Faruk Köse

Faruk Köse

MİT Yasası neyin yasası?

MİT Yasası neyin yasası?

Devlet için çok önemli, “vazgeçilmez kurumlar” vardır. “Devlet refleksi”, bu kurumları korumaya, işlevselliğini ve etkinliğini en üst seviyede yürütmeye büyük önem verir. Ancak ne kadar vazgeçilmez olursa olsun, bu kurumların “sınırsız yetki” veya “sorumsuz güç” sahibi olmaları doğru olmaz. Olursa bu, “kurumsal diktatörlük” demektir.

Mesela Parlamento... Devlet için en önemli kurumlardandır. Ancak önemli diye, istediği her şeyi istediği şekilde yapamaz. Yaparsa bu, “Parlamenter Diktatörlük” olur.
Mesela Ordu... Devlet için önemi tartışılamaz. Ancak önemi ne olursa olsun, asla “devletli hayat”ın sahibi haline gelemez. Gelirse, “Ordu Diktatörlüğü” kurulmuş demektir.
Mesela Yargı... Devlet için önemi bellidir. Ancak ne kadar önemli olursa olsun, “hukuku yasalarla çiğneme” ve “adaleti hukuksuz yasalarla katletme, ketmetme” işlevi göremez. Görürse, bunun adı “Yargıçlar/Savcılar Diktatörlüğü” olur.

“Mesela”ları çoğaltabiliriz. Bunlardan biri de “MİT.” Bugünlerde değişen MİT Yasası vesilesiyle şunu temenni ediyorum:

Yeni MİT Yasası’nın, MİT’i “İstihbarat Diktatörlüğü”ne dönüştürmemesi, “devlete-millete egemen bir sınıf” haline getirmemesi, “devlete-millete hizmet”te vasıflarını, niteliklerini, imkânlarını geliştirmekten öteye geçmemesi lazımdır.

Eğer yasa MİT’i “İstihbarat Diktatörlüğü”ne dönüştürmeyecekse, MİT’e yetki artırımı mahzurlu olmaz. Yok, eğer dönüştürecekse, yakın gelecekte bir “MİT sorunumuz” olacak demektir. Tıpkı yakın geçmişe kadar bir “Ordu sorunumuz” olduğu gibi...

Yeni yasaya göre MİT’in “dış güvenlik” konularında ve “sınır ötesi” operasyonlarda yetkili kılınması, “Ordu’yu istihbari olarak MİT’e bağlama”ya kadar varabilir mi? Ordu’yla MİT arasında “görev alanı çakışması/çatışması” olursa, bu nasıl giderilecek? Daha önce Genelkurmay Başkanlığı denetimindeki “Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı”nın 2012’de MİT’e devredildiğini hatırlarsak, bu noktada akla gelen “MİT, bir çeşit ‘Yeni Ordu’ haline mi getiriliyor?” sualine ne cevap verilebilir?

MİT, “gerekli görürse” tutuklu ve hükümlülerle görüşebilecek, “terör örgütleriyle ilişkiye/irtibata geçebilecek.” Peki, MİT mensupları “terör”e bulaşırlar, “gayrimeşru yapılanmalar”a girerlerse, yasa onlara “yasal sığınak” olmaz mı? Nitekim MİT’in “görev gereği” yaptıkları hakkında soruşturma açılamayacak. Bu, “MİT’in yargı denetiminden çıkarılması” ve “başına buyruk” hale gelmesi değil mi? “Görev gereği” vurgusu, olası suçlar için “koruma perdesi” halini alırsa ne olacak? Yeni yasa, MİT Müsteşarı hakkında “aynı konudan ikinci soruşturma” açılmasını engelliyor. Bu, ilkinde suçsuz bulunan müsteşara, aynı konu üzerinden “suç işleme serbestisi” vermez mi?

MİT, tüm kamu kurumları ve bankalardan istediği “her türlü belge/bilgi”yi alabilecek. Bu, MİT’in hem “her kurumu kontrol etmesi”ne, hem de “finansal kazanımlar”a yönelmesine, borsa ve benzeri alanlarda “ayrıcalıklı yatırımlar”a girerek “haksız kazanç” elde etmesine yol açmaz mı? “Finansal rakipler”in birbirlerine karşı kullanılması ve “gayrimeşru kazanç” elde edilmesi halinde, “soruşturmadan korunmuş MİT” nasıl hukuk zemininde tutulacak?
MİT, belli suçlara ilişkin soruşturmalarda, “mahkemelerden her türlü belge ve bilgi”yi alabilecek. Bu, zamanla ve uygulamada “MİT’i mahkemeler üzerinde âmir konumuna getirmez” mi? “Yargıyı, yargı denetiminden korunmuş olan MİT’in etkisine vermez” mi?
MİT, her türlü “elektronik dinleme ve izleme”yi yapabilecek. Bu, MİT’i “her şeyi izleyen/gözleyen, bütün sırlara vâkıf büyük birader” haline getirmez mi? Ülkede ne kadar bilgi ve belge, ne kadar gizlilik alanı varsa, onu zamanla “MİT üzerinde etkinlik kurabilecek çevreler”e teslim etmez mi?

MİT’e ait bir belge yayımlandığında, gazeteci, editör ve patron en az “3 yıl”la yargılanacak. Bu, yargı denetiminden korunmuş MİT mensuplarının suça bulaşması halinde, bunu kamuoyuna açıklayacak “basını susturmak” anlamına gelmez mi?
Bazılarına dikkat çektiğim bu olağanüstü yetkiler”, MİT’in, istediği kişi, kurum ve kuruluşu herhangi bir “hukuki gerekçe” olmaksızın fişlemesine, topladığı bilgileri “MİT’i kontrol edebilecek güçlerin hizmetine sunma”sına, bunların, MİT içinde “derin MİT” kurmasına, “elindeki üretilmiş bilgi ve belgeler”i, istediğini elde etmek için kullanmasına kadar varırsa, bunu önlemek mümkün olur mu?

MİT’in faaliyetlerinin “meşruluk”u, “hukukilik”i, “doğruluk”u, “masumluk”u, “makullük”ü nasıl ve neye göre belirlenecek? Bireyler, toplum, kurumlar, sivil toplum faaliyetleri ve kuruluşları “MİT baskı ve tasallutu”ndan nasıl korunacak?

Burada aslolan, MİT’e ne kadar ve hangi yetkilerin verildiği değil. Önemli olan, o yetkilerin kullanılması esnasında hukukiliğin, adaletin, doğru çizginin korunmasının nasıl sağlanacağı; elinde yetki olan ve denetlenemeyen bir gücün kuvvetle muhtemel gayri meşru iş ve ilişkilerinin, baskı ve tahakkümünün nasıl kontrol altına alınacağıdır.
Nitekim, elinde rejimi koruma ve kollama görevi olan Ordu’nun, yıllarca bütün siyasi, idari, hukuki ve iktisadi hayatı, tümüyle devleti zapturapt altına aldığı, sürekli olarak ya darbe yaptığı, ya da darbe tehdidinde bulunduğu günleri ne çabuk unuttuk?
Önemli olan, şimdi de MİT’in böyle bir “kontrolsüz güç”e kavuşmasının nasıl önleneceği. Bu gücü emrinde tutan siyasi iktidarların, rakip siyasi ve sosyal yapılanmaları bastırmak için bunu kullanmasının nasıl önleneceği...

Parlamento denetlenebiliyor. Yargı denetlenebiliyor. Ordu denetlenebiliyor. Peki, MİT de denetlenebilecek mi? MİT’i kim, nasıl denetleyecek? MİT’in yaptıkları hep doğru mu kabul edilecek? Denetlenemeyen, sorumsuz ve tam yetkili bir MİT, bir zamanların “Ordutokrasi”si gibi, “MİTokrasi” getirmez mi? “Mitokratik Diktatörlük”e kapı açılmaz mı?
MİT’in operasyonal gücünü artırmaya, geliştirmeye, istihbaratta çağ atlamasına eyvallah da... “Denetimsiz MİT”e hayır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Faruk Köse Arşivi