M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İtfaiyesiz Müslümanlar

İtfaiyesiz Müslümanlar

TÜRKİYE gemisinde yangın çıkmış ateş bacayı sarmış ve çoğunluğu oluşturan Müslümanların bir itfaiyeleri yangın söndürme teşkilatı yok. On milyonlarca Müslüman yangını seyr ediyor, yangın dedikodusu yapıyor, acaba bu yangını hangi taraf kundakladı diye tartışıyor.

İtfaiyesiz Müslümanlar…

Türkiye’de on milyonlarca Ehl-i Sünnet Müslümanı var ama bunlar tek bir Ümmet çatısı altında toplanmış değil.

Ümmetsiz Müslümanlar…

On milyonlarca Sünnî Müslüman `âdil, `âbid, râşid, muktedir, ehliyetli bir Halifeye biat etmiş değil.

İmamsız, Emîrsiz, Halifesiz biatsiz Müslümanlar…

Ortada bir Ümmet olmayınca tabiî ki, bir Ümmet Şûrası da yok.

Şûrasız Müslümanlar…

Müslümanların bir ‘âqiller meclisi yok… Ümmetin bir Fetva Meclisi yok… Tarikatları kontrol ve tanzim edecek bir Meclis-i Meşâyih’i yok… Bir Emr-i Mâruf ve Nehy-i Münker Hey’eti yok…

Müslümanların mahalle teşkilatı yok…

Loncaları yok.

Ahîlik teşkilatı yok.

Fütüvvet ahlakı yok.

İhtisab teşkilatı yok.

Sabah ezanları okunurken Müslüman evlerin telefonları çalmıyor, onlara sevgili kardeşler sizi camiye bekliyoruz diyen yok.

Müslümanların pazar günleri ve diğer günlerin geceleri faaliyet gösteren ilmihal ve uyanış dershaneleri yok.

Müslümanların Zekât Sandığı Teşkilatı yok.

Müslümanların faizsiz/ribasız Karz-ı Hasen Bankaları yok.

Müslümanların davet, tebliğ, müjdeleme, uyarı, aydınlatma, bilgilendirme kurumu yok.

Müslümanların doğru dürüst mahalle baskısı yok.

Niçin bunca yok var?

Şeytan Müslümanlara çok rica etmiş:

Aman Ümmet olmayın, aman râşid bir Halifeye biat ve itaat etmeyin, aman birleşmeyin, aman istişare etmeyin, aman yangın söndürme teşkilatı kurmayın… Bugünkü gibi param parça, bölük pörçük olun… Keyfinize bakın, yan gelip yatın, oh kekah bir hayat sürün, lüks ve israf içinde yaşayın… Zillet, rüsvaylık ve rezalet içinde sürünün… Birbirinizle çekişip tepişin…

Milyonlarca Müslüman şeytanın bu nasihatlerine ne demiş: Başüstüne Şeytan Başı hazretleri başüstüne…

Yangın ateş alevler… Gemiden dumanlar yükseliyor… Müslümanlar seyrine bakıyor, yangın dedikodusu yapıyor. Şeytanlar sevinçten ve sürurdan ellerini ovuşturuyor.

Bin bağımsız cemaatten 759’uncu cemaate mensup bir Müslümana sordum:

Yangın seni endişelendirmiyor mu?.. Hayır ağabey dedi, biz hizmetlerimizle meşgul oluruz, yangına mangına, etliye sütlüye karışmayız, bu ateşi kundaklayanlar düşünsün…

Peki yangın onların cemaat mekanını ve hizmetlerini de tutuşturur yakarsa ne yapacaklar?

• (İkinci yazı)

Uyarmaya Devam Edeceğim

İMKANIM olduğu, gücüm yettiği müddetçe Kur’an, Sünnet, Cemaat=Ümmet, Şeriat Müslümanı kardeşlerime aşağıdaki konularda seslenmeye, onları uyarmaya devam edeceğim. Konular önem sırasına göre yazılmamıştır, zaten hepsi önemlidir.

1. Zengin, şehirli, orta halli dindar aileler, en zeki ve kabiliyetli çocuklarını subay yetiştirmelidir. Dindar subaylar kesinlikle cemaatçilik, tarikatçılık, holiganlık, militanlık yapmamalıdır. Böyle şeyler gerçek dindarlığa, İslam ahlakına yakışmaz. Dindar subayların ahlakı, fazileti, vatanseverliği, çalışkanlığı, hizmet aşkı karşıtları tarafından bile görülmeli, kabul ve teslim edilmelidir. Dindar subaylar aktif siyaset, darbe ve terör yapamaz.

2. Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları Cumhuriyetin başında kapatılmış olan İslam medreselerinin tekrar açılması için çalışmalıdır.

3. Tasavvuf tarikatlarının tekrar açılması için çalışmalıdır. Tarikatlar, Şeriat sınırları ve dairesi içinde hizmet vermelidir.

4. Müslümanlar, bütün öğrencilerinin beş vakit namazı okul camiinde, okulun resmî imamının ardında kılacağı İslam mektepleri açmalıdır.

5. Karma eğitimin son bulması için baskı yapılmalı, gayret gösterilmelidir.

6. Bugünkü anarşi ve kaosa son verilmeli, Ümmet teşkilatı kurulmalıdır.

7. Râşid bir İmam’a biat ve itaat edilmelidir.

8. Her Sünnî Müslümanın ilmihalini doğru olarak öğrenmesi seferberliği başlatılmalıdır.

9. Yurt çapında beş vakit namaz ve farz namazların cemaatle kılınması için yoğun ve genel bir hizmet başlatılmalıdır.

10. Bin yıllık millî yazımız milyonlarca Müslümana öğretilmeli ve bu yazıyla günlük gazete, aylık dergi ve kitap yayınına başlanmalıdır.

Yukarıda on madde yazmış bulunuyorum. Bunların yapılabilmesi için Ümmet birliği ve İmam-ı Kebire itaat ve biat şarttır.

Bendenize aynı şeyleri tekrar edip duruyorsun diyorlar. Evet, faydalı, lüzumlu, zarurî, hayatî konuları sık sık tekrarlıyorum. Bunları bir kere, bir iki kere söylemekle, yazmakla iş bitmez. Gerçekler, vazifeler, hizmet konuları devamlı söylenmelidir.

Çok acayip hadiseler görmüş, nice darbeler, ihtilaller, yıkımlar, kopukluklar, çöküşler yaşamış bir kardeşiniz olarak sizleri uyarıyorum:

Bu gaflet, bu tefrika, bu dağınıklık, bu kopukluk, bu keşmekeş, bu kaos, bu anarşi, bu tezebzüb, bu İslamcılıklar furyası devam ederse, akıbetimizin Suriye ve Mısır Müslümanlarına benzemesinden çok korkmalıyız.

Bir ara Suriye ne kadar rahat ve şendi. Ne kadar güvenli bir ülkeydi. Sonra ne oldu? İç savaş başladı, milyonlarca insan yurdunu bırakıp kaçtı. İki yüz bin insan öldü. Bazı şehirlerde ve mahallelerde taş üstünde taş kalmadı. O sakin ülke bir yangın yerine, bir savaş meydanına döndü.

Suriyenin Ehl-i Sünnet Müslüman çoğunluğu ölümcül hatalar yapmıştı.

Sünnîler halkın yüzde seksenini oluşturdukları halde, elde fırsat ve imkan olduğu yıllarda oğullarını askerî mekteplere gönderip subay olarak yetiştirmemişlerdi.

Sünnîler halkın yüzde seksenini oluşturuyordu ama kendi aralarında, birbirinde kopuk, bazısı birbiriyle çekişen fırkalara, hiziplere, cemaatlere ayrılmışlar, tek bir Ümmet olmaktan çıkmışlardı.

Suriye Müslümanlarının tek bir imamı, lideri yoktu.

Sonunda Suriyenin Sünnî çoğunluğu feci duruma düştü.

Türkiye Sünnileri akıllarını başlarına toplamazlarsa aynı duruma düşebilirler.

Kur’ana, Sünnete, Şeriata bağlı Müslüman kardeşlerime tek bir Ümmet olmalarını, râşid bir İmama biat ve itaat etmelerini, çocuklarının bir kısmını dindar subay yetiştirmelerini, Tevhidî eğitim veren gerçek İslam mektepleri açmalarını, yazımın baş tarafındaki diğer uyarıları tekrar edip duracağım. Bu isteklerim, bu uyarılarım, bu temennilerim temel insan haklarıdır. Müslümanlar haklarını ve vazifelerini bilmelidir ve bunları hayata geçirmelidir.

Bunlardan rahatsız ve tedirgin olanlar lütfen yazılarımı okumasınlar.

Selam ve hürmetlerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi