Cemal Nar

Cemal Nar

Gelelim Hükümet Cephesine 4

Gelelim Hükümet Cephesine 4

Gelelim hükümet cephesine.

Nasıl ki Fethullah Hoca “Pişman değilim, kaderi tenkit etmem” diyerek zımnen “kavgaya devam” diyorsa, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet de mücadelede kararlı. Onların kanaati de şöyle:

Ülkenin büyümesi, bağımsız ve etkin bir devlet olması dünyadaki hakim güçlerin ve bazı komşuların işine gelmiyor. O karanlık güçler diyor ki: “Ülkesi çıkarına olduğunda kimseden emir almayan, söz dinlemeyen, küresel karanlık güçlere teslim olmayan, yeri geldiğinde dünyaya kafa tutan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan mutlaka iktidardan edilmelidir. Hele cumhurbaşkanı asla olmamalıdır.”

Yakın zamanlarda çok önemli seçimler var. Hele de cumhurbaşkanı ilk defa millet tarafından seçilecek. Burada Ak Parti başarılı olursa, belki ülke “parlamenter sistemden” “Başkanlık Sistemine” geçebilecek. Bu ise Türkiye’yi daha da büyütecek.

Bu yüzden küresel karanlık güçler “Ak Parti oyları muhakkak düşmelidir. Bunu sağlamak için de yolsuzluk başta olmak üzere her koldan saldırılmalı ve ne yapıp edip bu parti itibarsızlaştırılmalı, halkın gözünden düşürülmelidir” diyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başını İsrail ve ABD’den bazı lobilerin çektiği bu küresel kirli oyunda Fethullah Gülen ve üst düzey cemaat adamlarının bilerek rol aldığını söylüyor. “Bu vatana ve millete ihanet belgelidir, yakında göreceksiniz. Cezalarını muhakkak çekeceklerdir” diyor. “Halk bunları görecek. Kandırdıkları iyi niyetli cemaat üyesi kardeşlerimiz bu “sözde hocaya” dersini verecek” diyor. Sizce böyle bir şey olabilir mi?

“Başbakan bunu diyorsa bir bildiği vardır” sözü bir yere kadar doğrudur. Zira bütün bilgiler ona akıyor. O bilmeyecek de kim bilecek? Fakat var olduğu söylenen bu belgelerin gecikmesi, sabırsızların tartışmalarını yok yere büyütüyor ve devam ettiriyor. Öyleyse bu belgeler gerçekten varsa, bir an evvel kamuoyuna sunulmalıdır. Bu bir.

Bir de bu belgeler halka sunulana kadar olsun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan artık M. Fethullah Gülen Hocayı alenen tahkirden uzak olmalıdır. Elbette kendisini ve hükümetini savunacak, memlekete huzur ve istikrar için güven verecektir, ama bu suçlamanın ötesinde aşırı tahkir ve aşağılama ters teperek kendi saygınlığına da zarar verebilir. Hem de bu bir nevi yargısız infaz olabilir. Hoca kelimesi ile hakaretler yan yana gelirse, halkın din damarı kabarabilir. Bu konuda aşırı giderek ölçüsüz davranmak, maksada hizmet etmez. Hatta beklenen tepkiyi bile tersinden etkileyebilir. Gülen Hocadan beklediğimiz sabrı ondan da bekliyoruz yargı sürecinde.

Başbakan ve partisinin duaları ve halktan beklentileri seçimden güçlü çıkmaktır. “Biz 30 Mart 2014 akşamı sandıklar açıldığını AK Parti olarak gücümüzü koruyan bir sonuçla çıkarsak, şu anda suni olarak ortaya konulan bu kargaşa ve karmaşada kaybolan ekonomik kayıplar daha sonra hızlı bir şekilde telafi edilmeye çalışılır. Önümüzdeki seçim önceki seçimlerden daha büyük önem arz etmektedir.”

Burada en fazla üzüntü verecek olan korkunç vaziyet, hükümetin Hoca Efendi ve etrafındakiler hakkındaki iddialarında haklı çıkarak bunu belgeleriyle kanıtlamalarıdır. Bu bence sözün bittiği yer olacaktır.

Bir hoca olarak böyle bir ihanet felaketini kalbim, imanım aklım, iz’anım, dava şuurum almıyor. “Benim gibi bir adam bunu yapmazken, onun gibi bir adam nasıl yapar?” sorusunun cevabı yok bende. Yakıştıramıyorum o yüzden, konduramıyorum.

Amma velakin bu sırada bir sürü hatıra ve hadise de okuyup dinliyorum bu konuda. Tarih de bize “olmaz olmaz” diyor. Burası imtihan dünyası, üzerinde yaşayan da “çiğ süt emmiş” insandır. Nihayet “Bel’am” diye birisi de yaşamıştır tarihte. Bir kere olanın bir çok kere daha olması normaldir. Dünya bir dervişten nasıl bir Şah İsmail’in, bir mürşidden Şeyh Bedreddin’in, bir alimden Hasan Sabbah’ın çıktığını çok iyi bilir.

O yüzden biz “hüsnü zan, ademi itimat” diyoruz.

Bence belgeler bir an evvel ortaya konmalı. Birileri çıkar da “hâlâ mı şüphen var hocam? Seni de efsunlamışlar” diyebilir. Gülüp geçerim ve “bekleyip görelim” derim. Her halde en iyisi budur değil mi?

Aslında benim aklıma başka bir şey takılıyor. Ne mi?

Yarını bekleyeceğiz artık.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi