymiş!..

Tıpkı, “dershane” olayı gibi!..

******************************************************************

Risale-i Nur’lar meselesi... Aman yanlış anlaşılmasın!

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin kaleme aldığı “Risale-i Nur”larla ilgili dünkü yazım, bazı “yanlış anlama”lara yol açmış... Dün, 1970’li yıllarda, bazı “kelime ve kavram”ların Risale-i Nur’lardan çıkarıldığını yazmıştım...

Bunu yazmış olmam, o yıllardan bu yana basılan “bütün Risale-i Nur’ların tahrif edildiği” anlamına gelmez... Kaldı ki; mesela “Kürtler” gibi bazı ifadelerin “bizzat Said Nursi Hazretleri tarafından kitaplardan çıkarıldığını” biliyorum...

Ve yine biliyorum ki;

Kimi “tahrifatçı”lara ve “sadeleştirmeci”lere inat, Risale-i Nur’ların “orijinal metin”lerinin koruma altında olduğu ve “orijinal baskıların yayınlanmaya devam edildiği” de meçhulüm değil...

Aslında, “kimleri kastettiğimi” anlayanlar anladı... “Sadeleştirme” adı altında, kimlerin “tahrifat” yaptığını, “Nur Camiası’nın tamamı” biliyor... Ki, onlar, zaman zaman seslerini yükseltip, “tahrifata isyan” da ediyorlar.

Bu hususu açıkladım ki; “Risale-i Nur’ların hepsi tahrif edilmiştir” gibi bir “algı” oluşmasın... Bilmem, anlatabildim mi?.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi